TÜRK KÜLTÜRÜ

TÜRK KÜLTÜRÜ

ABONE OL
17 Ağustos 2024 10:00
TÜRK KÜLTÜRÜ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Kültür; bir toplumda ilerlemenin, üretimin, eğitimin, bilimin, güzel sanatların, insan ve toplum anlayışının gelişim düzeyini gösteren araçların tümüdür. Milletlerin dayandığı temel ilkelerin başında kültür gelir. Kültür vasıtası ile iletişim kurar; ailevi, ahlaki yaşantımızı düzenler; tabiatla hatta düşmanlarımızla nasıl mücadele edeceğimizi biliriz. Kültüre bağlılık kısaca dile, ahlaka, örf ve adetlere, tarihe, geleceğe bağlılıktır. Kültür, bir toplumu diğer toplumlardan ayıran ve o topluma ait özel bir yaşam tarzıdır.

Türk kültürünün temellerini M.Ö. 2500 yıllarına kadar geriye, Orta Asya’ya götürmek mümkündür. Ancak araştırmalar halen devam etmektedir. Almanya’daki İnsan Tarihi Bilimi Enstitüsü, Türkçe’nin de dâhil olduğu Trans-Avrasya dillerinin tarihini değiştirecek bir araştırma sonucunu açıklamış ve bugüne kadar 3 bin yıl öncesine dayandığı sanılan bu dillerin aslında 9 bin yıl önce doğduğunu tespit etmiştir.

Türkler M.Ö. 1700’den sonra ilk yurtlarından ayrılarak Orta Asya’nın çeşitli yönlerine dağılmışlardır. Hunlar ve Göktürklerde olduğu gibi kendilerine has bir cihan hâkimiyeti ülküsü ve kendilerine has kültür yapıları ile geniş topraklara sahip devletler kurmuşlardır.

Türklerin 10. yüzyılda İslamiyet’e girmeleri sadece Türkler için değil dünya tarihi için de önemli olaylardan birisi olmuştur. Böylece Türkler, kendileri tarafından oluşturulan ve içinde Türk-İslam sentezi değerleri taşıyan yeni bir kültür yapısı ile İslam’ın liderliğini üstlenmiştir. Bu yeni kültür yapısı ile Anadolu’yu fethetmiş ve Orta Asya’dan sonra Anadolu’yu ikinci vatanları haline getirmişlerdir. Türkler, bu ikinci vatanları Anadolu’da önce Selçuklu Devleti’ni, ardından Osmanlı Devleti’ni kurarak yine cihan hâkimiyeti ülküsü ile dünya tarihini yönlendiren bir devleti ortaya çıkarmışlardır.

Osmanlı dönemlerinde devleti ayakta tutmak ve ortak değerler oluşturmak gayesi ile Türk kimliği arka plana alındığından, Türklük değerleri İslamiyet içinde zamanla erimeye başlamıştır. Ancak Osmanlı Devleti dağılma sürecine girip gayrimüslim unsurlarda bağımsızlık kazanmak için milliyetçilik fikirleri gelişince, Türk kimliği ve kültürü yeniden filizlenmeye başlamıştır.

Osmanlı Devleti’nin yıkılması sonucu işgal kuvvetlerine karşı başlayan Türk’ün ana vatanı Anadolu’yu kurtarmak için yapılan milli mücadelenin kazanılmasında, Türk kimliği ve Türk kültürü yeniden ortaya çıkmıştır.

Kısaca; Atatürk’ün liderliğinde Milli Mücadele ve Cumhuriyet’in kuruluşu ile Türk kimliğinin ve Türk kültürünün yeniden canlanması sağlanmıştır.

Ancak Atatürk’ten sonra; Batı ve özellikle Amerikan hayranlığı giderek yaygınlaşmıştır. Eğitim sistemi, medya ve kültür politikaları yeni nesilde milli kültürden uzaklaşmalara sebep olmuştur. Yabancı dille öğretim yapan orta dereceli okullar ve üniversitelerden milli kültür bilgileri yetersiz insanlar yetiştirilmiştir. Milli kimliğin en önemli unsuru olan Türkçe, özellikle İngilizce’nin istilasına uğramıştır. Türk dili ve kültürü; basın, radyo, televizyon sayesinde giderek yozlaşmıştır.

Yine Atatürk’ten sonra milli bünyede dış güçlerin yön verdiği sağ, sol, etnik kökenler gibi sınıflar oluştuğu, bazı çözülmeler bulunduğu ve kültürel değerlerde bir aşınma olduğu görülmüştür. Yine bazı sözde Atatürkçüler, politik kazançlar sağlamak için yanlış politikalar yürüterek dini değerlere ve milli kültüre zarar vermişlerdir. Sonrasında Atatürk’ün gerçekleştirdiği inkılaplara ve laiklik politikalarına tepki olarak gelişen bazı dini akımlar ve siyasal İslam, milli kültüre bu sefer bazı sözde Atatürkçülerden daha fazla zarar vermiştir.

Bu süreçte yeni nesil, öz milli kültür ve geleneklerinden bir kopuş yaşamıştır. Yeni sağ, sol, etnik, dini, laik düşünceler eski ortak kültürel değerlerin yerini almaya başlamıştır. Ayrıca bütün dünya ile paralel olarak gelişen maddi düşünce dalgası ile toplumda öncelikle para kazanmak ve bunun için her yolun denenmesi meşru sayılmaya başlamıştır.

Kısaca; yanlış Batı ve Amerikan hayranlığı, sağ-sol, etnik çatışmalar ve son zamanlardaki laik-Müslüman çatışması ile yeni maddi düşünceler, Türk milli kültürünü yıpratmıştır.

