Son yıllarda dünyanın her yerinde artan toplumsal eylemler, birçok insana ve gruba adalet, eşitlik ve özgürlük taleplerini dile getirmek için bir fırsat sunmaktadır. Ancak bu eylemlerin bazen amacını aşıp masum insanlara, özellikle de güvenlik güçlerine zarar vermesi, derin bir soru işaretini de beraberinde getirmektedir.
Herkes, fikirlerini savunma ve hak arama hakkına sahiptir. Ancak bu hak, başkalarının haklarına zarar verdiğinde geçerliliğini yitirmektedir.
Eylemler, genellikle hakkaniyet arayışının bir ifadesi olarak ortaya çıkarken, bu süreçte bazen şiddet ve anarşinin boy göstermesi, toplumsal mesajların kaybolmasına yol açmasıyla birlikte farklı bir boyuta evriliyor, maalesef. Bu durumu, toplum olarak eleştirel bir şekilde değerlendirmemiz gerekiyor. Aksi halde, eylemlerin başladığı gerekçeler geçerli olsa bile, sonuçlar sebepleri geçersiz kılmaktadır.
Genel tanımlamalar ve açıklamalardan sonra, ülkemizde son dönemlerde artan toplumsal olaylarda durum nedir, gelin hep birlikte inceleyelim.
Öncelikle siyasetten bağımsız, kanunların vermiş olduğu kararları yorumlamadan, sadece toplumsal olaylardan en fazla etkilenen güvenlik gücü olan polisleri ilgilendiren kısmına değineceğiz.
Son günlerde, her ne sebeple olursa olsun, hak arama mücadelesi gerekçesiyle yapılan her eylem, miting ve protesto gösterilerinde günah keçisi olarak polis ilan edilmektedir.
Polislere yönelik saldırılar, kurumsal bir güvenlik mekanizmasını hedef almanın yanı sıra, toplumdaki cam kırıkları gibi: bir anda geniş bir yelpazede zarara yol açabilir. Bu tür eylemler, güvenlik güçleri ile toplum arasındaki ilişkiyi zedeler, toplumsal uzlaşıyı sarsar ve daha büyük çatışmalara zemin hazırlar.
Gece gündüz demeden, büyük bir özveri ile saatlerce görev yapan, ailesini evinde bırakıp toplumun huzuru için günlerce çalışan polislere balta ve asit ile saldırırsanız, amacınızın dışına çıkmış olursunuz.
Buradan, masum şekilde hak arama mücadelesinde olan tüm vatandaşlarımıza sesleniyorum:
Anayasal haklarınızı kullanırken, sizlerin arasına sızmış olan, sizlerin bu mücadelesinde yanınızdaymış gibi gözüken fakat amaçları farklı olan, yaşananları fırsat bilerek toplumu bir karışıklığa ve kaosa sürüklemek isteyen kişileri aranızdan çıkarın, içinizde barındırmayın, sahip çıkmayın.
Unutmayın, asitle ölümüne saldırılan polis de insandır; senin komşun, benim arkadaşım, bir başkasının eşi, evladı, annesi, babası…
Polis, kimsesizlerin kimsesi, masumların sığınağı, mağdurun güvencesidir.
Kanunların vatandaşa verdiği hak çerçevesinde tepkinizi dile getirirken, sizlerin güvenliği için fedakârca görev yapan güvenlik güçlerine karşı gelebilecek provokatif çağrılara dikkat edin ve buna izin vermeyin.
Mutlu haftalar, keyifli okumalar.
KÖŞE YAZILARI
1 gün önceGENEL
1 gün önceGENEL
1 gün önceGENEL
1 gün önceMAGAZİN
1 gün önceGENEL
1 gün önceGENEL
1 gün önce