AMERİKA’NIN YENİ BAŞKANLIK ADAYLARI ve ORTADOĞU

AMERİKA’NIN YENİ BAŞKANLIK ADAYLARI ve ORTADOĞU

ABONE OL
25 Temmuz 2024 06:29
AMERİKA’NIN YENİ BAŞKANLIK ADAYLARI ve ORTADOĞU
1

BEĞENDİM

ABONE OL

ABD Başkanı Joe Biden, 21 Temmuz 2024 tarihinde başkan adaylığından çekildiğini ve yerine yardımcısı Kamala Harris’in başkan adayı olarak Donald Trump’a karşı seçimlere katılacağını açıkladı. Bu son dakika haberi tüm sosyal medya haberlerinde birinci sırada yer aldı. Böylece yeni Amerikan başkan adayları ve Amerika seçimleri ile Ortadoğu’nun geleceği gündemimizin birinci sırasına oturdu.

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından kurulan yeni dünya düzeninde Amerika’yı yöneten güçleri ve hedeflerini bilmeden Amerika Başkanlık Seçimleri ve vatanımızı yakından ilgilendiren Ortadoğu’yu anlamak mümkün değildir.

Amerika, gerek iç siyasetindeki kurumsal yapısı, gerekse dış politika yapısındaki karar alma süreci bakımından diğer devletlerden farklıdır. Özellikle Kongre ve başkan üzerinde çıkar gruplarının karar alma süreçlerindeki etkisi çok fazladır. Faaliyetlerini lobiler aracılığıyla yasal zeminde sürdüren bu çıkar grupları herhangi bir etnik, siyasi veya dini kimliğe sahip olabilir. Bu sistemle birlikte farklı kesimlerin ABD siyasal sistemi içinde yer alması hedeflenmiştir. Amerika’da çıkar gruplarının etkisine, hem iç hem de dış politikadaki karar alma süreçlerinde şahit olunmaktadır.

Ünlü Financial Times gazetesinin 27 Ocak 1999 tarihindeki haberinde belirtildiği gibi, dünyadaki ilk 500 büyük şirketten 244’ü Amerikan şirketidir. Bu 244 Amerikan şirketinin sahipleri araştırıldığında ise büyük çoğunlukla İsrailoğullarından Yahudiler ya da Museviler çıkmaktadır. İsrail’in kurulduğu 1948 yılından bu yana Amerika, İsrail’e ekonomik katkıda bulunmaktadır. Bugün İsrail’in en büyük destekçileri olarak da Amerika’da yaşayan Amerikan Yahudileri tanımlanmaktadır. Amerika’daki Yahudi lobileri ve örgütleri arasında ilk akla gelenler American Israel Public Affairs Committee (AIPAC), American Jewish Committee ve American Jewish Congress’dir. Bu Yahudi lobilerinin Amerika’daki hedeflerini bulmak için bu örgütlerden yalnızca birisi olan AIPAC’ı incelemek yeterli olacaktır.

Günümüzde Amerika’daki Yahudi cemaatinin çıkarlarını en iyi sağlayan kurum, 1951’de kurulan American Israel Public Affairs Committee (AIPAC)’tır. Bu komite, Amerika’nın İsrail ile alakalı politikalarında etki sahibi olmak adına Kongre ve yürütme mercii üzerinde lobi çalışmaları yürütmektedir. Kuruluş amacını “Karar alıcıları Birleşik Devletler ve İsrail’i birleştiren bağlar konusunda eğitmek ve Yahudi devletinin güvende ve güçlü olmasına yardım etmenin Amerika için ne kadar önemli olduğunu yaymak” olarak tanımlayan AIPAC, ülkedeki her iki parti ile de ortak çalışmalar yapmaktadır (Smith, 1989, ss.215-229; Umerova, 2006, ss.79-80).

