Muhsin Başkan’a yapılan suikasti anlatırken, anlama çabası da sarfetmez isek, hakikate ulaşamaz, günü birlik avuntularla iştigal eder, kısır döngülerde emekler dururuz..
Bu suikastin izlerini Musuldan Kosovaya uzanan Uyanış Projesinde, 1 Mart Tezkeresinde, 1912’de aramak lazım gelir düşüncesindeyiz… 1912’de Trablusgarp’ta, Balkanlarda Enver Bey, Kuşçubaşı Eşref, Mustafa Kemal ne ise Muhsin Başkan’da odur…
Dağlıca baskını, 33 silahsızlandırılmış Mehmetçiğin katli, Sivas ve Başbağlar Operasyonları, Uğur Mumcu, Adnan Kahveci, Recep Yazıcıoğlu, Eşref Bitlis suikatlerinin halkası niteliğinde, “milli direniş ve uyanış projesine” yapılan bir suikasttir bu…
Kendisini ortadan kaldırıp, parti ve teşkilatlarına hakim olmak düşüncesi de bununla alaklıdır zaten.. Bu bağlamda 2007 Kogresi sonrasını da irdelemekte fayda mülahaza ediyoruz..
1999’da, Muhsin Başkan’a iktidar teklifi yapanlarla, onlara verilen “hayır” cevabından cesaret bulan diğerlerinin 2002 yılında yaptıkları teklife aldıkları hayır cevabı akabinde ortaklaşa yaptıkları bir “derin operasyondur” bu suikast..
Dolayısıyla tetikçileri ve işbirlikçilerini tespit ve teşhir için müneccim olmaya gerek olmadığı düşüncesindeyiz.. Bunun için güncel Türkiye siyasetini ve siyasetçilerini, “milli hassasiyetle” tahlil etmek, edebilmek yeterli olacaktır…
Muhsin Başkan’ın mirasının, ülkücü kadroların bir iki parti ve 3-5 ocak teşkilatından ibaret olmadığını söylediğimiz de, “şok” olup, saldıranlar unutmasınlar ki, biz bu oyunu bozmakta kararlıyız.
Vesselam..
Zafer Güler
KÖŞE YAZILARI
6 saat önceGENEL
6 saat önceGENEL
6 saat önceGENEL
6 saat önceGENEL
6 saat önceGENEL
6 saat önceGENEL
6 saat önce