

Hatıralar tarihi doğru ve yanlışlar için mutlak delil kabul edilemez… Çünkü yazan başkası, hikâyenin kötü insanı kesin sizsinizdir.
Tarih hikâye değildir… Sebep ve netice arasındaki ilişkiyi tüm boyutlarıyla irdeleyerek tecrübe edinebilirsiniz… Velev ki olay yanlış bir şey olsa ile…
İnsanlar en kalıcı doğruları, yanlışların tecrübesi ile öğrenmezler mi?
Eğer gün itibarıyla bir kavganın içindeyseniz, mutlak ve kalıcı kazanımlar için kavganızın sâik ve beklentilerini ortaya koyacaksınız.
Ama sizin kavganızın başı da sonu da ahlaksızlık… Siyasi hesaplarınızı sadece çarpma, bölme ve çıkarma işlemleri ile yapıp, toplama işleminden özellikle imtina ederseniz doğru netice alamazsınız.
Öyle bir toplum haline getirildik ki; maddi, manevi, sosyal, psikolojik, siyasi ve dahi duygusal ilişkilerimizi KORKU temeline kurar olduk… Çünkü korkuyla seven, korkuyla reddeden insanlar topluluğu haline geldik.
İnançlarımızda bile helallerle yaşamak varken haramlardan kaçarak yaşamaya çalışıyoruz… Cehennem korkusu ile iman ve ibadet ediyoruz… Yaradan bile tercihi iradenize bırakmış iken…
Doğunca birileri kulağımıza ezan okuduğu için Müslümanız, ötesi yok… Ha, bir de musalla taşının riyakâr burukluğu…
Kimileri yalnızlıktan korkarken, benim yalnızlığı inadına sevişim KORKU SALTANATINA meydan okuma ve bir başkaldırıdır aslında… Ve bu yüzden de kalabalık içerisinde bile yalnızım…
Davranışlarımı hiç başkalarına göre tanzim etmedim… Yalnız kaldığımda bile yalnızlığıma sığındım… Doğru ve yanlışlarımı yalnızlığımla sorguladım.
Ben, inanmadığım, irade ve vicdanımda delillendiremediğim hiçbir şeyi söylemedim, yazmadım… Kimseyle bir husumetim, kimsenin bir şeyinde gözüm yok.
“Tavuğun mu yumurtadan, yoksa yumurtanın mı tavuktan çıktığı” polemiğine de girmem… Horoz’un dediği gibi işimi yapar, öter geçerim… Gerisi takdir-i ilahi… Netice Mahkeme-i Kübra…
Tilkiyi kümese bekçi yapanlar düşünsün YEĞEN!..
POLİTİKA
1 saat önceGENEL
1 saat önceGENEL
1 saat önceEKONOMİ
1 saat önceDÜNYA
1 saat önceDÜNYA
1 saat önceSPOR
1 saat önce