PAZARTESİ NOTLARI

PAZARTESİ NOTLARI

ABONE OL
9 Eylül 2024 10:38
PAZARTESİ NOTLARI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Değerli okuyucularım,
Uzunca bir süredir umutla güzel haberler beklediğimiz, tüm Türkiye’nin dua ettiği Narin GÜRAN’ dan beklenen güzel haber gelmedi maalesef. 21 Ağustos’tan beri kayıp olan ve her yerde aranan 8 yaşındaki Narin’in cansız bedeni evine yakın bir derede çuvalın içerisinde bulundu.
Yazılacak çok şey yok aslında ama yazamadan da duramıyor insan “cehennem boşalmış tüm şeytanlar dünyada toplanmış” diye…
Uzunca bir süredir devam eden müfredat tartışmalarının gölgesinde nihayet eğitim-öğretim yılını açıyoruz. Ezberin olmadığı, soran, sorgulayan ve araştırmaya teşvik eden bir eğitim dönemi olmasını temenni ediyorum.
Yeni dönem beklentilerimize değindikten sonra son olarak da devletin vatandaşına karşı işlenen bir suçta makamı mevkisi fark etmeksizin aynı reaksiyonu göstermesi gerektiğine değinip adalet herkese eşit olmalı diyeceğiz.
Yeni Eğitim-Öğretim Yılı ve Köy Enstitüleri
Bugün itibari ile yeni bir eğitim-öğretim yılına daha merhaba diyoruz. Aslında her ne kadar eğitim-öğretim desek de eğitimden ziyade öğretimin ağırlıklı olduğu bir yıl olacak gibi. Neden bu kadar önyargılı olduğum konusunda eleştiriler alabilirim ama görünen köy kılavuz istemez derler maalesef.
Hata yapınca özür dilemenin bir erdem, birilerinden yardım aldığımızda teşekkür etmenin nezaket, bir başkasının özel alanını ihlal ettiğimizde özür dilemenin görgü kuralı olduğunu öğretmediğimiz sürece ya da,
Trafikte yayalara yol vermenin, sokakta yere tükürmemenin, toplu yaşam alanlarında yüksek sesle konuşmamanın matematikten, fizikten, kimyadan daha önemli olduğu bir eğitim-öğretim sistemi olana kadar da önyargılarım devam edecek.
Ne zaman;
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde ezberlenen surelerin anlamlarını da öğrenip, özümseyip günlük hayata tatbik edersek,
Edebiyat Dersinde Failatun failatun falin gibi gündelik hayatta hiçbir işimize yaramayan ezberden öteye geçmeyen demode kuralları öğretmekten vazgeçip, bir konuda kompozisyon yazdırmayı becerebilirsek,
Matematik dersinde formülleri ezberleyip sonucu bulan değil, sonuca varana kadar her aşamayı soran, sorgulayan ve sonucu yorumlayan bir sistem inşa edebilirsek,
Tarih dersinde savaşların adı, tarihi ve kiminle yaptığımızdan ziyade bize, bugünümüze dair ne kazandırdığına kafa yoran bir mantığı yerleştirebilirsek işte o zaman önyargılarım kırılacaktır.
Biz bu bahsettiklerimi Mustafa Kemal Atatürk’ün son dönemlerinde Köy Enstitülerinde gerçekleştirdik. Dönemin en iyi Eğitim Felsefecisi John Dewey’i ülkemize davet eden ve Köy Enstitülerinin inşasında önemli rol oynayan ATATAÜRK ile gerçekleştirdik.
Haftada bir gün tüm öğrencilerin serbest kürsüde rahatça düşüncelerini dile getirdiği, her öğrencinin bir enstrüman çalmasının zorunlu olduğu, ezberin olmadığı, ağaç diken, inşaat yapan öğrencilerden bahsediyoruz.
Kısacası önyargılarım var demiştim ve ben bu defa yanılmak istiyorum
Adalet Herkese Eşit Olmalı
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da bir Cumhuriyet Savcısına trafikte bir saldırı gerçekleştirilmiş, olayda yaralanan savcımızın durumu hepimizi üzmüştü. Öncelikle makamı ve mevkisi bir yana şiddet bir insana yapılmasını asla tasvip etmeyeceğimiz bir davranış türüdür.
Olaydan sonra güvenlik güçleri saldırganları yakaladı ve birçok suç kaydı bulunduğu belirtilen şahıslar çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı ve cezaevine gönderildi.
Öncelikle şunu özellikle belirtmek isterim ki şahısların tutuklanması gayet doğru ve yerinde bir karar. Adaleti sağlamakla birinci derecede görevli bir devlet memurunun böyle bir olayla karşılaşması ve şiddet görmesi kesinlikle kabul edilemez.
Buraya kadar her şey olması gerektiği gibi doğru ve yerinde. Ama olayda müşteki Cumhuriyet Savcısı olmasaydı yine tutuklama tedbiri uygulanır mıydı orası muamma.
Bu ülkede insanların sağlığı için gece gündüz çalışan hemşire, doktor, kısaca sağlıkçılar,
Geleceğimize ışık tutacak nesiller yetiştirmekle görevli öğretmenler,
İnsanların can güvenliği için ailesinden, eşinden, çocuğundan feragat eden Bekçi, Polis, asker,
Evine ekmek götürmek için zamanla yarışan kurye,
İlim irfan yuvası üniversitelerde kürsüde ders veren akademisyen,
Bir can daha kurtarmak için direksiyon başında saliselerin önemli olduğu ambulans şoförleri ve ismini sayamadığımız birçok meslek grubundan vatandaşımız her gün bu tarz şiddet olayları ile karşılaşmakta maalesef birçoğunun faili adli kontrol şartıyla serbest bırakılmaktadır.
Devlet tüm vatandaşının can güvenliğinden sorumludur ve hak edenlere gereken cezalar ayrım yapılmadan verilmelidir.
Cumhuriyet Savcımızın başına gelen bu üzücü olay umarız bir milat olur ve vatandaşımızın canına kasteden bu tarz magandalar tutuklanarak hak ettikleri cezaları alırlar.

Narin…
Bazı olaylar vardır ne diyeceğinizi ne yazacağınızı bilemezsiniz, sözler boğazınızda düğümlenir…bugün de o anlardan birini yaşıyoruz.
Diyarbakır’da 21 Ağustos’tan beri kayıp olan ve o tarihten beri aranan Narin Güran’ın cansız bedeni dün köyüne 1,5 kilometre uzaklıktaki derede bulundu.
Farkında mısınız bilmem ama dünya giderek yaşanmaz bir hal almaya başladı, küçücük masum bedenlerin vahşice katledildiği, hayvanların savunmasız, kadınların çaresiz, çocukların masum ve korunaksız olduğu bir dünya haline geldi.
Nazım’ın sözleri geliyor akla:
“Alt tarafı bir çiçek toplayıp, bir hayvan sahiplenip, birkaç insan tanıyıp, sevip gidecektik bu dünyadan. Nasıl kötü bir zamana denk geldi ömrümüz. Vicdansızların, sapıkların, katillerin, nefretin, cehaletin ortasına düştük.”
Allah sonumuzu hayır etsin.
Mutlu haftalar..

Selim GÜNAY

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
Tüm Yorumlar (1)
  • Şükran Kılbaş

    Her zamanki gibi çok doyurucu ancak çok da düşündürücü bu yazınız halimizi anlatıyor yine. Kutlarım

    Yanıtla
    +0
    -0


HIZLI YORUM YAP