BİR BALIĞIN GİZLİ ÖYKÜSÜ

BİR BALIĞIN GİZLİ ÖYKÜSÜ

ABONE OL
10 Mart 2024 11:49
BİR BALIĞIN GİZLİ ÖYKÜSÜ
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Ev karanlıktı artık, neyse ki ışık sönmüş, gece mesaisi başlamıştı benim için. Akvaryuma yerleştirilmiş dekor mercanın arkasından hemen çıktım. Şimdi ışık tekrar açılsa gelen beni görebilirdi. Açıkçası yapay ışıklardan nefret ediyorum, huzurumu bozuyor bir noktadan sonra ve dolayısıyla gece görülmek de istemiyorum açıkçası.

Şunu fark etmiştim: gece ışık her söndüğünde içeriden bir yerden ses dalgaları huzursuzluk yüklüyordu bana. Ama hiç sekmiyordu zamanı. Bu bir aydır böyleydi. Maalesef anatomim izin vermediğinden o anda sesin kaynağını çözememiştim, ta ki bugün, ses dalgasının kaynakları bulunduğum yere gelene kadar.

Işık açıldığı halde mercanın arkasına gidip saklanamadım. Merak ediyordum; şimdi öğrenmiştim işte: beni küçük bir fanustayken “satın alıp” daha büyük bir hapishaneye koyan kadın ve adam tartışıyorlardı. Adam ağzını her açtığında ses dalgalarının olumsuzluğu beni tedirgin etti, emin olun başka bir balık olsa kendini dışarı atıp intihar edebilirdi. Ama ben başka bir amaç için bunu yapmak istiyordum. Adam, kadına evin dekor malzemelerinden birkaçını fırlatmaya başladı. Kadına isabet edenler onu dirençsiz bırakıyordu. Sonra kadın telefonu eline aldı sanırım yardım isteyecekti, ama adam buna izin vermedi, telefonun kordonunu kadının boynuna doladı. Kordonu gittikçe sıktığını görebiliyordum. Kadının yüzü kırmızıdan mora dönmeye başlamıştı. Biliyordum ki şu hayatta hiçbir tür, kendi karşı cinsine böyle davranmıyordu. Şu an şoktaydım. Daha önce karşılaşmamıştım böyle bir şeyle. Kadın ölmek üzereydi. Burada ona yardım edebilecek kimse yok muydu? Eğer her evde böyle saldırılar yaşıyorsa kadınlar, tıpkı bizim gibi belki de onların da nesilleri tükenecekti zamanla. Kendi türünün kadınına eziyet eden, onlara her türlü şiddeti hak gören ve onların üzerinde kendi tahakkümümünü kurmuş bir yapı, sistem, vücut, zihniyet siz ne derseniz artık huzuru getirebilir miydi dünyaya?

Dayanamıyordum artık, kadını öyle görmek… Ona ben yardım edecektim, başka çare yoktu. Adamın dikkatini çekersem, kadını bırakabilirdi. Akvaryum içinde hızlanabileceğim bir mesafeye gittim. Ve hızla yüzüp dışarıya attım kendimi. Hadi bak bana, bak! Yerde çırpınıyorum, dikkatini bana ver! Çırpınıyorum kuyruğumla başımla, çırpınıyorum bütün vücudumla, pullarımın ıslaklığı kayboluyor sanki, beni görmüyor adam! Görmüyor beni, duymuyor! Artık kadın yere düşüyor, kıpırdamıyor, bana bakıyor donuk donuk. Adam telefonu bırakıp gidiyor. Yavaş yavaş gücüm azalıyor. Ne yapacağım ben şimdi? Isım düşüyor hızla boğuluyorum…

İki Saat Sonra

Komşular seslerden rahatsız olup polisi aradılar ve polis gelince şikâyet edilen dairenin kapısını açık buldu. Evin içine girdi; yerdeki kan izlerini, dağılmış eşyaları ve yerde yatan kadını gördü, ölmüştü. Bir de yerde çaprazında bir balık gördü. O da ölmüştü. Neler olmuştu burada böyle? Komşulara sordu, soruşturdu ama ne olduğuna dair bir şahit bulamadı. Kadını morga götürdüler, balık yerdeydi, olayın tek şahidi… Sonra kadının cesedine kimse sahip çıkmadı, yeri artık Kimsesizler Mezarlığıydı. Olay da şaşırabilirsiniz ya da şaşırmazsınız, kapandı ya da kapattırıldı. Balık ise evi temizleyen tarafından balkondan aşağı atıldı…

Ahu ÇETİN

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP