ADALET(SİZ)- LİYAKAT(SİZ)-MÜLAKAT

ADALET(SİZ)- LİYAKAT(SİZ)-MÜLAKAT

ABONE OL
6 Mayıs 2024 00:12
ADALET(SİZ)- LİYAKAT(SİZ)-MÜLAKAT
3

BEĞENDİM

ABONE OL

Ülkemizde son günlerde üzerinde en çok tartışılan konuların başında kamuda personel alımında yapılan mülakatlar geliyor. Bakanlıkların, kurumların adı değişse de değişmeyen şey yaşanılan mağduriyetler ve insanların emeklerinin ellerinden alındığı hissi ile kurumlara olan güvenlerinin azalması. Ellerinde yazılı sınav sonuçları ve mülakat sonuçları ile mağduriyetlerini anlatmaya çalışan yüzlerce insan, zaman zaman yazılı ve görsel medya aracılığı ile seslerinin duyurmaya çalışıyor. Aslında işin en acı tarafı hiçbir mülakatın adil olunacağına dair güvenin olmaması. Adalet ve mülakat ilişkisinin bir türlü zihinlere oturtulamaması.

Adalet- Mülakat İlişkisi

Bu kadar gündeme gelen mülakat ile ilgili iddialara geçmeden önce mülakatlar ile doğrudan bağlantılı olan adalet kavramına değinmek istiyorum.

Mesela, Türk Dil Kurumunda (TDK) adalet “Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme” şeklinde tanımlanırken,

İslam dininde adalet Nisa suresi 58. Ayette “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder”

Yahudilikte adalet “Âdil ve doğru olanı koruyup yerine getirin”

Hristiyanlıkta adalet ise “Tanrı’nın gözünde doğru olanı yapmak ve bunu yaparken taraf tutmamak” demektir.

Bu tanımlamalardan da görüleceği üzere adalet kavramı evrenseldir. İnsanlığın varoluşundan beri üzerinde en çok durulan konuların başında gelen adalet ile ilgili dinler tarihi, felsefe tarihi, devletler tarihi nereye bakarsanız bakın adaletin en temel tanımı kişiye hakkı olanı vermedir. Aslında adaletin mülakat ile olan serüveni de burada başlıyor. İnsanların en çok dert yandığı, en çok haksızlığa uğradığını belirttiği nokta. Şimdi gelin adalet kavramını tanımladıktan sonra bir de ülkemizdeki sınavlar ve mülakat serüvenine bakalım.

Türkiye’de Sınavlar ve Mülakat

Rahmetli Bülent Ecevit’in Başbakanlığı döneminde kamuya alınan memurların belli bir sistematiğe oturması ve alımlarda o zamanki adıyla torpil şimdiki adıyla referansın önüne geçmek amacıyla bir çalışma yapılmış ve Devlet Memurluğu Sınavı (DMS) getirilmişti. Hatta dönemin Devlet Personel Başkanlığı’ndan sorumlu Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk, “Sınavın amacı devlet memurluğuna gerekli formasyona sahip olan kimseyi almaktır. En iyisini almak, en liyakatlisini” diye özellikle de açıklama yapmıştı. 1999 ve 2000 yılında da iki kez bu sınav uygulandı, daha sonra 2001 yılında Kurumlar için Merkezi Eleme Sistemi (KMS), 2002’den beri de Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) adıyla bu sınavlar uygulanmaktadır.

Geçmişten günümüze uygulanan sınavlar beraberinde mülakat sistemini de getirdi. Mesela Millî Eğitim Bakanlığı’nda (MEB) 2016’da çıkarılan Milli Eğitim Teşkilat Kanunu’nu düzenleyen kanun hükmünde kararnameye göre; öğretmen alımlarında sözlü sınav uygulaması getirildi. 2016’da kurulan sisteme göre KPSS’de belli puan barajını geçen adayların 3 katı aday mülakata çağrılıyor.

Sadece Millî Eğitim Bakanlığında değil tüm bakanlıklarda hemen hemen her sınıf ve unvanda personel alımında mülakat sistemi uygulanmaktadır.

Adalet ve Mülakattan bahsettik peki ya liyakat gelin şimdi liyakat ne durumda gelin mülakatlara hep birlikte göz atalım.

Türkiye’de Mülakatta Liyakat

Yazımızın başında özellikle belirtmiştik son dönemlerde kamu kurumlarına alımlarda yapılan mülakatlar ile ilgili ciddi iddialar ortalarda dolaşmakta. Aslında Sayın Cumhurbaşkanı seçimler öncesinde özel statülü memurluklar hariç mülakatların kaldırılacağını duyurmuştu fakat şu ana kadar mülakatlar kaldırılmadı tam tersine Millî Eğitim Bakanı geçtiğimiz günlerde ısrarla mülakatın uygulanacağını belirtti.

