GEREKİRSE BABAYA BİLE GÜVENMEYECEKSİNİZ

GEREKİRSE BABAYA BİLE GÜVENMEYECEKSİNİZ

ABONE OL
3 Eylül 2024 09:31
GEREKİRSE BABAYA BİLE GÜVENMEYECEKSİNİZ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Üzgünüm ama, tam da bu devirdeyiz. Beyler, hiç kusura bakmayın, ya da bakın, inanın umurumda bile değil. Evladını gözünden sakınan babalar, ne demek istediğimi bildiği için zaten bana hak verecektir. Art niyetli olanlar da bir zahmet kusura baksın; tabii önce kendi kusurlarına baksın.

Son yıllarda aklımızla ve sabrımızla oyun oynarcasına gelişen gündemin en ağır yumrukları çarpıyor yüzümüze bir bir. Korkuyla ve dehşetle izliyorum olan biteni. Ülkede kayıp çocuk, öldürülen çocuk, tacize uğrayan çocuk olaylarının ardı arkası kesilmiyor. Günlerdir herkes kayıp Narin’den gelecek güzel haberler için dualar ediyor. Ancak, ne yazık ki her geçen gün tek bir ize bile rastlanılmaması, dahası aile bireylerinden birinin Narin’in kaybıyla ilgisi olduğu şüphesiyle tutuklanması tüm umutlarımızın tükenmesine neden oldu. Biz yine de tüm iyi niyetimizle son ana kadar umutla ve dualarla beklemeye devam edeceğiz.

Çocuk tacizi ve cinayetleri konusunda listeleri zorlayan, önde gelen bir millet haline geldik. Tüm iyi niyetleri bir araya toplayıp konduramıyorum yine de. “Yok canım, benim ülkemin insanları bu kadar sapkın olamaz. Kesin bir komplo teorisiyle karşı karşıyayız,” diyorum. Öyle en saf hâlimle. Neyse!

Burkuluyor insan böylesi zamanlarda değil mi? Daralıyor, ölümden beter gibi oluyor. Asıl beter olan, hiçbir şey yapamadan öylece izlemek. Tek bildiğimiz kamu spotu tadında klişe sözler. Bunca iğrençliğin içindeyken ve hatta bizzat bir parçasıyken, iki damla gözyaşı dökünce, iki satır “Lanet olsun sana”, “Allah kahretsin” sitemi edince, vicdanımızın rahatladığını, insanlık görevini yerine getirdiğimizi sanıyoruz. Herkes o kadar temiz, o kadar normal ki, bunca ruh hastası sapık nereden türüyor diye merak ediyor insan.

Oysa ki ülkede ruhu kirli öyle çok insan var ki. Öyle aç, öyle bir kör iştah. Duracağı, doyacağı yeri bilmiyor. Normal görünüp ama müsait her anında porno izleyenler. Karşılaştığı her kadının belden aşağısını hayal edenler. Normal ilişkilerden haz almayıp küçük çocuk fantezileriyle mutlu olanlar. Dahası, partner bulamayınca hayvanlara tecavüz edenimiz bile var. Tüm bu saydıklarım başka bir ülkede değil, dini, dili, örfü, âdeti aynı olan bizden birileri yapıyor. Uzaklarda aramasın gözleriniz. Komşumuz, iş arkadaşımız, “amca, dayı” diye seslendiklerimiz, çok acı ama “baba” dediğimiz kişiler. Ama illaki bizden, içimizden birileri. 4 yaşında Irmaklar, 18’inde Özgecanlar, 8 yaşında Eylüller hep bu sapkın ruhların kurbanı.

Her şey bunlarla sınırlı değil tabii. Yasak, günah, ayıp. Ne aileler bilir kızına-oğluna cinselliğin nasıl yaşanması gerektiğini anlatmayı ne de öğretmenler dillendirebilir hayatın bu gerçeğini. Cesaret edip sorana ahlaksız gözüyle bakılır. Henüz cinsiyeti belirgin hale gelmemiş küçük bir kız çocuğuna tecavüz edilmesi ve öldürülmesi, bu ülkenin kahrolası gerçeğindendir. Alınmaca, gücenmece yok! Herkes eğecek başını önüne. Kimse “Ahh” bile demeyecek.

Peki yok mu çocuklarımızı bu sapıkların iğrenç emellerinden kurtaracak çözümler? Var aslında. İzniniz olursa birkaç önerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. “Hadi bakalım, akıllı külot mu üretildi yoksa?” diye sevinmeyin, yok öyle bir şey, peşinen söyleyeyim! Gerçi bir ara çocuk tacizlerini önlemek amacıyla üretilmiş bir giysiden söz ediliyordu, kendini koruyamayan, derdini anlatamayanlar için düşünülmüş bir üretimdi; lakin ülkemizde ilgi gördü mü, satın alan oldu mu bilmiyorum.

Neyse! Gelelim önerilerime. Öncelikle annelerden başlayalım. Hiç lafı ağzımda eveleyip gevelemeyeceğim. Ben yeni nesil anneleri hiç beğenmiyorum. Net! Tabii istisnalar hariç. Bir kere ilgili bir anne olduklarını sanırlar ama değiller. Ellerinde birer cep telefonu, internet aracılığıyla çocuk yetiştirmeye çalışıyorlar. Evet, uzmanlardan bilgi almak önemli ama bu yetmez. Siz cep telefonlarından çocuğunuzun yetişmesinde yardımcı olacak bilgileri zihninize depolarken, çocuğunuzu yalnızlaştırıyorsunuz. O zaman da çocuk, ona her gülümseyenden sevgi ve ilgi bekliyor. Sonrası malum!

Çocuğunuzu gözünüzün önünden ayırmayın. Tek bir saniye bile kimseye emanet etmeyin. Birinci dereceden akrabanız dahi olsa, çocuğunuza dokunmasına, kucağına oturtmasına, öpmesine izin vermeyin. Hatta ve hatta gerekiyorsa ki, kadınlar aslında kocalarının karakterini çok iyi bilir; böylesi bir sapkınlığa meyilleri varsa babalarından bile uzak tutun.

Gelelim diğer önerilerime. Çocuk istismarına karşı el ele verelim. Yetmez. Toplumda bu tip hastalar, sapıklar varsa bunları tespit edelim ve yargı önüne çıkartalım. Mümkün olduğunca çocuklarımızı yabancılardan uzak tutalım. Çocuğa küçük yaştan itibaren tanımadığı kişilerle bir yere gitmemesi, onlardan gelecek yiyecek-içecekleri kabul etmemesi gerektiğini uygun dille anlatalım. Çocuğumuza “hayır” demeyi öğretelim. “Hayır” deme becerisi gelişmiş çocuk, istismarcısına da “hayır” diyebilir. Çocuğa bedeninin kendisine ait olduğunu, o istemediği sürece hiç kimsenin ona dokunamayacağını anlatın. Mahrem yerlerinin anne, baba ve doktordan başka kimsenin göremeyeceğini söyleyin. İş sadece bizim temkinlerimizle bitmiyor elbet. Bunca felakete, bunca iğrençliğe karşın devlet kurumları da artık gerekeni yapsın. Gönlümden geçen idam olmasa da, caydırıcı cezalar uygulayarak çocuk tacizlerini ortadan kaldırsın.

Filiz BAHÇIVAN

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
Tüm Yorumlar (1)


HIZLI YORUM YAP