VEKÂLET SAVAŞLARINDA TÜRKİYE’YE KARŞI KULLANILAN ÖRGÜTLER

VEKÂLET SAVAŞLARINDA TÜRKİYE’YE KARŞI KULLANILAN ÖRGÜTLER

ABONE OL
25 Şubat 2024 08:59
VEKÂLET SAVAŞLARINDA TÜRKİYE’YE KARŞI KULLANILAN ÖRGÜTLER
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Vekâlet savaşları, devletlerin birbirlerine fiilen saldırmadığı ancak üçüncü bir taraf vasıtasıyla mücadele halinde olduğu savaşlardır. Bu üçüncü taraf paralı askerler, bir başka devlet veya terörist gruplar olabilir. Genellikle büyük devletler nüfuz alanlarını genişletmek için kendi askeri unsurlarını kullanmak yerine piyon terörist unsurları kullanarak bu savaşı gerçekleştirirler. Geçmiş tarihimiz boyunca ilk önce Türkler üzerine derin hedefleri bulunan Çin ardından Şark Meselesi takipçileri İngiltere, Fransa, Rusya, Almanya ile sonrasında Büyük Ortadoğu Planını uygulayan ABD biz Türkleri hiçbir zaman rahat bırakmamıştır. Türkiye’de ne yazık ki, bazı büyük devletler tarafından kullanılan piyon terörist örgütler ile geçmişten beri vekâlet savaşları icra edilmektedir. XVIII. ve XIX. yüzyılda Ermeni Sorununu çıkaran ve taraf olan büyük ülkeler ile yakın zamanda Ermeni terör örgütü ASALA ve bölücü terör örgütü PKK’ya taraf ülkelerin aynı oldukları artık tarihi bir gerçektir. Bugün, Ermeni terör örgütü ASALA ve bölücü terör örgütü PKK‘nın ortaya çıkışlarından başlayarak geçirdiği tüm evrelerin ve taktik uygulamalarının bir şablon gibi üst üste oturduğunu dikkatli bir gözlem sonucu artık daha iyi görmekteyiz.

Her iki örgüt de 1975 yılında ve Lübnan’da kurulmuştur. ASALA ve PKK örgütleri kuruluş aşamasında ve sonrasında hep aynı ülkelerde üslenmiş ve hep aynı ülkeler tarafından beslenmişlerdir. Suriye Askeri İstihbarat Örgütü El-Muhaberat’ın denetim ve güdümündeki El-Şaika gerillaları, Abu Nidal ve George Habbaş üzerinden ASALA’ ya aktarılan eğitim, istihbarat ve lojistik desteklerle barınma imkanları, ASALA’ dan sonra Suriye tarafından PKK’ya aktarılmış ve PKK lideri Abdullah Öcalan önceleri Lübnan’da Suriye’nin denetimindeki Bekaa Vadisinde, daha sonra Suriye’nin Başkenti Şam’da barındırılarak bir tür güvence ve koruma altına alınmıştır.

Lübnan’da Bekaa Vadisindeki ASALA eğitim üsleri, PKK’nın Mahsun Korkmaz Akademisine dönüşmüş, Suriye’de Hamuriah ve Kamışlı kampları ASALA’ dan sonra PKK’ nın kullanım ve hizmetine girmiştir. Yine aynı şekilde Kıbrıs Rum kesiminde gözlerden uzak Trodos Dağlarında, eğitimlerini rahatlıkla sürdüren ASALA militanlarının bayrağı yerine, aynı dağlarda PKK’ nın renkleri dalgalanmaya başlamış ve nihayet Yunanistan’daki Larissa kampı PKK militanlarının Avrupa‘ya sıçrama noktası olarak kullanılmıştır.

Hem ASALA, hem de PKK uyuşturucu trafiğinde etkin roller üstlenmişlerdir. ASALA‘ nın, Avrupa ülkelerinde kurduğu uyuşturucu dağıtım ağı, sonrasında PKK tarafından kullanılmıştır. Neticede PKK Terör Örgütünün 15 Ağustos 1984’de Eruh ve Şemdinli eylemleriyle terör sahnesine çıkması ile birlikte ASALA Örgütü eylem alanlarından çekilmiştir.

ASALA ve PKK‘nın amaçları ve söylemleri karşılaştırıldığında aralarında etnik kimlik farklılıkları dışında hiçbir fark yoktur. Ermeni terör örgütü ASALA’ nın iddiaları şu üç ana nokta üzerinde yoğunlaşmıştır:
1) Ermenilere ait toprakların büyük bir bölümü Türkiye‘nin işgali altındadır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu‘nun büyük bir bölümünü kapsayan bu topraklar Ermenilere geri verilmelidir.
2) Türkler 1915-1923 yılları arasında organize ve sistematik bir soy kırım uygulayarak bir buçuk milyon Ermeni‘yi öldürmüşlerdir. Türkiye‘nin bu soykırım uygulamasını ve kurbanlarına karşı sorumluluğunu kabul etmesi gerekir.
3) Şu anda Türkiye‘de yaşayan Ermeniler, sosyal, kültürel ve siyasi açılardan baskı altındadır, bu baskıların sona erdirilmesi gerekmektedir.PKK‘nın iddia ve istekleri ise Ermeni kimliğinden soyutlandığında neredeyse ASALA‘ nın şablonu gibidir.

