TÜRK   ORDUSU ve KOMUTANI

TÜRK   ORDUSU ve KOMUTANI

ABONE OL
17 Şubat 2024 05:50
TÜRK   ORDUSU ve KOMUTANI
4

BEĞENDİM

ABONE OL

Türk’ün devlet felsefesi ve dünya görüşünün temel direği olan Kutadgu Bilig; Yusuf Has Hacip tarafından telif edilerek dönemin, yani XI. yüzyıl eğilimlerine ve Türk geleneklerine uygun bir şekilde, şair kimliğinin etkisiyle manzum bir tarzda, şiir kalıpları içinde kaleme alınmıştır.

Yusuf Has Hacip, ordunun önemini bilen bir kişidir. Bunu ‘’Memleket tutmak için… ordunun lazım olduğu’’, ‘’Kılıç kımıldadığı müddetçe düşmanın kımıldamayacağı’’, ‘’Asker, beylerin kanat tüyüdür… Kanatsız kuş uçmaz…’’ diyerek ifade etmiştir. Yusuf, asker sayısının fazlalığını bir zaaf olarak görmüştür. ‘’Kalabalık ordu yayılınca, içinden karışır, nizama sokulmaz.’’ der. ‘’Az sayıda muntazam ordu, çoğa nisbetle daha iyidir…’’ derken son olarak kesin yargısını şu cümlesiyle özetler; ‘’Çok adama lüzum yoktur, fakat asker seçme olmalı; asker seçme olduğu gibi onun silahı da tam olmalıdır.’’ demiştir.

Askere devletin tutumunu ele alırken Yusuf Has Hacip oldukça realisttir. ‘’Bey askerini memnun etmezse, kılıç kınından çıkmaz.’’, ‘’Cömert olan insana askerler bunun hakkını öderler.’’ diyerek askere ikmal ile lojistik desteğin tam yapılmasının önemini belirtmiş ve ‘’tuzu, ekmeği ve yemeği bol, atı, elbisesi ve silahı denk…’’ olmalıdır diyerek bunların önemini ifade etmiştir. Bu konuda askeri komuta eden kumandanlar için daha da ileri giderek, ‘’Silah arkadaşlarını yedirip, içirip ve giydirip kuşatmalıdır; onlara çok at koşumu, köle ve cariye ihsan etmelidir.’’ demiştir. Yusuf Has Hacip; devletin askere tutumunun diğer uzantılarını da ihmal etmemiştir. ‘’Yararlılık gösterenin derhal ödüllendirilmesini, düşmanı esir alanın övgülenmesini, yaralananların tedavi edilmesini, esir olanların kurtarılmasını, ölenlerin saygıyla gömülmesini ve çoluk çocuklarının haklarının verilmesini istemiştir.

Ve günümüzde halen üzerinde tartışmaların ve çözüm önerilerinin devam ettiği son derece dikkate değer iki konuya da işaret etmiştir. Askerlerin ‘’serbest ve hür’’ insanlar olması gerektiği ve böylesine bir tutum karşısında askerlerin ‘’kul’’ olup kendilerini feda ettiğine dikkat çekmiş ve ancak vatandaştan asker olabileceğini ifade ederek ’’Paralı asker, yardımcı asker, karma ordu askeri güç olamaz.’’ demiştir.

Kutadgu Bilig’de ordu yönetiminde komutana çok önem verilmiştir. Askerin cesaret alması için, komutanının kahraman ve cesur olması ilk olarak belirtilen kitaba göre korkak kimselerin orduda yeri yoktur. Komutan; çevik, sert, seçkin, ihtiyatlı, uyanık, cömert, alçak gönüllü, soğukkanlı, zeki, mert, geniş yürekli, haysiyet sahibi, şerefli, iyi tabiatlı, heybetli, sözü doğru, güvenilir ve gözü pek olmak durumundadır.

‘’Komutan, cömert olmalıdır, gerektiğinde, kendisi bir at, giyim ve silah ile yetinip kalanı askerine dağıtacak mal, mülk, para peşinde koşmayarak; iyi tabiatı ve alçak gönüllülüğü ile kendini halka sevdirecektir. Doğru sözlülüğü ile halkın güvenini kazanacaktır.’’

Düşman karşısında ise komutanın her türlü hile ve kurnazlık yollarını bilerek her vasıtayı denemekte serbest bırakıldığı belirtilmiştir. Hatta bir ‘’tilki gibi’’ hilekar olmak ve her şeyden önce düşmana karşı hileye başvurmanın gerekliliği Kutadgu Bilig’de işaret edilmiştir.

Ordu başsız kalırsa bozulacağı belirtilen Kutadgu Bilig’de, düşmana karşı ordunun yönetiminde çeşitli askeri taktik ve stratejilere de değinilmiştir.

‘’Komutan, düşmana karşı harekete geçerken karşı koyacak bütün kuvvetleri etrafında bulunduracak; ihtiyatı elden bırakmayıp, öncü ve keşif kolları yollayıp, düşmanın durumunu öğrenecektir. Buna göre komutan askerini düzenleyip, ordu merkezinin güvenliğini sağlayacak tedbirleri alacaktır. Öncü kuvvetleri düşmana sokulacak ve esir yakalayacak; bu vasıta ile düşmanın durumunu öğrenecek; kendi durumunu ise, mümkün olduğu kadar, düşmandan gizleyecek; edinilen bilgilere göre durumu değerlendirecektir.’’

Kutadgu Bilig’de düşmanla karşılaşan komutanın ‘’uyanık’’ olması; ‘’ihmalkar’’ olmaması istenmiş ve ‘’Harpte kim ihtiyatlı davranırsa, o muvaffak olur.’’ denmiştir. Çünkü düşmanı vuracak iki silahtan biri ihtiyat diğeri ise uyanıklıktır.

‘’Eğer düşman askeri çok ise, savaşmak için aceleye gerek yoktur. Önce anlaşma yapmaya çalışmak gerekir. … İmkanı varsa anlaş; yok ise, zırhını giy, sıkı savaş, galip gelmek imkanı yok ise elçi gönderip sulh yapmaya çalış ve sözle düşmanı oyala bu akıllıca bir yoldur. Düşman anlaşma istemeyip, savaşta ısrar ederse… işi uzatma… Askeri şevke getirerek savaş, bu tek çıkar yoldur.’’

‘’Düşmanın gücü fazla ise, gece baskınlarına önem verilmelidir. Çünkü, gece karanlığı içinde kuvvetin azlığı çokluğu belli olmaz. Önemli olan düşmanı rahat bırakmamaktır.’’

‘’Saldırıya geçmek gerekirse, saldıracak askerlerden kimse hariç kalmamalı tüm kuvvet ile hücum edilmeli ve ağırlıkların düşman eline geçmemesine dikkat edilmelidir. Askerin bir kısmını pusuya yatırmak; yaya okçuları önce harekete geçirmek, uzaktan düşmanı vurmak, yaklaşınca göğüs göğüse, süngü ile saldırmak; saflar karışınca… dişle, tırnakla döğüşmek; dayanmak, düşmana sırt çevirmeden ‘’vuruşarak orada öl’’ demek gerekir. Çünkü ‘’Dayanan asker düşmanı ezer, kazanır.’’

Nitekim, on asır sonra, Türk Milletinin öz kültürü ile yoğrulmuş bir komutan olan Mustafa Kemal tarafından Kutadgu Bilig’de belirtilen bu taktik ve stratejiler Türk’ün öz vatanının kurtarılması için uygulanmıştır. Mustafa Kemal aşağıdaki tarihi emri vermiştir.

‘’Hat-ı müdafaa yoktur; sath-ı müdafaa vardır. Bu satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla ıslanmadıkça, terk edilemez.’’

İşte Türk Milletinin öz kültüründen yetişmiş bir Türk komutanı olan Mustafa Kemal’in yine Türk kültürünün bir dalgası olan bu yukarıdaki tarihi emri ile Türk Ordusu düşmanı ezmiş ve büyük zafer kazanılmıştır.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP