42,7016
0.01%50,2001
0.05%5.908,59
0,12%11456.34
0,12%

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, TCMB’nin Finansal İstikrar Raporu-Kasım 2025’in önsözünde yer alan değerlendirmesinde, TCMB olarak finansal istikrara ilişkin konuları yakından izlediklerini ve Finansal İstikrar Raporu’nu kamuoyuyla paylaştıklarını bildirdi.
Finansal İstikrar Raporu’nun önceki sayısından bu yana sıkı finansal koşulların iç talepte dengelenmeye ve dezenflasyon sürecine destek vermeye devam ettiğini belirten Karahan, “Sıkı parasal duruşumuzun bir sonucu olarak kredi büyümesi dezenflasyon patikası ile uyumlu bir görünüm sergilemektedir. Kredi ve mevduat fiyatlamaları, politika faiz oranındaki değişimler ve beklentilerle uyumlu bir seyir izlemektedir. Politika faizini destekleyici bir araç olarak kullandığımız makroihtiyati çerçevede attığımız adımlar ile yabancı para kredi büyümesi yavaşlamış ve parasal aktarım mekanizması güçlenmiştir.” değerlendirmesinde bulundu.
Karahan, diğer taraftan, finansal koşullardaki sıkılığın aktif kalitesi göstergelerine bir miktar yansıdığını ve bireysel kredilerin firma kredilerinden olumsuz ayrıştığını belirtti.
Yılın ilk çeyreğinde finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmaların ardından istikrarın yeniden sağlanmasıyla birlikte, Türk lirası varlıklara olan ilginin arttığını vurgulayan Karahan, Türk lirası mevduat payının yüksek seviyelerde istikrarlı seyrini koruduğunu ve TCMB’nin rezervlerinin güçlendiğini aktardı.
Karahan, Kur Korumalı Mevduat hesabı açma ve yenileme işlemlerinin sonlandırıldığını ve bu hesapların bakiyesinin oldukça düşük bir seviyeye gerilediğini vurguladı.
Artan küresel belirsizlik ve jeopolitik risklere rağmen ülke risk primindeki iyileşmenin devam ettiğine dikkati çeken Karahan, “Bunun bir yansıması olarak bankaların ve reel sektörün yurt dışı finansman koşullarındaki olumlu görünüm korunmuştur. Ayrıca, bankaların iyileşen karlılık performansının yanı sıra güçlü likidite ve sermaye tamponları makro finansal istikrara katkı sağlamaktadır.” ifadelerini kullandı.
TCMB’nin Kasım 2025 dönemine ilişkin Finansal İstikrar Raporu, bankanın internet sitesinde yayımlandı.
Raporda, küresel belirsizlik ve jeopolitik risklere bağlı olarak finansal piyasalarda oynaklıkların devam ettiği bu durumun gelişmiş ülke faizlerinin yüksek seyretmesine neden olduğu belirtildi.
Ticaret politikalarında ve ABD’de uzun vadeli enflasyon beklentilerinde süregelen belirsizliklerin etkisiyle ABD dolarının diğer gelişmiş ülke para birimlerine karşı değer kaybettiği aktarılan raporda, değerli metal fiyatlarının ise tarihi zirve değerine yükseldiği kaydedildi.
Raporda, sıkı parasal duruşun neticesinde kredi büyümesinin ılımlı bir seyir izlediği belirtildi.
Ticari kredilerin yataya yakın bir patikada büyüdüğü aktarılan raporda, ticari kredi büyüme kompozisyonunda, yabancı para kredi büyümesindeki yavaşlama ile birlikte Türk lirasının ağırlığının arttığı vurgulandı.
Raporda, bireysel kredilerin bireysel kredi kartı ve ihtiyaç kredisinin belirleyici etkisiyle toplam kredi büyümesine yukarı yönlü etki ettiği bildirildi.
Sıkı para politikası duruşu ve yabancı kredilere yönelik sıkılaştırıcı adımlar ile birlikte kredi büyümesindeki ılımlı seyrin devam etmesinin beklendiği belirtilen raporda, bankacılık sektörü aktif kalitesi görünümünde sınırlı bir bozulma izlenirken, bireysel kredi ve firma kredisi tahsili gecikmiş alacak oranları arasındaki ayrışmanın sürdüğü kaydedildi.
Raporda, bireysel kredi tahsili gecikmiş alacak oranının yükselişinde ihtiyaç kredisi ve bireysel kredi kartının etkili olduğu aktarıldı. Temmuz ayında devreye alınan kredi yapılandırma imkanının etkisiyle bireysel kredi tahsili gecikmiş alacak oranındaki yukarı yönlü eğilimin yavaşladığı vurgulanan raporda, şunlar kaydedildi:
“KOBİ kredisi tahsili gecikmiş alacak oranları, diğer firma tahsili gecikmiş alacak oranlarına göre daha yüksek seyretmektedir. Bankalar yüksek karşılık ayırma politikasını sürdürürken, karşılıklar kredi riskinin banka bilançoları üzerindeki etkilerini sınırlandırmaktadır. Reel sektörün finansal borcunun milli gelire oranı tarihsel ve emsal ülke ortalamasının altında seyretmektedir. TL ticari kredi büyüme kısıtları ve finansal koşullardaki sıkılık, TL borçluluğun sınırlı seviyelerde kalmasında etkili olmaktadır. Yabancı para borçluluk ise yabancı para kredi maliyetlerinin görece düşük olması ve firmaların yurt dışı yabancı para krediye yönelmesiyle artmıştır. Yabancı para kredi büyüme sınırının yüzde 0,5’e çekilmesi ve yurtiçi yabancı para kredi kullanımlarında Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) kesintisinin uygulanmaya başlanması gibi önlemler sonucunda yabancı para pozisyon açığındaki yükseliş yavaşlamıştır. Ayrıca yabancı para borçluluğundaki artışın büyük ölçüde döviz geliri olan firmalardan kaynaklanması, döviz kuru risklerini azaltmaktadır. Reel sektörün dış borç yenileme oranları yüzde 150 seviyesindeki güçlü seyrini korumaktadır.”
Raporda, hanehalkı borçluluğunun milli gelire oranla düşük seyrettiği, finansal varlık kompozisyonunda TL cinsi varlıkların ağırlığını koruduğu belirtildi.
Hanehalkı finansal borcunda, bireysel kredi kartı ve kredili mevduat hesabı bakiyelerinin payı artarken, konut ve taşıt kredilerinin payının zayıf seyretmeye devam ettiği bilgisi paylaşılan raporda, şu ifadelere yer verildi:
“Sıkı finansal koşullar ve bireysel kredilerde tarihsel ortalamaların altındaki vadeler, borç/gelir uyumsuzluğu bulunan bireylerin kredi riskinde artışa neden olmaktadır. Hanehalkının mevduat hesaplarında Türk lirası tercihi güçlü seyrederken Kur Korumalı Mevduat (KKM) ürünlerinin payı azalmaktadır. Ayrıca, hanehalkının menkul kıymet yatırım fonu ve emeklilik yatırım fonları gibi alternatif finansal varlıklar ile tasarruflarını çeşitlendirme eğilimi devam etmektedir.”
Raporda, bankaların TL ve yabancı para likidite tamponlarının güçlü likit varlık düzeyinin korunduğuna işaret ettiği kaydedildi.
Likidite karşılama oranı ve kredi mevduat oranının seyrinin likidite pozisyonundaki olumlu görünümü teyit ettiği ve fonlama yapısının istikrarlı olduğunu gösterdiği belirtilen raporda, “Finansal piyasalarda mart ayı sonrasında gözlenen dalgalanmaların ardından politika faizi ve makroihtiyati politika setinde atılan adımlarla birlikte yabancı para mevduat artış eğilimi sınırlanmış, yurt dışından fon girişleri artmış, rezervler güçlenmiş ve sistemde tekrar TL likidite fazlası oluşmuştur.” denildi.
Raporda, TL likiditede yaşanan dalgalanmalara rağmen uygulanan likidite politikaları sayesinde parasal aktarımın etkinliğinin korunduğu belirtildi.
Bankaların yurt dışı finansman koşullarındaki olumlu görünümün korunduğu ve dış borçlanma kalitesindeki iyileşmenin belirginleştiği bildirilen raporda, bankacılık sektörünün yurt dışı kaynaklı borcu artarken, yeni dış borçlanmalarda ortalama vadenin uzadığı aktarıldı.
“Yurt dışı piyasalardaki belirsizliklere rağmen, yabancı yatırımcıların banka borçlanma araçlarına ilgisi devam etmekte, sermaye benzeri borç ve eurobond ihraçları borçlanma kompozisyonunu iyileştirmektedir. 2025 yılında vadeleri gelen sendikasyon kredileri yüksek oranlarda yenilenirken, bu kredilerin maliyetlerinde gerileme gözlenmiştir. Önümüzdeki dönemde yurt dışı borçlanma miktarının seyrinde, bankaların yabancı para kredi kullandırma eğilimi ve küresel finansal koşulların belirleyici olacağı değerlendirilmektedir. Banka bilançolarının TL ve yabancı para faiz şoklarına duyarlılığı sınırlı seviyededir. Bankaların sabit faizli kredi ve menkul kıymetlerinin vadesinin kısalması sonucunda faize duyarlı aktif ve pasif kalemleri arasındaki vade uyumsuzluğu azalmış, olası faiz şoklarının banka bilançolarına etkisi sınırlanmıştır. Ayrıca, bankacılık sektörü yasal sınırlar içerisinde yabancı para pozisyon fazlası taşımaya devam etmektedir.”
Raporda, “Bankaların karlılığı yılın ilk yarısında yatay bir seyir izlerken, faiz indirimlerinin de etkisiyle üçüncü çeyrek itibarıyla iyileşmektedir.” denildi.
Net faiz marjının 2024 yılı ikinci çeyreğinde artan fonlama maliyetleri ile gerilediği bildirilen raporda, yılın ikinci yarısında politika faizinde yapılan indirimlerin TL kredi ve mevduat faiz oranlarına beklentilerle uyumlu olarak yansıdığı, mevduatın daha kısa vadeli olmasının etkisiyle stok kredi mevduat faiz farkının yükseldiği belirtildi.
Bu gelişmenin net faiz gelirini artırdığı ve bankaların karlılık performansını olumlu etkilediği vurgulanan raporda, ayrıca bankacılık ücret, komisyon ve hizmet gelirlerindeki güçlü seyir karlılığı desteklerken, kredi risk maliyetindeki artışın karlılık artışını sınırlandırdığı aktarıldı.
“Bankacılık sektörü sermaye yeterlilik oranları kâr üretimi ve yurt dışına ihraç edilen sermaye benzeri borçlanma araçlarıyla desteklenmektedir. Yasal oranların üzerinde tutulan ilave sermaye tamponları, bankaların kısa ve orta vadede ortaya çıkabilecek risklere karşı dayanıklılığını artırırken, kredi kullandırım kapasitesine katkı sunmaktadır. Ayrıca, bankaların zarar karşılama kapasiteleri, sermaye tamponlarına ek olarak ayrılan ihtiyari serbest karşılıklarla desteklenmektedir.”
GENEL
10 saat önceDÜNYA
10 saat önceGENEL
10 saat önceGENEL
10 saat önceBİLİM & TEKNOLOJİ
10 saat önceGENEL
10 saat önceGENEL
10 saat önce