Amerika’daki tüm Yahudi örgütlerinin liderleri en az ayda bir defa toplanarak genel bir durum değerlendirmesi yapmaktadır. “Conference of Presidents of Major American Jewish Organizations” (Amerikan Büyük Yahudi Örgütleri Başkanlar Konferansı) olarak bilinen ve 1948’den beri faaliyet gösteren bu mekanizma, şemsiye örgüt olarak kabul edilmektedir. Daha çok kamuoyuna yönelik çalışmalar yapan bu örgüt, İsrail’i ilgilendiren önemli karar ve yasa tasarılarının görüşülmesi esnasında üyelerini harekete geçirmektedir. Başkanlar Konferansında Yahudi örgütler arasındaki görüş ayrılıkları varsa çatışmalar giderilmektedir (Keller, 1981, s.1523).

Bu Yahudi örgütlerinin Amerika yönetimlerinin karar alma süreçleri üzerindeki etkilerine somut örnekler olarak aşağıdaki olaylar verilebilir:

İsrail Devleti’nin kuruluşu, 14 Mayıs 1948’de Tel-Aviv’de toplanan Yahudi Milli Konseyi’nin yayımladığı bir deklarasyonla ilan edilmiştir. Yeni devlet, tam on dakika sonra Amerika Başkanı Truman tarafından fiilen tanınmıştır (Risler: (Çev. Nihal ÖNOL), 1974, s.66 ve Armaoğlu: 1989, s.17).

Şu anda yeni başkanlık adayı ve eski Amerika Başkanı Donald Trump, 6 Aralık 2017 günü İsrail’i tanıyan tüm ülkelerin büyükelçileri Tel Aviv’de bulunurken Kudüs ile ilgili; “Ben artık zamanı geldiğine inanıyorum. Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma vakti artık gelmiştir. Büyükelçiliği Kudüs’e taşıma kararı veriyorum.” açıklamasını yapmıştır. Bu açıklama ile Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan tarihteki ilk ülke Amerika olmuştur (Yeniçağ Gazetesi, 7 Aralık 2017).

Ve tarihler 28 Ocak 2020’yi gösterdiğinde yine Amerika eski Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Bünyamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da düzenlediği ortak basın toplantısında, “Yüzyılın Anlaşması” olarak adlandırdığı tek taraflı Orta Doğu barış planını kamuoyuna açıklamıştır. Bu plana göre kısaca Kudüs İsrail’in başkenti kabul ediliyor, Filistinli mültecilere dönüş hakkı tanınmıyor ve denizde İsrail’in egemenliği kabul ediliyor. İsrail Başbakanı Netanyahu ise aynı toplantıda Kudüs’ün İsrail’in başkenti olması konusunda ABD’den onay aldıklarını açıklamıştır (Hürriyet Gazetesi, 29 Ocak 2020).

Amerika’nın Trump’tan önceki başkanı Barack Obama da “Hepimiz İsrail yanlısıyız” diyerek bu açıklamaya paralel görüşlere geçmiş zamanlarda ortak olmuştur (Haber Türk Gazetesi, 31 Ağustos 2015).

Kısaca; İsrail’in kurulduğu 1948 yılından günümüze Amerika devamlı İsrail’in yanında olmuştur. Amerika’nın eski Başkanı Trump’ın duyurusunu yaptığı “Yüzyılın Anlaşması” aslında yıllardan beri Amerika’daki Yahudilerin ve İsrail’in gizli hedefi olan Büyük Ortadoğu Projesi’dir. Büyük Ortadoğu Projesi’nin asıl hedefi ise Ortadoğu’da İsrail bayrağında simgeleşmiş Nil ve Fırat nehirleri arasında büyük İsrail Devleti’nin kurulmasıdır. Şu anda Filistin’de ve Gazze’deki insanlık dramları bu hedefin gerçekleştirilme aşamalarıdır.

