

Son günlerde sosyal medyada yayılan bir videodan bahsetmek istiyorum.
Ankara’nın Çankaya ilçesinde bulunan bir liseden sızan cep telefonu görüntüleri, son yıllarda okullarda artan akran zorbalığı, saygısızlık ve disiplin sorunlarını yeniden gündeme taşıdı. Sınıf içinde öğrenciler, bir öğretmene yönelik alaycı davranışlar sergiledi; dersi bilerek sabote ettikleri, öğretmene hakaret ettikleri, alay ettikleri sosyal medyada yayılan video ile belgelenince tepkiler büyüdü.
Bana sorarsanız öğretmenin en büyük suçu böylesi bir saygısızlığa sabır göstererek, karşısında duran terbiye yoksunu öğrenciye iki tokat atmaması olmuş.
Bırakın tokat atmayı, değerli öğretmenimiz “Ben öğrencilerimden şikâyetçi değilim. Hepsini çok seviyorum. Böyle bir olay yaşandığı için tabii üzgünüm. Öğrencilerimden böyle bir davranış beklemezdim. Ama benim yüzümden hiçbir öğrencimin disiplin soruşturması geçirmesini, hele okuldan uzaklaştırılmasını istemem. Öğretmenlik fedakârlık mesleğidir.” diye bir açıklama yapmış. Bu da öğretmenin aslında mesleğine ne kadar bağlı olduğunu ve öğrencilerini şiddet uygulayarak terbiye etmek istemeyişinin açık kanıtıdır.
Farkında mısınız? Bugünlerde gençler kontrolden çıkmış durumda. Kaba bir tarzları var. Yetişkinlere karşı saygısızlar. Ebeveynlere karşı çıkıyorlar ve öğretmenlerini sinirlendiriyorlar.
Ne garip değil mi! Hoşgörülü, saygılı, sempatik bir nesil yetiştirelim derken, öfkeli, agresif, tahammülsüz, kendinden başkasına yaşam hakkı tanımayan, kavgaya meyilli, saygısız bir nesil yetişiyor.
Bu kadarıyla sınırlı değil tabii.
Devam ediyorum.
Hiçbir sorumluluk almayan, sırtına yük binmeyen, giyinip, gezip tozan, gerçek manada sosyal olamayıp saatlerce sosyal paylaşım ağlarında vakit geçiren bir nesil.
Açıkça ifade etmek istiyorum. Şimdiki nesil şımartılmış, ukala, saygısız, aile hayatına katkı sunmayan, üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmeyen, mutfaktan su getirmekten aciz ama tablet ve akıllı telefon kullanmakta bir o kadar mahir.
Haa şimdi siz diyeceksiniz ki; ülkede iyi yetişmiş, saygılı, vatanına, milletine bağlı gençlerimiz yok mu peki? İstisnalar var tabii, ailesi vatanı milleti için çalışan, şımartılmamış, hayatın zorluklarını göğüsleyen pırıl pırıl, ahlaki meziyetlerle donatılmış, aldığı aile terbiyesini yaşayışı ile gösteren örnek gençlerimiz var.
Onları bu yazıdan ayrı tutuyorum. Onlar bizim geleceğimiz, onlar bize ışık tutacak olan gençlerimiz ve onlar toprağa verdiğimiz şehitlerimiz.
Hepimizin çok iyi bildiği bir atasözünü anımsadım şimdi.
Kadın vardır yiğit doğurur, oymağı devlet eder; kadın vardır it doğurur memlekete dert eder!
Çok güzel ve anlamlı bir atasözümüz daha var, bu konuyla alakalı.
“Ağaç yaşken eğilir.”
Küçüklükten itibaren çocuklarımızı hayata hazırlamamız, ileride yaşayabileceği zorluklarla mücadele için sorumluluk vermemiz gerekmektedir.
“O daha küçücük yapamaz, dersine ödevine çalışsın.” gibi söylemlerle çocuklarımızı maalesef şımartıyoruz. Markete alış-verişe bile göndermiyoruz. Ev işlerinin bir ucundan tutturmuyoruz. Gelinlik çağa gelmiş kızlarımız, eski nesiller gibi işe pişmiş değiller. Hemen pes ediyorlar, yuvayı kurup devam ettiremiyorlar, zorlukların üstesinden gelemiyorlar. Basit bir yemeği bile yapmak için telefondan annesinden bilgi almak zorunda kalıyorlar.
Özellikle erkek çocuklara iş tutturulmuyor. Anneler babalar, çocuklarına iyilik yaptım zannediyorlar ama en büyük kötülüğü yapıyorlar.
Hayat zor, zahmetlerle dolu, her zorluğun üstesinden gelebilecek şekilde evlatlarımızı yetiştirmemiz, eğitmemiz, rol model olmamız gerekiyor.
Sorumluluk verilen neslin şımarma, vakitlerini boşa geçirme lüksü yoktur. Aile hayatı ve mutluluğu için çalışma, aldığı sorumluluğu yerine getirme mecburiyeti vardır. Ailesine, vatanına, milletine faydalı diyoruz, öyle dua ediyoruz. Ama nerde?
Değil ailesine, kendisine bile faydası yok şimdiki bir kısım neslin. İradesini, aklını kiraya verenlerden tutunuz da yıkıcı ve bölücü unsurlara yem maşa olanlara, her türlü kötü alışkanlığa müptela olmuş bir nesil yüreğimizi sızlatıyor.
Ama bu duruma artık bir elin “dur” demesi gerek.
Çocuk yetiştirmek her yiğidin harcı değildir. Önce bunu kabul edelim.
Ortama ayak uyduramayan, serserilik peşinde koşan, kendinden güçsüz çocuklara gövde gösterisi yapan, silahlarla, çakılarla dayılık yapan çocukları devlet himayesi altına alarak gerekli ceza verilmeli. Birçok ülke gibi.
Misal Amerika!
Amerika devlet okullarında yıllardır var olan silahlı güvenlik personeli zorunluluğu, öğrencinin okulda işlediği suç unsuruna göre çıkarıldığı mahkemece ıslah evine gönderilmesi veya zorunlu süreli kamu hizmetine tabi tutulması, disiplin puanının öğrenim hayatını sarsıcı biçimde etkilemesi vb. uygulamalara benzer bir sisteme geçilmedikçe bu tarz çocukların akıllanması mümkün olmayacaktır.
YAZILAR
Az önceYAZILAR
4 saat önceYAZILAR
4 saat önceYAZILAR
4 saat önceYAZILAR
4 saat önceDÜNYA
4 saat önceGENEL
4 saat önce