

Takvim yaprakları 29 Ekim’i gösterdiğinde, yüreğimizde aynı kıvılcım yanar: Cumhuriyetimizin doğum günü. Bu tarih, sadece bir yönetim biçiminin değiştiği gün değildir; bir milletin küllerinden yeniden doğduğu, bağımsızlık ateşini sonsuza dek yakmaya söz verdiği gündür.
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, o yorgun, yıkılmış, umutsuz görünen topraklardan yepyeni bir ülke yarattılar. Bu mucize, süngüyle değil, akıl, inanç ve birlik ile kazanıldı. Cumhuriyet, bir milletin “Ben de varım!” diye haykırışıdır.
Bugün, 29 Ekim’i kutlarken, sadece bir bayram yaşamıyoruz; aynı zamanda bir emanetin nöbetini tutuyoruz. Atatürk’ün “En büyük eserim” dediği Cumhuriyet, hepimizin omzunda bir sorumluluk olarak duruyor. Çünkü Cumhuriyet, sadece bir rejim değil; eşitliktir, özgürlüktür, fırsattır, kadın ve erkeğin yan yana durabilmesidir.
Ne yazık ki, bazen bu büyük değerin kıymetini yeterince bilemiyoruz. Oysa Cumhuriyet, bizi karanlıktan aydınlığa çıkaran bir meşaledir. Onu korumak, sadece anmakla değil, yaşatmakla, her gün bir adım ileri taşımakla mümkündür.
Bugün çocuklarımızın gözlerinde parlayan umut, gençlerin ellerinde yükselen bayrak, yaşlılarımızın yüzündeki gurur hep aynı hikâyeyi anlatır:
“Biz bu Cumhuriyeti kolay kazanmadık.”
29 Ekim, bir milletin iradesinin zaferidir.
O yüzden bugün, coşkuyla, gururla, minnetle haykıralım:
Yaşasın Cumhuriyet!
Sevgiyle kalın,
DÜNYA
11 saat önceBİLİM & TEKNOLOJİ
11 saat önceDÜNYA
11 saat önceGENEL
11 saat öncePOLİTİKA
11 saat önceYAZILAR
11 saat önceYAZILAR
11 saat önce