Sevgili okurlarım,
Bu köşe yazımızda seslerini duyuramayan ve bu konuda zorluk yaşayan, Adalet Bakanlığına bağlı olarak merkez teşkilatında ve taşra teşkilatında görev yapan adliye ve cezaevi çalışanlarının sorunlarını, sıkıntılarını ve taleplerini ele alacağız.
Adalet Bakanlığı personelleri, en çok yorulan, iş yükü fazla olan ve bazen de mobbinglere maruz kalan; ancak buna karşın özlük haklarında iyileştirme yapılmayan, çalışmalarının karşılığını maddi manevi alamayan, yargı reform paketlerinde göz ardı edilen çalışanlardır maalesef.
Yargı sistemi denilince akıllarımıza ilk olarak hâkim ve savcı sınıfı gelmektedir. Ama yargılamaların her aşamasındaki müzekkere yazma, tensip zaptı, ara karar, ek karar ve benzeri iş ve işlemleri yerine getiren, Adalet Bakanlığı yetkilileri tarafından “diğer personel” olarak nitelendirilen yazı işleri müdürleri, zabıt kâtipleri ve mübaşirler olduğunu da unutmamak gerekir. Bu çalışanlar ise yargılamanın her aşamasında, en basit suçludan en azılı suçlulara kadar karşı karşıya gelmektedir.
Burada çok önemli bir konuyu da belirtmek isterim.
Son dönemlerde sıklıkla yaşanan ve sıklıkla duyduğumuz Adalet Bakanlığı personellerinin intihar etme vakalarıdır! Bu çalışanlar neden intihar ediyor? Sebepleri araştırılıyor mu? Talep ve beklentileri karşılanıyor mu?
Adalet Bakanlığı personellerinin taleplerinden bir tanesi, Genel İdari Hizmetler sınıfından çıkartılarak yeni kurulacak olan Adalet Hizmetleri sınıfına geçmek. Adliyelerde ve ceza infaz kurumunda görülen hizmetler, genel idari hizmet değil adalet ve yargı hizmetidir. Bu talebin de yerine getirilmesi gerekmektedir. Bunun yanında, mevcut ekonomik koşullar nedeniyle Adalet Bakanlığı bünyesinde çalışan personellerin maaşlarının ciddi anlamda yetersiz olduğunu da unutmamak gerekir.
Geçmiş zamanda, hâkim ve savcılar için “Vicdanları ile cüzdanları arasında kalıyorlar.” denilerek iyileştirme yapılmıştı. Tabii ki iyileştirme yapılsın; ancak tekrar belirtmek isterim:
Tüm yargılamaların her aşamasındaki müzekkere yazma, tensip zaptı, ara karar, ek karar ve benzeri iş ve işlemleri yerine getiren zabıt kâtibi vicdanı ile cüzdanı arasında kalmıyor mu? Adalet Bakanlığı bünyesinde çalışanlar ev geçimini, çocuklarının geleceğini, bekârsa evlenme hayalini, kredi kartı veya kredi ödemesini, kira gibi giderlerini düşünmüyor mu? Bunları düşünürken ve bunun yanında mobbinglere maruz kalırken nasıl verimli olabilirler?
Mesela, cezaevinde azılı suçlularla, hükümlü ya da tutuklularla uğraşan infaz koruma memurları, geçim sıkıntısı yaşarken ne kadar verimli olabilir? Adalet Bakanlığı personellerinin maaşlarında ciddi anlamda bir iyileştirmenin yapılması elzemdir.
Diğer hususlardan biri de nöbet ücretleridir.
Son toplu sözleşme ile ödenmesi yönünde karar alınan nöbet ücretlerinin ödenmesi hususunda ne kadar özen gösteriliyor? Adli ve idari yargı birimlerine yazı yazılmasına rağmen çalışanların nöbet ücretleri ödeniyor mu? Nöbet yazılan personele her bir gün için ödeme yapılıyor mu? Devlet memurunun bir günlük yevmiye ücreti baz alınıyor mu?
Her adliyede olmasa da, adliyelerde çalışanlar için yemek hizmeti verilirken ekstra ücret alınıyor mu? Alınıyorsa bu saçmalık değil mi? Yemek ücreti, çalışanların hesabına yatırılsa ve her ay maaşlarına yansısa daha uygun olmaz mı? Adalet Bakanlığı personelleri bu konularda neden mağdur ediliyor?
Adalet Bakanlığı, bu konularda gerekli adımları atmalı, çalışanların taleplerinin karşılanması yönünde çalışmalar başlatmalıdır. Beklenti ve talepler karşılıksız kalmamalıdır.
Murat Vilken
GENEL
Az önceGENEL
Az önceGENEL
Az önceGENEL
8 saat önceGENEL
8 saat önceGENEL
8 saat önceGENEL
8 saat önce