Yapay Sevinç

Yapay Sevinç

ABONE OL
26 Ocak 2024 14:25
Yapay Sevinç
2

BEĞENDİM

ABONE OL

Güzel ülkemizde seçim atmosferi bir yandan devam ederken, diğer yandan AKP hükümeti, bize gerçek bir ‘devrim’ sunmak için kolları sıvamış gibi görünüyor. Ancak, bu devrim bilim dünyasında değil, bir algı operasyonuyla siyaset sahnesinde gerçekleşiyor. Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ve YÖK Başkanı Erol Özvar, son günlerde yapay zeka ve uzay yolculuğu gibi kavramları seçim kampanyası malzemesine dönüştürerek, bilimsel ciddiyeti altüst ediyorlar.

Yapay zeka ve uzay yolculuğu gibi kavramların seçim kampanyası malzemesine dönüştürülmesi, siyasi arenada bilimsel ciddiyetsizliğin aleni bir göstergesi. 12 Eylül 1980 ihtilalinin eseri olarak bilinen YÖK, bir kez daha ülkemizi gerçek gelişmelerden uzak, kendi yaratılmış masal dünyasına çekmeye çalışıyor. Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun ve YÖK Başkanı Erol Özvar’ın yapay zeka zirvesinde sergiledikleri performans, adeta bir bilim karnavalına dönüşmüş durumda.

Yapay zeka konusunda AKP hükümeti ve YÖK’ün gerçekleştirdiği “Yapay Zeka Zirvesi,” sanki Türkiye’nin bu alanda atılım yapmış gibi bir hava yaratıyor. Ancak, yakından bakınca bu operasyonun altında yatan gerçekleri görmek mümkün. İlk olarak, YÖK Başkanı Erol Özvar’ın “Türk yükseköğretim tarihinde bir ilk adımı” ifadesiyle sunulan bu hamlenin, aslında 70 yıl gecikmiş bir adım olduğu ortaya çıkıyor.

Erol Özvar’ın “Yapay zeka üniversite ders müfredatına giriyor. Bu, Türk yükseköğretim tarihinde bir ilk adımı ifade ediyor” açıklaması, gerçekleri göz ardı etme konusundaki maharetini bir kez daha sergiliyor. Türk üniversitelerinde zaten “Yapay Zeka ve Veri Mühendisliği” bölümlerinin bulunduğunu unutarak, sanki bu alanda bir çığır açılıyormuş gibi bir algı yaratmaya çalışıyor. Ancak, gerçeklerle yüzleşmek, bilimle dolu boş vaatler arasındaki farkı görmek için yeterli.

Özvar’ın övgüyle bahsettiği “Yapay Zeka ve Veri Mühendisliği” bölümlerinin Türkiye’de zaten var olduğunu fark etmek biraz zaman alabilir. Ancak, gerçeklerle yüzleşmek ve seçim öncesi yapay bir coşku yaratmak arasında gidip gelmek, AKP’nin sıklıkla başvurduğu bir strateji olmuştur.

AKP’nin atadığı son YÖK Başkanı Erol Özvar’ın “Türk yükseköğretim tarihinde bir ilk adımı ifade ediyor” şeklindeki açıklamaları, adeta bir bilim kurgu filminden alınmış gibi. Türk üniversitelerinde bu alanda eğitim programlarının ve bölümlerinin zaten mevcut olduğunu unutmak, bilimsel ciddiyetsizliğin doruklarına ulaşmak anlamına geliyor.

Özvar’ın bu açıklamaları, sadece bilimsel değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktan da yoksun. Yapay zeka gibi kritik bir alanda toplumu bilgilendirmek ve bilinçlendirmek yerine, seçim öncesi halka yalanlarla dolu bir hava yaratmaya çalışmak, sorumsuz bir politika anlayışının göstergesi. Bu ‘çelişkiler zirvesi’nde YÖK ve BTK’nın iş birliği protokolü imzalamasıyla birlikte, adeta “reklamlar başlıyor” havası estirilmiş. Ancak, bu iş birliği protokolünün de aslında ne kadar işlevsel olduğunu sorgulamadan geçmemek gerekiyor. YÖK ve BTK’nın yapay zeka konusunda bir araya gelip iş birliği yapmış olmaları, sanki Türkiye’nin bu alandaki eksikliğini gideriyormuş gibi bir algı yaratmaktan öteye gitmiyor.

Asıl çarpıcı olan ise Türkiye’deki üniversitelerin yapay zeka alanında yapmış olduğu çalışmaların, AKP’nin bu konudaki yeni ‘müjdesi’ olarak sunulmasıdır. Yapay zeka konusundaki eğitim programları ve bölümleri, aslında YÖK eski Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç döneminde 2019 yılında onaylanmıştı. Dolayısıyla, bu alandaki gelişmelerde AKP’nin bir ‘ilk adım’ı olduğunu iddia etmek, gerçeklerle uyumsuz bir tablo çizmekten öteye geçmiyor.

Bu operasyonun bir diğer boyutu ise AKP’nin, MEF Üniversitesi tarafından kurulan MEFTek adlı merkezin kuruluşunu desteklemesi. Ancak, bu destekleme işin iç yüzüne bakıldığında, aslında AKP’nin, bilimi nasıl ihmal ettiğini ve bu tür adımlarla sadece bilimsel bir gelişmeyi seçim malzemesine dönüştürdüğünü görmek mümkün.

Öte yandan, YÖK ve Bilgi Teknolojileri Kurumu’nun (BTK) iş birliği protokolü adı altında yaptığı anlaşma da bir başka ilginç detay. Bu anlaşmanın gerçek bir bilimsel katkı sağlayıp sağlamayacağı, zaman içinde ortaya çıkacak. Ancak, şu ana kadar YÖK’ün bilim dünyasına ve üniversitelere yeterince destek sağladığına dair somut örnekler pek bulunmuyor.

Sonuç olarak, Türkiye’nin yapay zeka alanında gerçekleştirdiği gelişmeleri seçim malzemesine dönüştürmek, asıl devrimi kaçırdığımızın bir göstergesidir. Yapay zeka konusundaki çalışmaların özünde liyakat ve bilim olmalıdır, ancak AKP’nin bu konudaki çabaları, bilimsel bir devrimden çok, aklımızla oynayan bir politika stratejisinin parçası gibi görünüyor. Bu durumda, yapay zeka, ne kadar gelişirse gelişsin, AKP’nin gerçek bir devrim yapmasının önünde engel teşkil etmeye devam edecektir. Türkiye’nin bilim dünyasını gerçek gelişmelerden habersiz bırakan, bilimsel ciddiyeti yok sayan bu tür hamleler, ülkemizin gerçek bilim potansiyelini ortaya çıkarmaktan ziyade, yapay sevinçlerle donatılmış bir sahne kurma çabasından başka bir şey değil. Yapay zeka ve bilim, samimi ve ciddi adımlarla desteklendikçe gelişir; ancak, bunları siyasi malzeme haline getirmek, gerçek bilim dünyasına zarar vermekten başka bir işe yaramaz.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP