BU DÜNYADAN BİR ALPARSLAN TÜRKEŞ GELDİ GEÇTİ

BU DÜNYADAN BİR ALPARSLAN TÜRKEŞ GELDİ GEÇTİ

Filiz Bahçıvan kaleme aldı...

ABONE OL
5 Nisan 2025 18:58
BU DÜNYADAN BİR ALPARSLAN TÜRKEŞ GELDİ GEÇTİ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

28 yıl öncesi bu ülkede, ülkücülerin Başbuğ’u diye bilinen, asker, siyasetçi, sert bakışlı bir adam yaşardı.
70’li yıllar gençliği, onun kurdu olmak için can atarlardı. Hayatını benimsediği davasına adayan idealist bir liderdi. Yolundan asla dönmedi. Soyadının anlamına uygun yaşadı.

Peki, kimdir Alparslan Türkeş?
Alparslan Türkeş, 1917’de Lefkoşa’da doğdu, 4 Nisan 1997’de Ankara’da vefat etti. Türk asker ve siyaset adamı.
Ülkücülerin “Başbuğ”u olarak adlandırılan Türkeş, aynı dönem Türk siyaset yaşamını etkileyen liderlerden biriydi.

Türkeş, Kuleli Askerî Lisesi ve Harp Okulu’nu bitirdikten sonra, 1944’te yüzbaşı rütbesindeyken “Turancılık” davasından yargılandı.
Dava sonunda aldığı ceza 1 yıldan az olduğu için orduya tekrar dönebildi. 1948’de Harp Akademisi’ni bitirdi. 1959’da albaylığa yükseldi.
27 Mayıs 1960 harekâtının bildirisini radyodan okuduktan sonra adı sıkça duyulmaya başlandı. Bu dönemde Millî Birlik Komitesi içindeki görüş ayrılığı sonucu, 14 üye ile birlikte emekliye ayrıldı.
Bir süre sonra Hindistan’a büyükelçi müşaviri olarak gönderilen Türkeş, 1963’te yurda dönerek Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ne (CKMP) girdi.

1965’te bu partinin başkanı oldu ve aynı yıl milletvekili seçildi. CKMP programını, ünlü kitabı 9 Işık’taki görüşler doğrultusunda değiştirdi ve 1969’da partinin adını Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) yaptı.
1975’ten sonra koalisyon hükümetlerinde başbakan yardımcılığı görevinde bulunan Türkeş, 12 Eylül Darbesi’nden sonra 4,5 yıl tutuklu kaldı.
1987’de siyaset yasağının kalkmasıyla birlikte Milliyetçi Çalışma Partisi’ne (MÇP) girdi ve aynı yıl yapılan olağanüstü kongrede genel başkanlığa seçildi.
1991 genel seçimlerinde RP ile seçim ittifakı yapan MÇP lideri Türkeş, yeniden parlamentoya girdi. Ancak, daha sonra MHP adını alan partisi, 1995 genel seçimlerinde Türkiye barajını aşamadığı için Türkeş de parlamento dışında kaldı.

Bir ömür adanmıştı bu toprağa. Bir fikir için, bir millet için, bir istikbal için yaşanmıştı her an.
Alparslan Türkeş yalnızca bir siyasi lider değildi; o, bir çağrının sesiydi. Duruşuydu Türk’ün, vakarının şekle bürünmüş hâliydi.
“Önce ülkem ve milletim” diyen, inancını pazarlık masalarına hiç oturtmamış bir dava adamıydı.

Askerdi, devlet adamıydı. Sürgünler gördü, hapisler yaşadı. Ama dimdik durdu. Darbelere direndi, baskılara boyun eğmedi.
Milletinden aldığı güçle yürüdü hep. Gölgesi bile umuttu nice yüreğe. Bir bayrağın peşinde, bir milleti tek yürek yapmayı başardı.
Başbuğ’un ardından gözyaşı dökenler yalnızca onu yakından tanıyanlar değildi. Onu bir kez bile görmemiş, ama fikirleriyle büyümüş, ülküsüyle hayat bulmuş gençler vardı elleri semada, kalbi yaslı.

Türkeş, milliyetçiliği yalnızca bir slogan değil, bir yaşam biçimi olarak gördü.
Türk milletinin varlık mücadelesini, kültürel değerlerini, bağımsızlığını her şeyin üstünde tuttu.
Onun için millet, sadece bir coğrafyanın insanları değil; aynı idealde birleşmiş bir ruhun yansımasıydı.

Bugün onun ardından konuşurken, yalnızca geçmişi anmıyoruz; bir fikri, bir öğretiyi, bir ömrü yâd ediyoruz.
O artık aramızda değil belki, ama bıraktığı izler hâlâ capcanlı.
Her genç ülkücüde, her vatan sevdalısında, her bayrak aşığında yaşıyor onun emaneti.
Onun adı, tarih kitaplarında bir satır değil; yüreklerde bir ülkü, zihinlerde bir ışık, milletin geleceğinde bir rota.

28. ölüm yıldönümünde Türk Subayı ve Devlet Adamı Başbuğ Alparslan Türkeş’i rahmet ve saygıyla anıyoruz.


En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.





HIZLI YORUM YAP