Önceki yıllarda öğretmen alımlarında KPSS’de  91,5 puan alan ama mülakatta 51 puan verilen, 92,7 puan alan ama mülakatta 58 puan verilerek ataması yapılmayan hatta içlerinde Türkiye birincisi ve doktora yapıyor olmasına rağmen elenenler olduğunu hep beraber açık kaynaklardan duymuştuk. Hatta bir kişilik kontenjanda Türkiye birincisi olan aday da 55 puan verilerek elenmesi de gündemde yerini almıştı.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı gibi belli bir kurum kültürünün olduğu, kurumsal yapının önem arz ettiği pozisyonlara farklı alanlardan ve kuruma yabancı kişilerin atandığı şeklinde bilgiler gündeme gelmektedir.

En son Emniyet Genel Müdürlüğünün yapmış olduğu kurum içi Yardımcı Hizmetler Sınıfından (YHS), Genel İdare Hizmetleri Sınıfına (GİH) geçişte yapılan görevde yükselme sınavı sonrası yapılan yazılı sınavda yüksek puan alan ancak mülakatta düşük puan verilerek elendiklerini ifade eden azımsanmayacak kadar aday mevcut. Yazılı sınavdan 90 üzeri puan alıp sözlüden 60 aldığını belirterek mülakatta haksızlığa uğradıklarını ve yasal haklarını arayacaklarını belirten onlarca aday seslerini duyurmaya çalışıyor.

Üniversitelerde de durumlar çok da farkı değil. Zaman zaman yüksek lisans, doktora ve araştırma görevlisi alımlarında rektör kızı/oğlu, dekan yeğeni gibi pek çok haberler çıkmakta hatta en son sırada bulunan aday mülakat puanı ile en öne geçtiği haberlerini duyuyoruz, bu alımların birçoğunda maalesef mahkemelik oluyor ve iptal ediliyor. Geleceğin bilim insanı olacak ve bilim insanı yetiştirecek pozisyonda olan kişilerin akraba kadrosundan değil liyakatli kişiler arasından seçilmesi ülkemizin geleceği adına önem arz etmektedir.

Peki Ya Çözüm?

Öncelikle çözüm sayın Cumhurbaşkanının özellikle kaldırılacağını belirttiği mülakatlar, devletin güvenliğinin ön planda olduğu istihbarat, Polis Teşkilatı, Türk Silahlı Kuvvetler (TSK) ve üst düzey atamalar haricinde kalan tüm sınıflarda kaldırılmalıdır.

Mülakatların kaldırılması aslında tüm kamu kurumlarının elini rahatlatacak bu sayede hiç kimse ve hiçbir kurum töhmet altında kalmayacaktır.

Merkezi sınavlar yine uygulanmaya devam etsin ve etmeli de bu konuda kimsenin itirazı yok. Sınav sonuçlarına göre herhangi bir şaibe olmadan herkesin aldığı puana göre kendi geleceğini daha doğru tabirle kendi kaderini kendisinin çizeceği bir sisteme dönülmelidir. Kamuda uygulanan mülakatlar maalesef liyakati dikkate almadan yapılmakta eş, dost, akraba ya da kendi sendikalarından olup olmadığına göre karar verilmektedir. Yapılan mülakatlar kamera ile kayda alınmadan yapıldığı için mülakat mağdurları dava açtıklarında ellerinde somut bir veri bulunmamaktadır.

%92’si Müslüman olan, her Cuma binlerce Cuma mesajının atıldığı güzel ülkemde kul hakkı yemenin ne kadar sakıncalı olduğunu bilmeyenimiz yoktur ama sadece bilerek kalmayalım uygulamalarımızda da en azından tüm dinlerin evrensel ilkesi olan adalet kavramına da dikkat edelim. Unutmayalım ki adalet bir gün hepimize lazım olabilir.

Umarım Sayın Cumhurbaşkanı zaten karşı olduğu ve kaldırılacağı sözünü verdiği mülakat konusuna biran evvel noktayı koyar ve mülakatlar bir daha geri gelmemek üzere tarihin sayfalarına gömülür gider.

Sevgi ve saygılarımla

Keyifli okumalar, mutlu haftalar.

Selim GÜNAY

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
Tüm Yorumlar (2)


HIZLI YORUM YAP