ABD Kongresi’nin 1957’de kabul ettiği Eisenhower Doktrini olarak da bilinen Büyük Ortadoğu Projesi, 1997 yılında tekrar ortaya çıkmıştır. Bu proje ile ABD, Kuzey Afrika’dan Pakistan’a kadar içinde Türkiye ve İran’ın da bulunduğu 22 ülkeyi kapsayan bir coğrafyada siyasal, askeri, ekonomik ve dini yapıyı yeniden yapılandırmayı planlamaktadır. Bu projenin arkasında ABD’yi gizlice yöneten Yahudi küresel şirket sahipleri ya da Yahudi lobileri vardır. ABD’yi gizlice yöneten bu Yahudi lobileri İsrail’i destekleyerek ve diğer gizli faaliyetleri yaparak, bu coğrafyada birçok savaş ve iç çekişme oluşturmakta, böylece bu coğrafyayı kendi idealleri ve menfaatleri çerçevesinde yeniden yapılandırmaktadır. Kısaca; Büyük Ortadoğu Projesi maskeli bir proje ve bir araçtır.

Bu projeye göre Büyük Ortadoğu Planı’nın şu andaki safhası, sorunsuz büyük bir İsrail Devleti’nin kurulmasıdır. Yine birçok açık istihbarat kaynağında bugün Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgesindeki terör olaylarının ve Kuzey Irak’ta ilk temelleri atılarak kurulmaya çalışılan sözde Kürdistan’ın bu projenin bir aşaması olduğu ifade edilmektedir. Bu plana göre şimdi Suriye’deki bölünme ile birlikte Irak, Suriye ve Türkiye’nin güneydoğusu üzerinde sonradan başka amaçlarla kullanılacak piyon bir Kürt devleti kurulmasının yolu açılmaktadır.

Amerika’nın şu anda seçimlerin yeni adayı ve Amerika eski Başkanı Donald Trump’ın 6 Aralık 2017 günü “Ben artık zamanı geldiğine inanıyorum. Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma vakti artık gelmiştir. Büyükelçiliği Kudüs’e taşıma kararı veriyorum.” sözleri, Amerika’daki Yahudi lobilerinin Büyük Ortadoğu Planı’nı gerçekleştirme hayallerini hiç değiştirmediklerini yeniden anlayabilmek için bir fırsat ve başlangıç olmuştur.

Bu Büyük Ortadoğu Planı’nı uygulamaya çalışan bazı Amerikan şirketi sahiplerinin sermayelerini nasıl kazandıklarına bir gösterge olarak Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) 2011 yılı dünya silah ticareti tablosu gösterilebilir. Son 200 yıllık dünya tarihi içinde dünyaya en çok silah satan ülkeler arasında Almanya, Fransa, İngiltere ve Rusya ile beraber Amerika yer almıştır. SIPRI’nin en son açıkladığı rapora göre ise dünyanın şu andaki en büyük silah ihracatçıları olarak ABD ve Rusya ilk iki sırayı almıştır. ABD’nin küresel silah ticaretindeki payı %33 olmuştur. Bugün dünyada en çok silah alan ülkelerin başında Asya’da ve Ortadoğu’da bulunan İslam ülkeleri gelmektedir. Amerika’nın ürettiği silahların yaklaşık yarısı Ortadoğu’da bulunan ülkelerce alınmaktadır.

Bakalım şimdi yeni Amerikan başkan adayları Kamala Harris ve Donald Trump, Ortadoğu için farklı neler yapabilecek? Bakalım biz Türkiye olarak Ortadoğu’da ve vatanımızda nelerle karşılaşacağız? Bakalım Büyük Ortadoğu Planı’nda sıra hangi ülkede olacak?

Dr. Tuğtigin ŞEN


KAYNAKÇA

  • Bill Keller, “Supporters of Israel, Arabs Vie for Friends and Influence in Congress, at White House” Congressional Quarterly Weekly Report, Vol:39, No:34, April 22, 1981
  • Fahir Armaoğlu, Filistin Meselesi ve Arap İsrail Savaşları, Ankara, 1989
  • Hedrick Smith, The Power Game: How Washington Works, New York: Ballantine Books, 1989
  • Jacques R. Risler, Çağdaş İslam Dünyası (Çev. Nihal ÖNOL), İstanbul, 1974
  • Zenife Umerova, “Yahudi Lobisinin ABD İçindeki Konumu ve Ortadoğu Politikasındaki Rolü”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2006 (Umerova, 2006, ss.79-80)

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP