

Karamsarlığa gerek yok diyenlere soruyorum. Erdoğan’ın “Dostum Putin” dediği Rusya’da Putin de seçim yapıyor ve ne hikmetse hep kazanıyor. Muhalifler ise ya hapsediliyor ya da kim vurduya gidiyor. Erdoğan’ın “Tek Millet, İki Devlet”, “Dostum Aliyev” dediği Azerbaycan’da da seçim oluyor ve ne hikmetse hep Aliyev kazanıyor. Muhalifler ise varla yok arasında. Daha geçen günlerde muhalif siyasetçi Gültekin Hacıbeyli Türkiye’den sınır dışı edilerek Azerbaycan’a teslim edildi. Başına ne geleceği belli değil. Devrik Esad Beşar da seçim yapıyordu; yüzde yüze yakın oyla seçiliyordu. Ne oldu? Seçimle mi gitti?
CHP’ye söyleyecek bir şeyim yok, çünkü onlarla bir yakınlığım yok. Çare olacaklarına da inanmıyorum.
Bizimkilere şunu söylemek istiyorum: Türkiye güllük gülistanlık değil. Böyle giderse yine kaybedeceksiniz. “Son sözü Türk Milleti söyler” diyorsunuz ama elinizde hiçbir şey yok. Türk Milleti dediğiniz halkı, en başta dini kullanarak manipüle etmekte ustalaşmış, siyasetini kutsallaştırmış bir iktidar var. Sermayeyi ele geçirmiş, medyayı ele geçirmiş, devletin tüm kadrolarını ele geçirmiş ve en önemlisi yargıyı ele geçirmiş bir iktidar var. İtiraz eden Albay Orkun Özeller, polis memuru Onur Şener’in itirazlarına sığınmak durumunda kalıyorsunuz. Sokak röportajlarında konuşanların bile tutuklandığı bir ortamda nefes bile alamıyoruz. Anayasa Mahkemesi üyelerine bile suç duyurusunda bulunuluyor. Siyaset ustası olmuş Erdoğan, kendine en sert açıklamalar yapan muhaliflerini bile kendi yanına çekiyor. Güvendiğiniz halk, her türlü gerçeğe rağmen Erdoğan’ı desteklemeye devam ediyor. “Başka kim var?” sorusu, halkın gündeminde yerini koruyor. Ekonomik krizin zirveye çıktığı bu durumda hiçbir hükümet iktidarda kalamazdı. Nasıl ayakta kalıyorlar, lütfen farkına varın. Artık siyaset DİN haline geldi.
Bahçeli, Süleyman Soylu, Numan Kurtulmuş, Sinan Oğan… Tehditle yanına çektiği Belediye Başkanlarını say say bitmez. Davutoğlu, Babacan, Erbakan’ın AKP’ye geçmeleri veya destek vermeleri an meselesi. Muhsin Başkan’ın herkesin bildiği gibi “BOP eş başkanı Erdoğan’dan Cumhurbaşkanı olmaz” diyen Muhsin Başkan’ın emaneti BBP bile Cumhur İttifakı’nda. Meral Akşener’in Külliye’de görülmesi bile halkı tedirgin etti. Masadan kalkma meselesi bir oyun muydu endişesine düşürdü.
Geçmişte birlikte omuz omuza mücadele verdiğimiz sevgili arkadaşlarım, her birinizle ilgili toplumda iktidara yakınlaşacağınız konusunda ciddi şüpheler var. Hatta partilerinizin içinde bile tereddütler var. Bu sorunun cevabını halkı tatmin edecek şekilde açıklamazsanız, yine kaybeden siz olacaksınız.
Türkiye’de o kadar çok vahim olay yaşanıyor ama sizler (Turhan Çömez, Cenk Özatıcı, Selçuk Özdağ gibi milletvekillerini istisna tutuyorum.) sadece siyasi açıklamalarla yetiniyorsunuz. Elindeki imkânlarla halkı manipüle ederek veya akla hayale gelmedik siyasi oyunlarla, hatta ve hatta ABD başta olmak üzere dış desteği de arkasına alarak yürüteceği bir seçimi kazanma ihtimaliniz ne kadar acaba?
Yavuz Ağıralioğlu’nun, “İktidarı bunların elinden kibar kibar alacağız,” dediğini duydum. Sadece tebessüm ettim. Ayrıca dün Cumhurbaşkanlığına aday olacağı mesajı vermiş. Bir dip dalgayla kazanacağını varsayılıyor. Yapmayın, etmeyin. Köprüden önce son çıkışı 23 seçimlerinde CHP yüzünden kaçırdık. En kısa sürede geri dönün. Aranızdaki fikri ayrılıkları halının altına süpürün. Bir olun, güçlü olun. Gerekirse tek parti altında toplanın, egonuzu bırakıp halka umut olun. Anadolu’ya çıkın. Hatipler bulun, halkı ikna edecek konferanslar yapın. Mitingler düzenleyin. Bu duyarlılığa sahip sivil toplum örgütleriyle birliktelik oluşturun.
ABD’nin Ortadoğu Valisi Tom Barrack’ın dediklerini durduramayacaksınız. “1919’dan beri ulus devletler başımızın belası oldu. Türk Milleti değil, Osmanlı Milleti olmalı. Ülke Türk, Kürt ve Arapların ORTAK VATANI olmalı,” sözlerine itiraz etmeyen bu iktidarı değiştiremeyeceksiniz. Adamlar, “Malazgirt’te, Çanakkale’de ve İstiklal Harbi’nde biz vardık. Öyleyse vatanın hissedarıyız,” diyorlar açık açık. Malazgirt’te ve Çanakkale’de Kürt nüfusu %2 bile değildi. İstiklal Harbi’nde ise olmadığınız gibi, Cumhuriyetin kurulmasına karşı Kürt isyanı başlatan Şeyh Said’ler yüzünden Musul ve Kerkük elimizden çıktı. Dersim isyanlarında Seyit Rıza, 30 Temmuz 1937’de İngilizlere yazdığı mektupta Kürdistan’ın bereketli toprakları için yardım istemişti. Araplar ise Osmanlı’nın çöküşüne sebep İngilizlerle birlik olup bizi arkadan vurmuşlardı. Bu ülkede Kürt sorunu yoktur. Kendini bu ülkenin vatandaşı sayan herkes Türktür. Kürdü ihanet emellerine alet etmeye çalışan emperyal güçler ve hain terör örgütleri vardır. Devleti teröristin ayağına götüren bu iktidarın yarın ne yapacağı tehlikeli bir bilinmezdir.
Dini tamamen parti dini hâline getirecekler. Din demek tek adam demek. Din demek sultana itaat demek. Din demek saltanat demek. Din demek Cumhuriyeti yıkmak demek. Din demek milliyetçiliği ayaklarının altına almak demek. Din demek “Türküm” dememek. Din demek fakirliğe razı olmak demek. Din demek fasıklara adaletli davranmak gerekmez demek. Vs. vs. Hiçbir dönemde dine bu kadar zarar verilmemiştir. Dinimizi de siyasetin kirli ellerinden kurtarmak sorumluluğunuz vardır.
Milyonlarca şehit verdiğimiz bu topraklara kimse ortak olamaz, olmamalı.
Madem partiler kurdunuz, VEBAL SİZİNDİR.
Tom Barrack baklayı ağzından çıkardı:
“Bu bölgede gerçekte en iyi işleyen şey, ister beğenin ister beğenmeyin, ‘hayırsever bir monarşi’ olmuştur.” demiş.
Monarşi ne demek diye TDK’ya baktım: Siyasi otoritenin genellikle miras yoluyla bir kişinin üzerinde toplandığı devlet düzeni veya rejim; tek erklik.
Türkiye’de olanları şimdi anladınız mı?
YAZILAR
Az önceGENEL
Az önceSPOR
Az önceSPOR
Az önceSPOR
Az önceDÜNYA
Az önceGENEL
Az önce