PRE-ARAP MODELİ

PRE-ARAP MODELİ

ABONE OL
30 Nisan 2024 01:55
PRE-ARAP MODELİ
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Millî Eğitim Bakanlığı, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modelini” açıkladı. AKP’nin iktidara geldiği günden bugüne kadar geçen 22 yıl içinde sekizinci Milli Eğitim Bakanı görevdeyken, bu açıklamanın içeriğini hepimiz merak ettik.

Öncelikle başlıktaki “Maarif Modeli” sözcükleri oldukça dikkat çekici ve üzerinde düşünülmesi gereken bir konu. Çünkü Türk Dil Kurumu sözlüğünde “maarif” dilimize Arapçadan geçtiğini ve “isim, eskimiş öğretim ve eğitim sistemi” olarak açıklandığını görürüz. Artık dilimizde pek kullanılmayan ve bu nedenle eskimiş olarak nitelendirilen bir tanımla tasvir etmek, aslında yeni eğitim-öğretim modelinin ne kadar çağ dışı ve eskimiş olduğunun ilk habercisi…


Dağda özgürce yaşayan bir inek, bir beygir, bir eşek, insanların arasına karışarak ne yaptıklarını öğrenmeye ve beş yıl sonra buluşmaya karar verirler. Her biri farklı yönlere doğru yola çıkar.
Beş yıl sonra buluşma yerine ilk olarak inek ile beygir gelir. İkisi de perişan bir halde, zayıflamış, dişleri dökülmüş, kamburları çıkmış, adeta çökmüşlerdir.
Beygir sorar: “Nedir bu halin inek?”
İnek iç çekerek anlatır: “Bu insanlar merhametsiz. Beni durmadan birbirlerine sattılar. Alan sütümü sağdı. Bir inek daha varmış, onu yanıma koyup çifte koştular, aç bıraktılar. Canımı zor kurtardım be kardeş…”
Sonra beygir anlatır: “Benim de ağzıma bir demir parçası geçirdiler, ağzımı açamadım. Üzerime bindiler. O indi öbürü bindi, o indi öbürü bindi… Binmedikleri zamanlar zincire vurdular… Belim çöküp de onları taşıyamaz bir hale geldiğimde arkama kocaman bir araba bağladılar, bu sefer birçoğunu birden taşımaya başladım. Ben onları taşıdıkça kırbaçladılar. Canımı zor kurtardım inek kardeş…”
Ve uzaktan eşek gözükür.
Eşek; ıslık çala çala, taşlara tekme ata ata gelir. Mutludur. Şişmanlamıştır, tüyleri parlak, gözlerinin içi gülerek, üzerinde lacivert takımlarla gelir…
İnek ile beygir, “Nedir bu halin, neler oldu” diye merakla sorarlar, eşek anlatır: “Bir memlekete vardım, birisi bağırdıkça insanlar onu alkışlıyordu. Ben de yüksekçe bir yere çıkıp bağırdım. Benim bağırmamı bilirsiniz, duyan benim yanıma koştu, duyan koştu. Onlar geldikçe ben daha çok bağırdım…” “Sonra?..” “Sonra beni başkan seçtiler…” “Yani sen başkan mı oldun?..” “Evet… Bir şey yapmama gerek kalmıyordu, ben bağırdıkça onlar ‘Memleket seninle gurur duyuyor’ diye alkışladılar. Yiyecek birçok şey vardı. Ben ise yedim ve bağırdım, yedim ve bağırdım…”
“Pekiii… Senin eşek olduğunu anlamadılar mı?…”
Eşek yanıtlar: “Valla yarısı anladı ama diğer yarısına anlatamadılar…”


Yıllardır eğitim ve öğretim sisteminde yaptıkları “reformlar” yüzünden eğitim sistemimizin ne hale geldiğini anlatamadık.
Türk üniversitelerinin kalitesizliğini ve uluslararası sıralamalarda kaçıncı sıralara düştüğünü yıllardır hep dile getirmeye çalıştık.
İmam hatip liselerinin sayısının Anadolu ve fen liselerinin toplam sayısının ne kadar üzerinde olduğunu bunun gelecek kuşaklarımıza etkilerini açıklamaya çalıştık. Olmadı…
Bu gün ekonomik krizin ve yüksek enflasyonun etkilerini acı bir şekilde yaşadığı için halkımızın verdiği tepkiyi muhalefet kendi başarılarıymış gibi görüp, seçim kazandıklarını sanmaları aslında cehaletlerinin bir belirtisi. Anlayamadık.
Bu iktidarın ülkemize verdiği en büyük zararı ekonomi alanında yaptığı yanlışlarda aradık. Oysa asıl darbeyi eğitim ve öğretim sistemlerinde yaptıkları reformlarla yaptıklarını göremedik. Olmadı. Başaramadık. Anlatamadık %50’lik diğer yarımıza…

Birazcık gözümüzü açmayı başarabilsek Türk Eğitim Sistemimizin aslında “Pre-Arap” eğitim sistemine evrildiğini farkederdik.
İmam-hatip dışındaki okullarda 5-12. sınıflara Kur’an-ı Kerim dersi eklenmesi, eğitimi dini temellere dayandırma çabasının bir örneği olarak görülebilir. Bu okullarda Temel Dini Bilgiler, Peygamberin Hayatı, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi gibi dersler de programa dahil edilmiş. Eğitimin kalitesi ve günün şartlarına uygunluğu, uzun süredir devam eden bir sorun.
AKP iktidarı döneminde, Milli Eğitim Bakanlarının çoğu, imam-hatip okullarının yaygınlaştırılmasına odaklanmıştır. Bugün Türkiye’de fen liselerine ayrılan bütçe her geçen yıl azalırken, imam-hatip liselerine ayrılan bütçe artıyor.
Müfredat da siyasi ideolojiye uygun olarak değiştirilmiştir. Örneğin, 11. sınıflarda okutulan “Hazreti Muhammed’in Hayatı” kitabında, kadının örtünmesinin farz kılınmasının, kadının şeref ve itibarını artırdığı ifade edilmektedir. Bu, kadının değerinin sadece örtünmesine bağlandığı bir anlayışı yansıtmaktadır.
Bakanın önceki açıklamalarından anladığımız kadarıyla, ezbercilikten kaçınılarak öğrencilere düşünme, sorgulama, yeni bilgiyi kullanma ve derinlemesine düşünme gibi yetenekler kazandırılması hedefleniyor. Ancak, mevcut lisans ve üniversite sınavlarının değişmemiş olması, bu hedefe nasıl ulaşılacağı konusunda soru işaretleri doğuruyor.

Türkiye’de bu konular hakkında konuşmanın tabu olduğu bilinir, ancak gerçek şu ki Türkiye’nin geleceği, bu derslerde verilen eğitimle belirlenecek. Sanayi devrimini kaçıran Türkiye’nin, şimdi yapay zeka çağına nasıl uyum sağlayacağı asıl düşünmemiz gereken konudur.

Sağlıcakla kalın…

Mehmet Uygar KELEŞ

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP