

Her insan hammadde olarak etten ve kemikten yaratılmış olsa da ruhları birbirinden oldukça farklılık göstermektedir. Duygular, düşünceler, kaygılar, korkular ve evhamlar psikolojik olarak her fıtrat farklı davranış kalıpları ortaya koymaktadır.
Bu durum ise en basitinden yaşam kalitesi üzerinde çok büyük farklılıklara neden olmaktadır. Şu üç günlük dünyayı kendilerine zehir ettikleri gibi, etrafa yaydıkları negatif enerji ile hayatı çekilmez hale getirmeleri işten bile değildir. Bu tür insanları pimpirikli olarak ifade ettiğimiz zaman taşlar cuk diye yerine oturacaktır.
En temel özellikleri, aşırı kaygı ve korku ile sürekli temkinli olmalarıdır. Her durumda bir sonraki adımı düşünerek sürekli en olumsuz ve uç ihtimalin gerçekleşeceği korkusu hâkimdir. O yüzden de hiçbir zaman mutlu olamazlar. “Ya, ya…” diyerek sürekli kaos ve kargaşa senaryosu üretirler. Mörfi teorisine bağlı olarak dedikleri çıktığında ise, “Bak, ben söylemiştim veya tahmin etmiştim!” diyerek, zeytinyağı gibi üste çıkma çabası ile sürekli bir mücadelenin içerisinde hem kendilerini hem de karşı tarafı törpüleyerek yok ederler.
Hiçbir zaman kalpleri mutmain olmaz. Bu kaygılar sonrasında en basit ve rutin işleri sarpa sardığında, bu kısır döngüden çıkmaları da mümkün değildir. Şeytanın bile aklına gelmeyecek yönden meseleye eksantrik yaklaşarak, “Bu kadarı da olmaz!” diyerek saçlarınızı yolsanız da durum değişmeyecektir. Bu tür zor insanları kendileriyle baş başa bırakmak bile çözüm olmayacaktır. Sürekli söylenerek başınızın etini yemeleri sıradan durumlardır.
Çok zeki ve akıllı oldukları için onları basit cümlelerle ikna etmeniz mümkün değildir. Hatta uzman klinik psikologlar bile bu tür kişiler karşısında kariyerlerini tehlikeye atacak kadar çaresiz kalmaktadırlar. Pimpirikli insanların aslında diğer insanlardan ayrılan en önemli özellikleri, kafatasının akıl için dar olmasıdır. Akıl kafaya sığmayacak kadar fazla olunca normal insanlar gibi düşünmesini beklemek haksızlık olacaktır. O yüzden cahil ve dünyadan bihaber insanlar çok mutludurlar. Çünkü hiçbir şeyin farkında olmayınca, kaygı ve korkunun olması da teknik olarak mümkün değildir.
Sonuç olarak; aslında pimpirikli insanların farklılıkları çoğu zaman kendi ellerinde olmayan durum kaynaklıdır. Fakat yaşamlarını olumsuz etkilediği de yine bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Yapılması gereken, onları anlamaya çalışarak mümkün olduğunca yardımcı olmaktır. Kendilerinin de durumun farkında olmaları meselenin çözümü için yeterli olmadığı gün gibi ortadadır. Kaygının pençesindeki bu insanlar için kaygı duymamak elde değil!
Esenlik dileklerimle,
POLİTİKA
7 saat önceGENEL
7 saat önceGENEL
7 saat önceEKONOMİ
7 saat önceDÜNYA
7 saat önceDÜNYA
7 saat önceSPOR
7 saat önce