

Bir gazete yalnızca haber veren bir araç değildir. Bir gazete, çağını kavrayabilen, toplumunun aynası olabilen, adaleti, hakkı ve hakikati gözeten bir vicdan makinesidir. Biz Tercüman Gazetesi olarak tam da bu anlayışla çıktık yola. Kalemimizi hiçbir kalıba sokmadık. Sesimizi hiçbir menfaatin yankısı kılmadık. Çünkü biz biliyoruz ki, kalem, eğildiği anda halk susturulur; manşet, satıldığı anda hakikat mezara gömülür. Biz buna izin vermedik, vermeyeceğiz.
Tercüman, kelime anlamı itibarıyla “anlatan” demektir. Biz halkın tercümanıyız. Sessizliğe hapsedilenlerin, konuşamayanların, görülmeyenlerin sesiyiz. Bu toprakların mayası olan ortak aklın, ortak vicdanın ve ortak hissiyatın kelimeye dökülmüş halidir gazetemiz. Sayfalarımızda yalnızca haber yoktur; ahlak vardır, tutarlılık vardır, tutku vardır. Her satırda hissedilen bir emanet duygusu, her cümlede yanan bir sorumluluk ateşi vardır.
Bağımsız gazetecilik bir tercih değil, bir zorunluluktur. Çünkü bağımsız olmayan bir basın, halkına değil, gücün gölgesine hizmet eder. Tercüman Gazetesi hiçbir klik, cemaat, çıkar grubu, zümre ya da iktidarın dümen suyunda değildir. Biz, gücün karşısında değil, hakkın yanında dururuz. Güce karşı değiliz; gücün adaletsizliğine karşıyız. Çünkü biliriz ki, adalet, her kesimin nefes alabilmesidir. Ve adalet, ancak tarafsız kalemlerin cesaretinde yeşerir.
Yayın politikamızın özünde bu tarafsızlık ilkesi vardır. Ama bu, kimliksiz olmak anlamına gelmez. Bizim kimliğimiz bellidir: Biz, Cumhuriyet’in değerlerine, Atatürk ilke ve inkılaplarına gönülden bağlıyız. Çünkü biliriz ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri ancak çağdaşlık, akılcılık ve laiklikle sağlam kalır. Bu kırmızı çizgimizdir. Ne adına olursa olsun; din, mezhep, etnik kimlik ya da ideolojik sapkınlık bahane edilerek bu temellerin oynanmasına asla sessiz kalamayız. Bu milletin birliğini, bu vatanın bölünmez bütünlüğünü tartışmaya açan hiçbir fikre sayfalarımızda yer yoktur. Eleştiri ile ihanet arasında bir çizgi vardır, biz o çizgiyi çok iyi biliriz.
Yazarlarımız özgürdür. Her biri kendi aklının, kendi vicdanının ve kendi tecrübesinin ürünüdür. Onların görüşleri kendilerine aittir, ve bu özgürlük onların kaleminin gücüdür. Çünkü tek sesli bir gazete, bir ilan panosuna dönüşür. Oysa biz çok sesli bir Türkiye’ye inanıyoruz. Farklı görüşlerin bir araya gelip çatışmadan tartışabildiği, düşüncenin kutsal sayıldığı bir medya düzeni özlemini taşıyoruz. Köşe yazarlarımız bu çoğulculuğun mimarlarıdır. Onlar sadece yazmaz; tartıştırır, düşündürür, sorgulatır.
Bugün bilgi çağında yaşıyoruz ama aynı zamanda dezenformasyon çağındayız. Bilgi kirliliği, hız takıntısı ve sosyal medya manipülasyonları içinde hakikat çoğu zaman kurban ediliyor. İşte bu ortamda Tercüman Gazetesi, güvenilirliğin kalesi olmayı sürdürüyor. Haberi teyit etmeden vermeyiz. Duyumla haber yazmayız. Görmediysek yazmayız, emin olmadıkça konuşmayız. Çünkü yanlış bilgi, doğru inancın katilidir. Biz doğruyu ararken sabrımızı da, sorumluluğumuzu da yitirmeyiz.
Duruşumuzdan taviz vermedik. Ve biliyoruz ki bu tavizsiz duruşun bedelleri vardır. Bazen dostlarınız azalır, destekler eksilir, tehditler çoğalır. Ama biz o bedeli ödemeye hazırız. Çünkü onurumuz kalemimizdedir. Çünkü halk, gerçekleri söyleyeni eninde sonunda tanır. Biz alkış için değil, hakikat için yazarız. Popülist değiliz. Rüzgârın yönüne göre pozisyon almayız. Kalabalıkların değil, doğru olanın tarafındayız. Çünkü tarihin terazisi hassastır; günü kurtaranlar o terazide silinip giderken, ilkeli duranlar iz bırakır.
Bu topraklar nice gazeteyi gördü; kimi saraya yedeklenip sustu, kimi sokaktan kopup halkını unuttu. Biz ise her sabah bir çocuk gibi yeniden doğarız. Tertemiz bir sayfa, tertemiz bir vicdanla… Her sabah şunu sorarız kendimize: “Bugün doğruyu söyleyebildik mi? Bugün vicdanı olan bir gazete olabildik mi?” Bu sorgu, bizim iç muhasebemizdir. Okura hesap vermek için değil, kendimize karşı dürüst kalabilmek için yaparız.
Gazetecilik, bir mücadeledir. Kimi zaman bir kelimeyle bir yalanı bozguna uğratmaktır. Kimi zaman susmanın en büyük isyan olduğunu bilmektir. Bazen bir fotoğrafla dünyayı sarsmaktır. Bazen tek bir haberle bir toplumu uyandırmaktır. Biz işte bu mücadeleyi her gün, her satırda, her sayfada veriyoruz. Çünkü biz sadece haber vermiyoruz; umut aşılıyoruz, cesaret yayıyoruz, vicdanın dilini konuşuyoruz.
Ve buradan sesleniyoruz: Tercüman sustuğunda, Türkiye susar. Tercüman eğildiğinde, halk yalnızlaşır. Bu yüzden eğilmeyeceğiz. Bu yüzden susmayacağız. Ne pahasına olursa olsun, doğruyu, dürüstlüğü, vicdanı ve millete sadakati kalemimizle yazmaya devam edeceğiz.
İnandığımız Türkiye, özgür düşüncenin baskılanmadığı, gazetecilerin yargılanmadığı, halkın bilgiye açık olduğu bir Türkiye’dir. Biz bu Türkiye’nin özlemini taşıyoruz ve bu özlemi her gün biraz daha büyüterek yaşatıyoruz.
Bir gazete büyüdükçe, sadece tirajı değil, omuzundaki sorumluluğu da büyür. Biz bu sorumluluğun farkındayız. Tercüman Gazetesi, yalnızca bir medya kurumu değil, aynı zamanda bu milletin ortak vicdanıdır. Kalemimizin ucu daima milletin gönlüne dönüktür.
Çünkü biz biliyoruz: Hakikat gecikir, ama mutlaka gelir. Ve Tercüman, o hakikatin en sağlam tercümanıdır.
Mehmet Uygar KELEŞ
Genel Yayın Yönetmeni
DÜNYA
4 saat önceBİLİM & TEKNOLOJİ
4 saat önceDÜNYA
4 saat önceGENEL
4 saat öncePOLİTİKA
4 saat önceYAZILAR
4 saat önceYAZILAR
5 saat önce