

Eskiden çocuklar büyüklerine su uzatırken iki eliyle tutardı bardağı. Şimdi anne babalar çocuklarının peşinde bardakla koşturuyor. Çocuk suyu isterken “lütfen” demezse ayıp olurdu bir zamanlar. Şimdi “anne su!” emriyle irkilip fırlayan ebeveynler görüyoruz. Çocuklar büyümedi; ama taht kurdular. Kime? Bizim sırtımıza.
Bir nesil çıkardık ortaya: Adına “Ben Nesli” diyoruz. Ama sadece çocukları suçlamak kolaycılık olur. Bu nesli, “evladım üzülmesin”, “kırılmasın”, “ağlamasın” diye her dediğine “tabii ki yavrum” diyen bizler yetiştirdik. Şimdi çocuklar “hayır” kelimesini hakaret sayıyor.
Aşkla değil, açlıkla büyüttük
Sevgiyi sınırsızlık zannettik. “Onu seviyorsam her istediğini yapmalıyım” gibi hastalıklı bir mantığı, adına “modern ebeveynlik” dedik. Halbuki çocuk sevilerek şımarmaz, ölçüsüzce sevilerek şımarır.
Birçok anne-baba, çocuğuna sınır çizince travma yaşatacağını sanıyor. Oysa sınır çizilmeyen çocuk, hem kendine hem topluma zarar verir.
Çocuk her istediğini elde edince mutlu olmaz; sabretmeyi, beklemeyi, mücadeleyi öğrenemediği için içten içe boşalır.
Bir oyuncağı değil, hayatı kaybediyoruz.
Sevgiyle değil, suçlulukla ebeveynlik yapıyoruz
Çocuğu yeterince göremediğimiz için oyuncak alıyoruz. Başımız ağrıdığı için tableti önüne koyuyoruz. “Beni seviyorsan o oyuncağı al” diyen bir çocukla karşılaşınca, sevgiyi satın alınabilir bir şeye dönüştürüyoruz.
Halbuki çocuk sevgiyi şefkatte, kararlılıkta, sınırda ve rehberlikte öğrenir.
“Hayır evladım, bu senin için doğru değil” diyemeyen bir anne-baba, çocuğuna iyilik değil, gelecek borçlanması yapar.
Çocuğuna “hayır” diyemeyen, dünyaya “evet” demek zorunda kalır
Bu “Ben Nesli” birdenbire çıkmadı. Biz büyütürken, çocuğun gözüne bakmayı saygı, bizi eleştirmesini özgüven, şımarıklığını “karakter” saydık.
Oysa Allah Resulü (s.a.v.) çocukları severdi ama onlara sınır çizmeyi de ihmal etmezdi.
Hazreti Lokman’ın öğüdünü hatırlayın:
“Yavrucuğum, yaptığın iş bir hardal tanesi ağırlığında olsa ve bir kayanın içinde bulunsa da Allah onu ortaya çıkarır…” (Lokman 16).
Çocuklara Allah’ı, sorumluluğu, adaleti ve mahviyeti öğretmeden sadece “sen çok özelsin” demek, onları hayata değil, heveslerine hazırlamaktır.
Önce kendimizi terbiye edeceğiz
Şımarık nesillerin asıl kaynağı, disiplin eksikliği değil; vicdanını rahatsız etmeyen bencil ebeveynliğimizdir.
Çocuğuna “Hayır, canım evladım. Bunu yapamayız. Çünkü bu doğru değil.” diyebilen bir anne-baba, modern çağın en asil direnişçisidir.
Biz bu nesli değiştiremeyebiliriz.
Ama yeni nesli “biz” diyebilen, şükür ve sabır bilen, sınır tanımayan değil; sınır koyabilen bir karakterle büyütebiliriz.
Aksi halde her çocuğun tahtı olur, ama toplumun tacı olmaz.
SPOR
Az önceSPOR
Az önceDÜNYA
Az öncePOLİTİKA
Az önceGENEL
Az önceDÜNYA
Az önceGENEL
Az önce