Türkiye’nin etrafındaki komşu ülkelerin sahip olduğu roket ve füzeler ile diğer çevre ülkelerden kaynaklanan tehdide bağlı olarak taktik ve balistik füzelere karşı savunma ve bunlara karşı caydırıcı güç, son yıllarda ülkemiz için önemli ve öncelikli bir ihtiyaç haline gelmiştir.
Türkiye için bu konunun önemini ortaya koymak için öncelikle roket ve füze ile ilgili tanımları açıklamak ve roket ve füze sistemlerine sahip dünyadaki diğer ülkelerin bilinmesi uygun olacaktır.
Roket: Katı veya sıvı yakıtlarla itişi sağlanarak özel rampalardan ya da fırlatma araçlarından fırlatılan belirli bir menzil içinde yol alan, serbest uçuş ve düşüş prensiplerine göre hedefine ulaşan ve üzerinde harp başlığı taşıyan bir mühimmattır.
Füze: Rotası ve vuruş noktası çeşitli sistemlerle önceden belirlenen veya uçuş esnasında yönlendirilebilen roketlerdir. Füzelere güdümlü roketlerde denilebilir. Balistik Füzeler: Uçuş yolunun büyük kısmında balistik bir yörünge izleyen, uçuş yolu önceden belirlenmiş ve harp başlığı taşıyan füzedir. Balistik füzeler 5500km ve ötesi menzile sahip kıtalar arası balistik füzeler,3000-5500km menzile sahip orta-uzun menzilli balistik füzeler,1000-3000km menzile sahip orta menzilli balistik füzeler,1000km’ye kadar menzile sahip kısa menzilli balistik füzeler ve menzil dikkate alınmaksızın denizaltılardan atılan balistik füzeler olarak sınıflandırılır. Bu silah sistemlerine açık istihbarat kaynaklarından elde edilen bilgilere göre Rusya, Çin, ABD, Suudi Arabistan, Kuzey Kore,Hindistan,Pakistan,İran,Mısır,İngiltere ve Fransa’nın sahip olduğu bilinmektedir.
Balistik Füze
Seyir Füzeleri: Uçuş yolunun büyük kısmında aerodinamik kaldırma gücünü kullanarak seyreden,önceden belirlenmiş rota ve irtifalarda uçan bir füzedir,menzilleri 30-3000 km arasında değişir. Seyir Füzeleri; Kara hedeflerine taarruz seyir füzesi(LACM),Deniz hedeflerine taarruz seyir füzesi(ASCM) olarak sınıflandırılır. Açık istihbarat kaynaklarından elde edilen bilgilere göre bu silah sistemlerine Rusya, ABD,Fransa,İngiltere,Almanya,İsveç,Güney Afrika,Çin’in sahip olduğu bilinmektedir.
Seyir Füzesi
Havadan yere taktik roketler ve füzeler: Aerodinamik kaldırma sağlayan kanatçıklar yerine, istikamet sağlayıcı küçük kanatçıklara sahiptir.Lazer güdümlülerin menzili 10km’nin altındadır.Bazı anti-radyasyon,elektro-optik veya video görüntülü sistemlerin menzilleri 100km’nin üzerindedir.
Büyük çaplı roketler: Teknik olarak füze sayılmayan (güdüm sistemi bulunmayan) ancak ebat olarak kısa menzilli balistik füzelere yakın büyüklükte ve aynı uçuş yolu,harp başlığı ve hedef özellikleri taşıyan roketlerdir. Büyük çaplı roketlere açık istihbarat kaynaklarından elde edilen bilgilere göre çevremizdeki ülkelerden Rusya ve İran’ın sahip olduğu bilinmektedir.
Çok namlulu roketler: Büyük çaplı roketler gibi güdümsüz serbest uçuş yoluna sahip,aynı hedefe gruplar halinde fırlatılmak üzere tasarlanmış roketlerdir. Açık istihbarat kaynaklarından elde edilen bilgilere göre çok namlulu roketlere ABD, Rusya, Sırbistan-Karadağ, Bosna, Romanya, Çek Cumhuriyeti, İran ve Brezilya’nın sahip olduğu bilinmektedir.
Türkiye’ye yakın komşu ülkelerin sahip oldukları çok namlulu roketler ve füze durumu açık istihbarat kaynaklarından incelendiğinde içinde bulunduğumuz durumun daha iyi analiz edilebileceği değerlendirilmektedir.
Rusya’nın Füze Durumu: Açık istihbarat kaynaklarından Rusya’nın envanterindeki kıtalar arası balistik ve taktik füzeler incelendiğinde Rusya Federasyonu’nun Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün ülke coğrafyasını ateşleri ile etki altına alabildiği görülmektedir. Bu kaynaklara göre Rusya Federasyonu’nun kıtalar arası balistik füzelerinin 12000km. menzile sahip SS-17 SPANKER, 17500km menzile sahip SS-18 SATAN, 9800 km. menzile sahip SS-19 STILETTO, 9800km. menzile sahip SS-24 SCALPE, 13300km menzile sahip SS-25 SICKLE ve 10500km menzile sahip SS-X-27 TOPOL-M dir. Rusya Federasyonu’nun bilinen taktik balistik füzeleri; 300km menzile sahip SCUD-B, 600km menzile sahip SCUD-C, 120km menzile sahip SS–21 ve 500 km menzile sahip SS-X-26 füzeleridir.
Ermenistan Federasyonu Füze Durumu: Ermenistan’ın Ordu-Diyarbakır hattının doğusuna kadar olan coğrafi bölgemizi ateşleri ile etki altına alabildiği görülmektedir. Ermenistan’ın bilinen envanterdeki taktik balistik füzeleri 70 km menzile sahip FROG–7, 120 km. menzile sahip SS–21, 600km menzile sahip SCUD-C füzeleridir.
Suriye Füze Durumu: Şu anda çok büyük siyasi karmaşa ve iç mücadele yaşanan Suriye’nin geçmişteki envanterindeki taktik balistik füzeler incelendiğinde Samsun- Mersin hattının doğusundaki bütün ülke coğrafyasını ateşleri ile etki altına alabildiği görülmektedir. Suriye’nin elindeki taktik balistik füzelerin 70 km. menzile sahip FROG–7, 120km. menzile sahip SS–21, 300km. menzile sahip SCUD-B, 600 km. menzile sahip SCUD-C ve M–9 taktik balistik füzeler olduğu bilinmektedir.
Yunanistan’ın Füze Durumu: Yunanistan’ın envanterinde taktik balistik füze kapsamına giren 607 mm ATACMS füzeleri hariç herhangi bir füze bulunmamasına rağmen, özellikle son dönemde envanterindeki Çok namlulu roketatarlara uzatma podu ekleyerek kazandırdığı menzilin muhtemel bir muharebede Yunan Silahlı Kuvvetleri’ne önemli avantajlar sağlayacağı, ayrıca Yunanistan’ın Rusya’dan aldığı ve Girit’e konuşlandırdığı S-300 füzeleri ile etkisini arttırarak Türkiye Coğrafyası’nda Trakya’nın tümü ve İzmir’e kadar olan coğrafi bölümü ateşleri ile etki altına alabildiği görülmektedir.
İran’ın Füze Durumu: İran-Irak Savaşı’nın başlama yıldönümü olan 22 Eylül 2009 tarihinde Tahran’da düzenlenen törenlerde 2500 km. menzilli GHADR–1, 2100 km. menzilli ŞAHAB–3 ve 2000 km. menzilli SİCCİL–1 Füzeleri geçiş yapmıştır.
GHADR–1 Füzeleri Çin M-18 Füzesi baz alınarak üretildi. Menzili 2500 km. olup, boyu 20m. dir, her noktadan fırlatılabiliyor.ŞAHAP–3 Füzeleri; 2100km. menzile sahip olup, 990kg. lık tek savaş başlığı taşıyabiliyor. Saatteki hızı 5500km/h, uzunluğu ise 30m. dir.
SİCCİL–1 Füzelerinin özellikleri gizli olmakla birlikte 2000 km. menzile sahip olduğu ve İsrail dahil diğer ülkelerde bunu durdurabilecek bir füze olmadığı öne sürülmektedir. İran’ın 12 Kasım 2008’de başarı ile denediğini açıkladığı katı yakıtla çalışan karadan karaya uzun menzilli bu füzeler 22 Eylül 2009 tarihinde ilk kez sergilendi.
Kısaca İran füzelerinin menzilleri İstanbul ve Ankara’ya kadar uzanıyor.(İstanbul- Tahran: 2165 km, Ankara-Tahran: 1764 km.)
Türkiye’ye komşu Rusya, Ermenistan, İran, Suriye ve Yunanistan’ın mevcut silah sistemleri ile Türkiye için bir tehdit oluşturduğu ve Türkiye’nin bu tehdidi en yakından hisseden ülkelerin başında geldiği görülmektedir. Türkiye’nin etrafındaki ülkelerin sahip olduğu bu silahlardan dolayı ve diğer çevre ülkelerden kaynaklanan tehdide bağlı olarak bu füzeler ve roketlere karşı savunma ve caydırıcı güç, ülkemiz için önemli ve öncelikli bir ihtiyaç haline gelmiştir.
Ülkeler arası silahlanma çabaları özellikle nükleer ve uzun menzilli taktik balistik füzeleri üretmede kat ettikleri mesafenin ciddi boyutlara ulaştığı, bu ülkelere Rusya , Çin, Kuzey Kore ve eski Varşova Paktı Ülkelerinin sağladığı teknoloji desteği ile birbirleri arasındaki karşılıklı iş birliği; önümüzdeki birkaç yıl içerisinde Türkiye’nin daha da artan boyutta bir tehditle karşı karşıya kalabileceği uzmanlarca değerlendirilmektedir.
Türkiye’nin roket ve füze tehdidinin yoğun olduğu bölgelere yakınlığı nedeniyle, kitle imha silahları ve atma vasıtalarının yayılması kendi toprakları için önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Ayrıca bu tehdit milletler arası barışa, güvenlik ve istikrara karşı da ciddi bir tehdit olduğu değerlendirilmektedir.
Türkiye’nin bu tehdide karşı gerekli tedbirleri alabilmesi için önünde birçok seçenek vardır;
Bu seçeneklerden ilki, açık istihbarat kaynaklarda yer aldığı gibi bu tehditlere karşı mevcut korunma ve saldırı sistemlerini direk olarak yurt dışından satın almaktır. Ama şu konu unutulmamalıdır ki; Yabancı kaynaklı sistemler kullandıkça ya da bunların millileştirilmeden alınması sonucu yabancı ülkelerin bazı yaptırımları ve diretmeleri ile karşı karşıya kalınacak ve milli servet yabancı şirketlere ödenecektir. Yakın tarihimizde Kıbrıs Barış Harekatı ve İç Güvenlik Harekatları’nda yabancı menşeli silahların kullanılmasına bu devletler tarafından tahditler konduğu görülmüştür. Son yıllarda bazı sözde dost NATO ülkelerinin Füzesavar Patriot füze bataryalarını ülkemizde kullanırken yaşanan olumsuz hatıralar kamuoyunun hafızasından halen silinmemiştir.
Patriot füzet
Türkiye’nin bu tehdide karşı alabileceği diğer bir tedbir ise bu teknolojiye sahip yabancı bir devlet ile işbirliğine girerek bu sistemleri milli özelliklerde üretmesidir. Bu konuda Rusya Federasyonu’nun 150 km. menzilli S–300 Füzeleri’ni birlikte üretme ve yeni nesil S-400 Füzeleri’ni de teklifinde sunduğu açık istihbarat kaynaklarında belirtilmektedir. Bu füzelerin etkinliği çok iyi araştırılmalıdır. Ayrıca Pakistan ile BABUR Füzeleri, Çin ile HQ–9 Füzeleri’nin ortak üretimi konusunda anlaşmalar yapılabileceği de kamuoyuna yansımıştır. Bu seçeneklerin hepsinin çok iyi irdelenmesi, bu sistemlerin etkinliklerinin çok iyi araştırılması, maliyet ve etkinlik analizlerinin yapılması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki bu seçenekte de yabancı bir ülkeye bağımlılık mevcuttur.
S-300 Füzeleri
Türkiye’nin bir seçeneği de karşıdaki devletin kesinlikle bir harp yapma isteğini kökünden kopartacak NÜKLEER uzun menzilli bir silah sistemine sahip olmasıdır. Unutulmamalıdır ki II. Dünya Savaşı’nın sonunu Japonya’ya atılan iki atom bombası getirmiştir. Fakat bu seçenek birçok riskleri ve dünya kamuoyunun yoğun tepkisini çekecektir. İran şu anda her ne kadar NÜKLEER çalışmalarını barış amaçlı yaptığını iddia etse de dünya kamuoyundan gelen tepkiyi karşılayamamakta ve hep gündemde olmaktadır. Türkiye’nin NÜKLEER bomba yapabileceği bir kapasitesinin bulunduğu bilim adamları tarafından ifade edilmektedir. Bu konunun riskleri ve uluslar arası bu konudaki anlaşmalar da göz önüne alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Nükleer Silahlar
Türkiye’nin diğer bir seçeneği de; şu anda milli imkânlarla ürettiğimiz Füze ve Roket sistemlerini geliştirmek ve bu sistemlerin menzillerini ve güdüm sistemlerini en az diğer tehdit edebilecek ülkelerin başkentlerini içine alacak şekilde arttırmaktır. Mevcut sistemleri şu anda yapabilen Türk mühendisleri ve teknik altyapı, Araştırma ve Geliştirme Projeleri için milli kaynaktan yeterli para alması halinde bu sistemleri daha da geliştirebilecek ve ülkemizi tehdit eden yabancı füzelere karşı gerekli savunma sistemlerini yapabilecek imkân ve kabiliyetlere sahiptir. Bu seçenek şüphesiz diğer seçeneklere göre daha fazla zaman ve emek alacaktır.
Sonuç olarak, milli hedefler, çıkarlar ve ülkemizin karşı karşıya bulunduğu tehditler göz önüne alınarak, ülkemizin savunmasının milli imkânlarla üretilen sistemlerle sağlanması ile tehdit eden ülkelere karşı caydırıcılığımızın sağlanabileceği ve “Güçlü Ordu ve Güçlü Türkiye” hedefinin gerçekleştirilebileceği değerlendirilmektedir.
Dr. Tuğtigin ŞEN
Emekli Topçu Albay/Araştırmacı
KÖŞE YAZILARI
7 saat önceKÖŞE YAZILARI
8 saat önceGENEL
8 saat önceGENEL
8 saat önceGENEL
8 saat önceGENEL
8 saat önceGENEL
8 saat önce