Kadına Şiddet Tablosu

Kadına Şiddet Tablosu

ABONE OL
13 Ocak 2024 12:20
Kadına Şiddet Tablosu
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Bir Fransız, bir Alman ve Temel müzede “Adem ve Havva Cennet Bahçesinde” tablosuna bakıyorlarmış. Alman bir bakışta; “Bedenlerinin kusursuzluğuna bakar mısınız? Adem ile Havva mutlaka Alman olmalı” demiş. Fransız da tabloya bakar bakmaz Alman’a karşı çıkmış: “Havva ne kadar güzel, Adem ne kadar yakışıklı. Bu denli çekici olduklarına göre, hiç kuşkusuz Fransız olmalılar.” Temel ise tabloyu uzun uzun incelemiş, incelemiş, incelemiş ve sonunda; “Tabloya paktum da” demiş “Bunlar kesun Türk’tür. Paksanuza üstte yok, paşta yok, elmadan paşka yiyecek yok, ama hâlâ kendilerinu cennette sanayiler!”

Bu fıkrayı okuyunca gülmekten kendimizi alamıyoruz. Ama Türkiye’deki kadına şiddet tablosuna bakınca, yüzümüzdeki tebessüm donuyor. Kadınlar, sevmeyi bilmeyen, bilmeyi sevmeyen erkekler yüzünden cehennemi bu dünyada yaşıyor. Bugün 25 Mart! Bugün Kadına Karşı Şiddetle Mücadele günü. Kadınlar sadece cennette rahat etmesinler, bu dünyada da cehennemi yaşamasınlar, diye…

Kadına yönelik şiddet, sadece kadınların değil, tüm toplumun sorunu. Kadınlar, insan haklarına, eşitliğe, özgürlüğe, saygıya, sevgiye layık. Kadınlar, hayatın her alanında var olmalı, katkı sunmalı, karar verme süreçlerine dahil olmalı. Kadınlar, şiddetin her türlüsünden korunmalı, desteklenmeli, güçlendirilmeli. Kadınlar, yaşamın kaynağı, cennetin anahtarı.

Peki, Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadelede neredeyiz? Ne yapıyoruz, ne yapmalıyız? Bu soruların cevabını ararken, bazı verilere, raporlara, araştırmalara, önerilere göz atalım.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2020 yılında Türkiye’de 266 kadın cinayeti işlendi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) verilerine göre ise, 2020 yılında 300 kadın cinayeti işlendi. Bu rakamlar, 2021 yılında da artarak devam etti. KCDP verilerine göre, 2021 yılının ilk 9 ayında 245 kadın cinayeti işlendi. Bu cinayetlerin büyük bir kısmı, kadınların boşanmak istemesi, ayrılmak istemesi, hayır demesi, reddetmesi gibi nedenlerle gerçekleşti. Cinayetlerin yanı sıra, kadınlar fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik, dijital şiddete de maruz kaldı. Kadınların yüzde 38’i hayatlarının bir döneminde fiziksel veya cinsel şiddet gördü1. Kadınların yüzde 44’ü eşleri veya partnerleri tarafından şiddet gördü. Kadınların yüzde 15’i cinsel tacize uğradı.

Türkiye, 2011 yılında imzaladığı ve 2014 yılında yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi ile kadına yönelik şiddeti önlemeyi, korumayı, kovuşturmayı ve desteklemeyi taahhüt etti. Ancak 2021 yılında, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile sözleşmeden çekildiğini ilan etti. Bu karar, kadın örgütleri, insan hakları kuruluşları, uluslararası toplum ve hukukçular tarafından tepkiyle karşılandı. Sözleşmenin feshedilmesinin, kadınların haklarını ve güvenliğini tehlikeye attığı, şiddetle mücadelede geri adım atıldığı, caydırıcılığın azaldığı, cezasızlığın arttığı belirtildi. Sözleşmenin feshedilmesine karşı açılan iptal davaları ise halen Anayasa Mahkemesi’nde bekliyor.

Türkiye, 2012 yılında çıkardığı 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir adım attı. Bu kanun, kadınların şiddetten korunması için bir dizi tedbir ve hizmet öngörüyor. Ancak kanunun uygulamasında ciddi sorunlar yaşanıyor. Kanunun tanımladığı koruyucu ve önleyici tedbirlerin alınması, uygulanması, denetlenmesi ve yaptırımların uygulanması konusunda yetersizlikler, gecikmeler, ihmaller, keyfiyetler, tutarsızlıklar görülüyor. Kanunun etkinliğini artırmak için, kanunun uygulayıcıları olan yargı, emniyet, sağlık, sosyal hizmet, eğitim gibi kurumların personeline yönelik eğitim, farkındalık, koordinasyon, işbirliği, veri toplama, izleme, değerlendirme çalışmalarının yapılması gerekiyor.

Türkiye, 2021 yılında Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edilen ve Genel Kurul’a sevk edilen Kadınlara ve Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Teklifi ile kadına yönelik şiddetle mücadelede yeni bir düzenleme yapmayı hedefliyor. Bu teklif, kadına karşı işlenen bazı suçlarda cezai yaptırımın artırılmasını öngörüyor. Ancak kadın örgütleri ve hukukçular, bu teklifi yetersiz, eksik ve göstermelik buluyor. Teklifin, kadına yönelik şiddetin tanımını, nedenlerini, boyutlarını, çözüm yollarını yansıtmadığını, toplumsal cinsiyet eşitliğini göz ardı ettiğini, kadınların taleplerini karşılamadığını, sadece cezalandırmaya odaklandığını, önleme ve destek politikalarını ihmal ettiğini, kadın örgütlerinin katılımını sağlamadığını, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanun’un ruhuna aykırı olduğunu savunuyor.

Kadına yönelik şiddetle mücadelede, yasal düzenlemelerin yanı sıra, toplumsal, kültürel, eğitimsel, ekonomik, siyasal alanlarda da değişim ve dönüşüm gerekiyor. Kadına yönelik şiddetin, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin, ataerkil zihniyetin, ayrımcılığın, yoksulluğun, güvencesizliğin, eğitimsizliğin, bilinçsizliğin, önyargının, kalıp yargının, baskının, sindirimin, yozlaşmanın, yabancılaşmanın, şiddetin kaynağı olduğunu anlamak ve kabul etmek gerekiyor. Kadına yönelik şiddetle mücadelede, kadınların haklarını, taleplerini, seslerini, örgütlülüğünü, dayanışmasını, mücadelesini görmezden gelmemek, desteklemek, güçlendirmek gerekiyor. Kadına yönelik şiddetle mücadelede, erkekleri de dönüştürmek, eğitmek, bilinçlendirmek, sorumluluk almaya davet etmek gerekiyor. Kadına yönelik şiddetle mücadelede, devletin, siyasetin, yargının, medyanın, sivil toplumun, akademinin, sanatın, sporun, dinin, eğitimin, sağlığın, iş hayatının, ailenin, bireyin rolü, sorumluluğu, katkısı büyük. Kadına yönelik şiddetle mücadelede, ulusal ve uluslararası yasal, kurumsal, normatif, etik çerçevelere uyum, işlevsellik, etkinlik, verimlilik, hesap verebilirlik, şeffaflık, katılımcılık, sürdürülebilirlik önemli.

Kadına yönelik şiddetle mücadelede, hepimizin yapabileceği çok şey var. Şiddeti gördüğümüzde, duyduğumuzda, bildiğimizde sessiz kalmayalım, ihbar edelim, müdahale edelim, destek olalım. Şiddeti önleyici, koruyucu, kovuşturucu, destekleyici mekanizmaları, kurumları, hizmetleri, kaynakları tanıyalım, tanıtalım, kullanalım, kullandıralım. Şiddeti meşrulaştıran, normalleştiren, özendiren, örtbas eden, yücelten, mazur gösteren sözleri, davranışları, tutumları, kültürleri, gelenekleri, inançları, değerleri, algıları, medyayı, reklamı, sanatı, eğitimi, siyaseti, yargıyı, dini, aileyi, bireyi eleştirelim, değiştirelim, dönüştürelim. Şiddete karşı bilinçli, duyarlı, aktif, örgütlü, dayanışmacı, mücadeleci olalım. Şiddete karşı eşitlikçi, demokratik, insan haklarına dayalı, barışçıl, adil, sürdürülebilir bir toplum, bir dünya yaratalım.

Kadına yönelik şiddet, insanlığın utancı, yarası, ayıbı. Kadına yönelik şiddet, insan haklarının, kadın haklarının, insan onurunun, kadın onurunun ihlali. Kadına yönelik şiddet, toplumun, ailenin, bireyin sağlığını, mutluluğunu, refahını, gelişimini, kalkınmasını, güvenliğini, istikrarını tehdit ediyor. Kadına yönelik şiddet, cenneti cehenneme çeviriyor.

Kadına yönelik şiddetle mücadele, hepimizin görevi, hakkı, sorumluluğu. Kadına yönelik şiddetle mücadele, hepimizin ortak çıkarı, ortak değeri, ortak geleceği. Kadına yönelik şiddetle mücadele, cehennemi cennete çevirecek.

Kadına yönelik şiddetle mücadele günü, sadece bugün değil, her gün. Kadına yönelik şiddetle mücadele, sadece kadınların değil, erkeklerin de, çocukların da, gençlerin de, yaşlıların da, engellilerin de, azınlıkların da, mültecilerin de, herkesin meselesi. Kadına yönelik şiddetle mücadele, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da meselesi.

Kadına yönelik şiddetle mücadele, hayatın her alanında, her anında, her yerinde, herkes tarafından yapılmalı. Kadına yönelik şiddetle mücadele, sadece sözde değil, özde, eylemde, sonuçta, başarıda olmalı.

Kadına yönelik şiddetle mücadele, cenneti cehenneme çeviren tabloyu değiştirmek, dönüştürmek, yeniden yaratmak demek. Kadına yönelik şiddetle mücadele, cennetin anahtarını kadınlara, erkeklere, çocuklara, insanlara vermek demek.

Kadına yönelik şiddetle mücadele, cenneti cehenneme çeviren tabloyu değiştirelim, dönüştürelim, yeniden yaratalım. Kadına yönelik şiddetle mücadele, cennetin anahtarını kadınlara, erkeklere, çocuklara, insanlara verelim.

Kadına yönelik şiddetle mücadele, cenneti cehenneme çeviren tabloyu değiştirelim, dönüştürelim, yeniden yaratalım. Kadına yönelik şiddetle mücadele, cennetin anahtarını kadınlara, erkeklere, çocuklara, insanlara verelim.

Kadına yönelik şiddetle mücadele, cennetin anahtarı.

Mehmet Uygar KELEŞ

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP