

Tarih boyunca bazı bireyler ya da gruplar, kendi çıkarlarını korumak ve eleştirilerden kaçmak için yüksek değerleri kalkan gibi kullanmıştır. Bunların başında bayrak ve din gelir. Oysa bayrak da din de özünde toplumu birleştiren ve ortak değerleri temsil eden kutsal sembollerdir; onları şahsi menfaatler uğruna kullanmak, hem bu değerlere hem de topluma zarar verir.
Bayrak, bir milletin bağımsızlığının, onurunun ve ortak tarihinin simgesidir. Ancak, “vatanseverlik” maskesi altında yapılan yanlışları gizlemek, bayrağın gerçek anlamını gölgeler. Gerçek vatansever, bayrağın temsil ettiği değerleri korur; adalet, eşitlik ve halkın refahı için çalışır.
Bir kişinin ya da grubun, eleştirildiğinde “Bayrağa saldırıyorlar!” diyerek kendini aklamaya çalışması, vatan sevgisini değil, kendi çıkarını öne koyduğunu gösterir.
Din, insanların manevi huzur bulduğu, ahlaki değerlerini şekillendirdiği bir inanç sistemidir. Ancak tarih boyunca din, kimi zaman güç elde etme veya otoriteyi koruma amacıyla da kullanılmıştır.
Gerçek dindarlık, dinin öğretilerini günlük yaşamda dürüstçe yaşamakla olur; dini, kendi yanlışlarını örtmek için kullanmak ise hem inancı istismar etmek hem de toplumsal güveni zedelemektir.
Bayrağın ve dinin arkasına sığınmak, toplumda iki önemli zarara yol açar:
Bayrak, millî birlik ve beraberliğin; din ise manevi bütünlüğün sembolüdür. Bunları kişisel hesaplar için araçsallaştırmak yerine, gerçek anlamıyla yaşatmak gerekir.
Eleştiriden korkmak yerine, hataları kabul etmek ve düzeltmek, hem vatanseverliğin hem de dindarlığın bir gereğidir.
Sonuç olarak, bayrak ve din, kişisel kalkan değil; toplumu birleştiren, adalet, dürüstlük ve kardeşlik gibi değerleri besleyen unsurlardır. Onları gerçekten yüceltmek, samimiyetle savunmak ve her koşulda hakkını vermek, hem milletin hem inancın onurunu korumanın tek yoludur.
Sevgiyle kalın.
DÜNYA
12 saat önceBİLİM & TEKNOLOJİ
12 saat önceDÜNYA
12 saat önceGENEL
12 saat öncePOLİTİKA
12 saat önceYAZILAR
12 saat önceYAZILAR
12 saat önce