

Kıymetli Okuyucularım,
Geçtiğimiz hafta İçişleri Bakanı Sayın Ali YERLİKAYA, katıldığı bir toplantıda Emniyet Genel Müdürlüğü teşkilat yapısıyla ilgili birtakım çalışmaların olduğunu ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün isminin “Emniyet Başkanlığı” olarak değiştirileceğini, bu yönde çalışmaların yapıldığını belirtti.
Öncelikle bu çalışmayı desteklediğimi ve geç kalınmış bir karar olduğunu belirtmek isterim. Temelleri 1845 yılına dayanan, her sınıf ve rütbeden yaklaşık 350.000 mensubu olan ve Türkiye nüfusunun neredeyse %80’inin asayişinden ve güvenliğinden sorumlu olan bir kurumun “Genel Müdürlük” düzeyinde temsil edilmesi ve teşkilatlanması, maalesef günümüz şartlarına pek uygun durmamaktadır.
“Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” ilkesi gereği, 180 yıllık bir teşkilatın çok daha önceden değişim ve dönüşümünü tamamlamış, sahip olduğu yetki ve insan kaynaklarının gereğini yerine getirmiş olması gerekirdi.
Bazen “zararın neresinden dönersen kârdır” mantığı ile hâlâ kaybedilmiş bir şey olmadığını belirtmek isterim. Fakat bu konuda elbette insanımızın aklında bazı soru işaretleri de yok değil. Gelin şimdi değişim ve dönüşümün nasıl olması gerektiğine birlikte kafa yoralım; beraber beyin fırtınası yaparak bu güzide teşkilatımızın dönüşümü öncesi fikirlerimizi birlikte paylaşalım.
Öncelikle yapılacak olan değişimde en önemli hususlardan bir tanesi teşkilatlanma yapısıdır. Başkanlık altında oluşturulacak yapıda yerini alacak olan Genel Müdürlükler, operasyonel ve sivil olacak şekilde düzenlenmelidir.
Özellikle Terörle Mücadele, Kaçakçılık ve Organize Suçlar, İstihbarat, Özel Harekât ve Trafik gibi birimlerde Emniyet kökenli yöneticilerin atanması; Basın, Protokol, Belge Yönetimi, Eğitim Birimleri, Destek Hizmetleri, Sağlık ve Sosyal Hizmetler, polis evleri gibi birimlere ise sivil yöneticilerin atanmasının önü açılmalıdır.
Millî Savunma Bakanlığı’nın teşkilat yapısı incelendiğinde, kurum içerisinden görevde yükselme sınavı ile gelen sivil üst düzey yöneticilerin olduğu görülecektir.
Yapılacak olan çalışma sadece değişim içermemeli, aynı zamanda dönüşümü de beraberinde getirmelidir.
Kurum içi açılacak şeflik, müdürlük, uzmanlık gibi sınavlarla kendi personelinin kurum içerisinde yükselmesinin önü açılarak, mesleğe Yardımcı Hizmetler Sınıfı (YHS) olarak başlayan bir personelin, kendisini geliştirdiğinde ve gereken şartlara haiz olduğunda Emniyet Teşkilatı içerisinde açılacak sınavlarla Genel Müdürlük düzeyine kadar çıkabileceğini bilmeli ve bu motivasyonla mesleğini icra etmelidir.
İçişleri Bakanı’nın bizzat açıkladığı çalışmada, teşkilatlanmadan sonra en önemli hususlardan biri de açılacak olan kadrolarda istihdam edilecek insan kaynağıdır.
Yaklaşık 350.000 personeli barındıran bir teşkilatta her kademede değerlendirilecek insan kaynağı mevcuttur. TEM, KOM, İstihbarat gibi birimlerde yine Emniyet müdürü ataması uygulamasına devam edilirken; inşaat, emlak ve hukuk işleri gibi birimlerde mühendislik ve hukuk gibi alanlardan mezun olan memurların görev yapması ve yönetici pozisyonunda bulunmaları değerlendirilmelidir.
Kurum içerisinde doktora düzeyinde eğitim almış ve “Dr.” unvanlı personelin eğitim birimlerinde akademik olarak değerlendirilmesi, bölüm başkanı, polis okulu müdürü gibi görevlere atanmalarının önü açılmalıdır.
Kurum içerisinde çalışan tıp doktorlarının, psikologların, hemşirelerin ve sosyal hizmet uzmanlarının sosyal ve sağlıkla ilgili birimlerde yönetici olarak görevlendirilmeleri, hizmette verimliliği artıracağı gibi liyakatin de bir göstergesi olacaktır.
Değişim ve dönüşüm sadece teşkilatlanma ve görevlendirmelerle sınırlı kalmamalı, aynı zamanda mevcut sorunların da çözümü için bu süreç bir şans olarak görülmeli ve değerlendirilmelidir.
Hâlihazırda kesin ve net bir çalışma yönetmeliği olmayan Yardımcı Hizmetler Sınıfı (YHS), aynı işi yapmalarına rağmen 3600 ek göstergeden mahrum bırakılan memurlar, hak ettikleri unvanı alamayan klinik psikologlar, emeklilikte silah ruhsat harcı ödemek zorunda kalanlar, her türlü şartı sağlamalarına rağmen şef, uzman, müdür gibi kadro açılmadığı için kariyer planlaması yapamayan memurların mağduriyeti giderilmelidir.
Mevcut çalışma, aceleye getirilmeden, üzerinde detaylıca çalışılarak herkesin ve her kesimin içine sinecek bir değişim olmalıdır.
Kurum içerisinde görev yapan her sınıf ve rütbeden personelin, bu yeni çalışmada kendisini geliştirdiği takdirde yönetici olabileceği bir sistem inşa edilmelidir.
Kurum dışı yönetici atamaları, kurumsal aidiyeti zayıflatacağı ve çalışma motivasyonunu düşüreceği unutulmamalıdır.
Önümüzdeki süreçte özellikle sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin alınmasının faydalı olacağı kanaatindeyim.
İstişare edilerek kurumda aktif faaliyet gösteren sendikaların da çalışmalara katkı sunmaları son derece değerli ve önemlidir.
Sonuç olarak, “Emniyet Başkanlığı” projesi ilk duyulduğunda herkesin destek olduğu ve olumlu fikre sahip olduğu bir proje olarak toplumda kabul gördü.
Umarım başladığı gibi sonu da herkesi mutlu eder.
Emeği geçenlere şimdiden teşekkür ederiz.
Gelişmeleri hep birlikte takip edeceğiz.
Mutlu Haftalar, Keyifli Okumalar.
YAZILAR
11 saat önceYAZILAR
12 saat önceDÜNYA
12 saat önceGENEL
12 saat önceGENEL
12 saat önceSPOR
12 saat önceDÜNYA
12 saat önce