Geleceğini arayan bir millet ve devlet olarak, gelecekte atalarımız Hunlar, Göktürkler, Selçuklular ve Osmanlılar gibi etkin yer almak istiyorsak ve geleceğimiz için artık çözüm arıyorsak, Bedir Avcı’nın “Bir Nesil İstiyorum” adlı şiiri belki bizlere daimi Türk kültürünü korumamız için bir ışık tutabilir.

Bir Nesil İstiyorum
Bir nesil istiyorum!
Kökü mazide, dalları ati olsun.
Kucaklasın dünyayı, ulu bir çınar olsun.
Sarsın şefkat kollarıyla cihanı,
Kimsesizlerin kimsesi, sessizlerin sesi,
Çaresizlerin çaresi olsun.

Bir nesil istiyorum!
Elinde kalem, dilinde kelam, kalbinde iman,
Pusatı adaletin kılıcı olsun.
Kestiği parmak ne acısın ne de kanasın,
Zalimin hasmı, mazlumun nefesi olsun,
Hakkı onunla solusun, adaletin tecelligâhı olsun.

Bir nesil istiyorum!
Mavzeri omuzlarına yük,
Yumrukları dünya kadar büyük olsun.
Yumruklarıyla dövüşsün, vursun salibe darbeyi,
İzmir’de Hasan Tahsin, Maraş’ta Sütçü İmam,
Antep’te Şahin Ağam olsun, yumrukları ile dövüşsün.

Bir nesil istiyorum!
Dili Yunus, gönlü Mevlana,
Dergâhı ümit dergâhı olsun.
Sofrasında açlar doysun,
Bereket artsın,
Halil İbrahim Sofrası olsun.

Bir nesil istiyorum!
Kanije’de “Türk kadar güçlü” dedirten Tiryaki Hasan,
Prut’ta Baltacı,
Plevne’de Osman Paşa,
Çanakkale’de “şahi gülle” kaldıran Seyit Onbaşı olsun.

Bir nesil istiyorum!
Okusun, anlasın Kaşgarlıyı,
Devlet ricalinde Has Hacip olsun.
Erenlerin dergâhının Piri Hace Yesevi,
Malazgirt Zaferi’nin sultanı,
Sultan Alparslan Han olsun.

Bir nesil istiyorum!
Kafkaslarda Şeyh Şamil olsun,
Tepsin kara toprağı, Kazaska can bulsun.
Erzurum’da bar tutsun, dadaş olsun,
Van, Bitlis, Diyarbakır’da omuz vursun,
Delilo, lorke olsun.
Adana’da “Adana köprü başı” desin, halay çeksin.
Ege’de efe olsun, diz vursun, yer oynasın.
Bursa’da kılıç çalsın, kalkan dövsün.
Narası Köroğlu olsun.
Antep’te kız, erkek çepikli oynasın,
Ankara’da seymen olsun Keklik Pınarı’nda,
Mustafa Kemal Paşa’yı karşılasın.

Bir nesil istiyorum!
Azerbaycan’da Bahtiyar Vahapzade,
Kars’ta Aşık Şenlik,
Erzurum’da Sümmani, Emrah, Reyhani olsun.
Maraş’ta sultanü’ş şuara Karakoç, Çukurova’da Karacaoğlan,
Toroslarda zulme başkaldıran Dadaloğlu,
Sivas’ta dost dost diyen Veysel olsun.
Sarsın herkesi gönlünce, hemhal olsun.

Bir nesil istiyorum!
Hak kitabı anlayıp, asrın idrakine sunsun,
Asım’ın nesli olsun.
Kalmasın gözü arkada Arif’in,
Gaspıra’da İsmail, dilde, işte Akçura,
Diyarbakır’da Gökalp, Ali Emiri olsun,
Düşsün alageyiğin ardına,
Sevdası Kızıl Elma olsun.


Bedir AVCI

Son söz olarak; bizler, Türk milleti olarak daimi olarak kültürümüzü korumak istiyorsak, 21. yüzyıl dünya gidişatını çok iyi tahlil etmeliyiz. Milli kültürümüzün iktisadi, ahlaki, askeri, siyasi, etnik, dini, tarihi ve maddi cephelerini en son ilmi cephe ile ele alıp, her sahada muhakeme ve mukayese etmeliyiz.

Kısaca; milli kültürümüzü adaletle, saygıyla, yüksek ahlakla ve en son ilmi gelişmelere uyarlayarak inşa etmeli ve de korumalıyız. Ancak o zaman, “Ne Mutlu Türküm Diyene” diyen ve milli kültürünü hep devam ettiren mutlu bir millet olabiliriz.

Dr. Tuğtigin Şen
Araştırmacı

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
Tüm Yorumlar (1)
  • Fahrettin Önder

    Sayın Tuğtekin Şen’in makalesinde, Türk kültürünün derin kökenleri ve tarihi zenginlikleri vurgulanıyor.Yazar, Türk toplumunun dayanışma, misafirperverlik ve adalet gibi erdemlerinin kültürel mirasımızın en önemli unsurları olduğuna dikkat çekiyor. Türk kültürünün dünyaya kattığı değerlerin, sadece geçmişte değil, bugün de önemini koruduğu belirtiliyor. Bu makale, Türk kültürünün köklü ve evrensel değerlerini hatırlatarak okuyucuyu bu değerlere sahip çıkmaya teşvik ediyor.Tebrikler Sayın Şen, böylesine etkili makaleler yazmaya devam edin lütfen.

    Yanıtla
    +0
    -0


HIZLI YORUM YAP