PKK‘nın iddia ve isteklerinin yoğunlaştığı konular ana hatlarıyla şöyledir:
1) Kürtlere ait toprakların bir bölümü Türklerin işgali altındadır. Tarih boyunca Kürtlerin anayurdu olan bu topraklar, İran ve Irak‘ın da işgal ettiği bölgeleri içerecek şekilde bağımsız Kürt devletine geri verilmelidir.
2) Osmanlı İmparatorluğu‘nun Kürtlere uyguladığı feodal ve militarist politikaları aynen sürdüren Türkiye Cumhuriyeti de Kürtlere baskı yaparak etnik kimliklerini yok etmeye yönelik bir politikanın izleyicisi olmuştur. Türkiye‘de yaşamakta olan Kürtler, etnik kimlikleri nedeniyle baskı altındadır ve bu baskı politikasına son verilerek Kürtlerin sosyal, kültürel ve siyasi hakları tanınmalıdır.

Ancak amaç ve söylemlerindeki benzerliğe rağmen ASALA ve PKK‘nın eylemlerinde bir ayrıcalık vardır. ASALA eylem türü olarak uçak kaçırma, elçilik işgali, Türk diplomatları doğrudan öldürmekle varlığını dünya kamuoyuna duyurmak yolunda bir yöntem izlemiştir. Eylemleri Türkiye sınırları dışındadır ve tüm eylemlerini çeşitli ülkelerdeki sivil kişi ve kuruluşlara yöneltmiştir. ASALA‘ nın Türkiye toprakları üzerinde bilinen sadece iki eylemi vardır. Bunlar 7 Ağustos 1982 Esenboğa Havaalanı baskını ve 16 Haziran 1983 İstanbul Kapalı Çarşıdaki bombalama eylemleridir.

PKK‘nın ise silahlı eylemlerinin hemen tümü Türkiye sınırları içindedir. Türkiye dışında Türk hedeflerine yönelik eylemleri daha çok Türkler‘in yoğun yaşadığı Almanya, Fransa gibi ülkelerde görülür. PKK, Türkiye ile ilişkisi bulunmayan yabancı ve sivil hedeflere karşı doğrudan ve açıktan eylemde bulunmama konusunda bugüne değin belirgin bir özen göstermiştir. ASALA ve PKK‘nın amaçtaki birlikteliğine karşın uygulama ve eylemlerindeki bu ayrılığın iki ana nedeni olmuştur.
1) ASALA‘nın Türkiye ile ilişkisi bulunmayan sivil hedeflere karşı giriştiği ve Türkler dışında masum insanların ölümleri ile sonuçlanan eylemler nedeniyle dünya kamuoyundan tepki topladığı bilinmektedir. PKK, siyasi alanda kazanabileceğini umduğu milletler arası desteği yitirmemek açısından, aynı yanlışlığa düşmemeye özen göstermiştir.
2) PKK’nın Türkiye içinde ve özellikle Güneydoğu Anadolu‘daki yoğun Kürt kökenli nüfusu etkileyerek kendi amaçları doğrultusunda terörist eylemlerde kullanabilme imkânı varken, ASALA Türkiye sınırları içinde aynı imkâna sahip olmamıştır. ASALA, bugün PKK‘nın Türkiye‘den sağlayabildiği insan kaynaklarına geçmişte sahip olabilseydi, kuşkusuz eylemlerinin büyük bir bölümünü tıpkı PKK gibi Türkiye içinde gerçekleştirmeyi seçecekti. Türkiye‘de yaşayan Ermeni nüfusun hiçbir bölgede yoğunluk kazanmamış olması ve azlığı, daha da önemlisi ASALA‘nın çerçevesini çizdiği şiddeti içeren görüşlere katılmaması, ASALA ve öteki Ermeni terör örgütlerine Türkiye‘de eylem imkânı vermemiştir.
Sonuçta PKK, ASALA‘nın yanlışlarından arınarak ve Türkiye‘nin demografik yapısının kendisine sağladığı avantajı kullanarak eylem biçimini ASALA‘dan ayırmıştır. Kısaca PKK‘nın eylemlerini biçimsel açıdan ASALA‘dan ayırmasının en önemli sebebi ASALA‘nın hak iddia ettiği topraklar üzerinde etkin ve yoğun bir Ermeni nüfusunun bulunmamasına karşın, PKK‘nın hak iddia ettiği topraklar üzerinde Kürt kökenli Türk vatandaşlarının şu anda yaşıyor olmalarından ve bu halkın yeterli bilince sahip olmamalarından kaynaklanmaktadır.

Vekâlet savaşları büyük güçler tarafından aynı Türkiye’de olduğu gibi bugün tüm dünyada ve özellikle Ortadoğu’da başarı ile uygulanmaktadır. Artık bilmeliyiz ki, büyük güçler tarafından Türkiye’ye karşı uygulanan vekâlet savaşlarında nasıl ASALA kullanılmış ve PKK halen kullanılıyor ise günümüzde FETÖ örgütü kullanılmıştır. Ve artık bilmeliyiz ki, biz Türk Milleti olarak hala uyanmaz ve gerekli tedbirleri almaz isek vekâlet savaşları Türkiye’de yeni piyon örgütler ve yeni şekilleri ile büyük güçler tarafından uygulanmaya devam edecektir.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP