TÜRK MİLLETİNİN BARIŞ GÜNEŞİ OLMA ZAMANI GELMİŞTİR

TÜRK MİLLETİNİN BARIŞ GÜNEŞİ OLMA ZAMANI GELMİŞTİR

ABONE OL
21 Nisan 2024 19:19
TÜRK MİLLETİNİN BARIŞ GÜNEŞİ OLMA ZAMANI GELMİŞTİR
6

BEĞENDİM

ABONE OL

Türk kimliğini M.Ö. 2500 yıllarına kadar geriye götürmek mümkündür. Türkler M.Ö. 1700’den sonra ilk yurtlarından ayrılarak Orta Asya’nın çeşitli yönlerine dağılmışlardır. Hunlar ve Göktürklerde olduğu gibi kendilerine has bir cihân hâkimiyeti ülküsü ve kendilerine has kültür yapıları ile geniş topraklara sahip devletler kurmuşlardır.

Türklerin 10. yüzyılda İslâmiyet’e girmeleri sadece Türkler için değil dünya tarihi için de önemli olaylardan birisi olmuştur. Böylece Türkler, kendileri tarafından oluşturulan içinde Türk-İslâm sentezi değerleri taşıyan yeni bir kültür yapısı ile İslâm’ın liderliğini üstlenmiştir. Bu yeni kültür yapısı ile Anadolu’yu fetih etmiş ve Orta Asya’dan sonra Anadolu’yu ikinci vatanları haline getirmişlerdir. Türkler bu ikinci vatanları Anadolu’da önce Selçuklu Devleti’ni ardından Osmanlı Devleti’ni kurarak yine cihân hakimiyeti ülküsü ile dünya tarihini yönlendirmişlerdir.

Osmanlı döneminde İslami ortak değerleri oluşturmak gayesi ile Türk kimliği arka plana alındığından Türklük değerleri İslâmiyet içinde zamanla erimeye başlamıştır. Ancak Osmanlı Devleti’nin dağılma sürecine girip gayrimüslim unsurlar bağımsızlık kazanmak için milliyetçilik fikirleri geliştikçe Türk kimliği yeniden filizlenmeye başlamıştır.

Osmanlı Devleti’nin yıkılması sonucu işgal kuvvetlerine karşı başlayan Türk’ün ana vatanı Anadolu’yu kurtarmak için yapılan milli mücadelenin kazanılmasında Türk kimliği yeniden ortaya çıkmıştır.

Kısaca; Atatürk’ün liderliğinde Milli Mücadele ve Cumhuriyet’in kuruluşu ile Türk kimliğinin yeniden canlanması sağlanmıştır.

Ancak Atatürk’ten sonra; Batı ve özellikle Amerikan hayranlığı giderek yaygınlaşmıştır. Eğitim sistemi, medya ve kültür politikaları yeni nesilde milli kültürden uzaklaşmalara sebep olmuştur. Yabancı dille öğretim yapan orta dereceli okullar ve üniversitelerden iyi teknik uzmanlar mezun olmuş ama buralarda milli kültür bilgileri yetersiz insanlar yetiştirilmiştir. Milli kimliğin en önemli unsuru olan Türkçe, özellikle İngilizcenin istilasına uğramıştır. Türk dili ve kültürü; basın, radyo, televizyon sayesinde giderek yozlaşmıştır.

Yine Atatürk’ten sonra milli bünyede dış güçlerin yön verdiği sağ, sol, etnik kökenler gibi sınıflar oluştuğu, bazı çözülmeler bulunduğu ve kültürel değerlerde bir aşınma olduğu görülmüştür. Yine bazı sözde Atatürkçüler, politik kazançlar sağlamak için yanlış politikalar yürüterek dini değerlere ve milli kültüre zararlar vermişlerdir. Sonrasında Atatürk’ün gerçekleştirdiği inkılaplara ve laiklik politikalarına tepki olarak gelişen bazı dini akımlar ve siyasal İslam milli kültüre bu sefer bazı sözde Atatürkçülerden daha fazla zarar vermiştir.

Bu süreçte yeni nesil eski milli kültür ve geleneklerinden bir kopuş yaşamıştır. Yeni sağ, sol, etnik, dini, laik düşünceler eski ortak kültürel değerlerin yerini almaya başlamıştır. Ayrıca bütün dünya ile paralel olarak gelişen maddi düşünce dalgası ile toplumda öncelikle para kazanmak ve bunun için her yolun denenmesi meşru sayılmaya başlamıştır.

Kısaca; yanlış Batı ve Amerikan hayranlığı, sağ-sol, etnik çatışmalar ve son zamanlardaki Laik-Müslüman çatışması ile yeni maddi düşünceler Türk milli kültürünü yıpratmıştır.

Geleceğini arayan bir millet ve devlet olarak gelecekte atalarımız Hunlar, Göktürkler, Selçuklular ve Osmanlılar gibi etkin yer almak istiyorsak ve geleceğimiz için artık çözüm arıyorsak; Büyük atamız Atatürk bize ne demiş bir bakalım;.

‘’Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümid etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine yüksek sahne oldu. Bu sahne en aşağı, yedi bin senelik Türk beşiğidir. Beşik, tabiatın rüzgarları ile sallandı. Beşiğin içindeki çocuk, tabiatın yağmurları ile yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu. Sonra onlara alıştı. Onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu.
Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu. Şimşek, yıldırım, güneş oldu. Türk oldu.
Türk budur: Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.’’

Şimdi bizler geleceğimizi arıyorsak; 21. yüzyıl için dünyanın gidişatını çok iyi tahlil etmeliyiz. Sorunlarımızın; iktisadi, ahlaki, askeri, siyasi, etnik, dini ve maddi cephelerini en son ilmi cephe ile ele alıp, her sahada muhakeme ve mukayese etmeliyiz. Bunu adaletle, yüksek ahlakla ve ilimle yapmalıyız. Ancak o zaman yıldırım, kasırga ve dünyayı aydınlatan güneş olabiliriz.

Atalarımız daha bizler Orta Asya’da iken ne güzel tavsiyelerde bulunmuş;

“Ey Türk budun! (milleti), aklını başına topla, düşmanlarına kanma, birlik ve beraberlikten ayrılma, devletine sahip ol, sonra ölürsün ve bir daha dirilemezsin.’

Şimdi Büyük Atamız Atatürk’ün İzinde “Ne Mutlu Türküm Diyene“ diyerek önce öz vatanımız Türkiye’de sonra tüm Türk dünyasında Türk Milleti olarak birleşme zamanı gelmiştir.

Şimdi Türk Milleti olarak yine Büyük Atamız Atatürk’ün İzinde “Yurtta Barış Dünyada Barış” diyerek önce kendi öz vatanımız Türkiye’de sonra tüm Türk dünyasında ve en son tüm dünyada barışı tesis etmek için barış güneşi olma zamanımız gelmiştir.

Dr. Tuğtigin Şen
Emekli Albay/Araştırmacı

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP