ABD’nin şu andaki başkanı olarak ikinci defa yeniden seçilen Donald Trump’ın Ortadoğu ve özellikle İsrail dış politikası nasıl olacak diye herkes merak etmektedir. Bu sorunun cevabını bulmak için yakın tarihte kamuoyuna yansımış gizlenmemiş bazı tarihi olaylara bakmamız bizlere yol gösterebilir.
ABD, gerek iç siyasetindeki kurumsal yapısı, gerekse dış politika yapımındaki karar alma süreci bakımından diğer devletlerden farklıdır. Özellikle Kongre ve Başkan üzerinde çıkar gruplarının karar alma süreçlerindeki etkisi çok fazladır. Faaliyetlerini lobiler aracılığıyla yasal zeminde sürdüren bu çıkar grupları herhangi bir etnik, siyasi veya dini kimliğe sahip olabilir. ABD’de çıkar gruplarının etkisine hem iç hem de dış politikadaki karar alma süreçlerinde şahit olmaktayız. Bu çıkar grupların en önemlisi ABD’de yaşayan Yahudi cemaatidir. Yahudilerin girişimci ve birlikçi yönleri, maddi güçlerini seçimlerde kullanma kabiliyetleri ABD’nin dış politikasını şekillendirmekte en önemli faktörü oluşturmaktadır.
Bu Yahudi örgütlerinin güçleri ile Amerikan Başkanlarının karar alma süreçleri üzerindeki etkilerine somut tarihi örnekler olarak aşağıdaki olaylar verilebilir.
14 Mayıs 1948’de İsrail Devleti’nin kurulduğu Tel Aviv’de toplanan Yahudi Milli Konseyi’nin yayımladığı bir deklarasyonla ilan edilmiştir. Yeni devleti tam on dakika sonra ABD Başkanı Truman tarafından fiilen tanınmıştır. (Ayrıntılı bilgi: Jacques R. Risler: (1974) Çağdaş İslam Dünyası (Nihal ÖNOL Çev.), İstanbul, İş Bankası Yayınları, s.66.; Fair Armaoğlu, (1989), Filistin Meselesi ve Arap İsrail Savaşları, Ankara. İş Bankası Yayınları. s.17.)
ABD’nin Joe Biden’dan önceki başkanı ve bu son seçimlerde yeniden başkan seçilen Donald Trump, 6 Aralık 2017 günü İsrail’i tanıyan tüm ülkelerin büyükelçileri Tel Aviv’de bulunurken Kudüs ile ilgili; “Ben artık zamanı geldiğine inanıyorum. Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma vakti artık gelmiştir. Büyükelçiliği Kudüs’e taşıma kararı veriyorum.” (Yeniçağ Gazetesi, 7 Aralık 2017) açıklamasını yapmıştır. Trump’ın bu açıklaması ile Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan tarihteki ilk ülke ABD olmuştur.
Tarihler 28 Ocak 2020’yi gösterdiğinde son seçimlerde yeniden Amerika Başkanı seçilen Donald Trump, İsrail Başbakanı Netanyahu ile birlikte Beyaz Saray’da düzenlediği basın toplantısında “Yüzyılın Anlaşması” olarak adlandırdığı tek taraflı Orta Doğu barış planını kamuoyuna açıklamıştır. Bu plana göre kısaca Kudüs İsrail’in başkenti kabul ediliyor, Filistinli mültecilere dönüş hakkı tanınmıyor ve denizde İsrail’in egemenliği kabul ediliyor. İsrail Başbakanı Netanyahu ise aynı toplantıda Kudüs’ün İsrail’in başkenti olması konusunda ABD’den onay aldıklarını açıklamıştır. (Hürriyet Gazetesi, 29 Ocak 2020.)
ABD’nin Donald Trump’tan önceki başkanı Barack Obama da “Hepimiz İsrail yanlısıyız” demiştir. (Habertürk Gazetesi, 31 Ağustos 2015.)
ABD’nin şu andaki başkanı ancak görevini Donald Trump’a yakın zamanda devredecek Joe Biden, Gazze’de 17 Ekim 2023 tarihinde yaşanan insanlık dramından sonra Tel Aviv’e giderek İsrail’e desteğini açıkladı. İsrail Başbakanı Netanyahu ise ABD’nin koşulsuz desteği için Biden’a teşekkür etti. (Hürriyet Gazetesi, 18 Ekim 2023.)
Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırımdan yargılanan İsrail’in Başbakanı Binyamin Netanyahu, Washington’a 24 Temmuz 2024 tarihinde Amerika Kongresi’nde bir konuşma yapmak için Amerika’ya geldi. Netanyahu, konuşması için Kongre’ye girmesinin ardından 210 saniye boyunca büyük bir coşkuyla ayakta tüm Kongre üyelerince alkışlandı. 50 saniyede bir konuşması Kongre üyelerince alkışla kesildi ve konuşması süresince 72 kez Kongre üyelerince ayakta alkışlandı.
Netanyahu; Gazze’de çoğu kadın ve çocuklardan oluşan o anda 39 binden fazla Filistinli’nin hayatını kaybettiği savaşı “medeniyet ve barbarlık” arasında yapılan bir savaş olarak ifade etti. “Bu ölümü yüceltenlerle yaşamı kutsayanlar arasındaki çatışmadır. Medeniyet güçlerinin zafer kazanabilmesi için ise Amerika ve İsrail’in bir arada durması gerekiyor. Çünkü bir arada durduğumuzda çok basit bir şey oluyor, biz kazanıyoruz ve onlar kaybediyor. Dostlarım, bugün size bir şeyin teminatını vermeye geldim. Kazanacağız.” İsrail’in Hamas, Hizbullah ve Husilerle savaştığında İran’la savaştığını ve sonuç olarak ABD’yi koruduğunu dile getiren Netanyahu, “Bizim düşmanlarımız sizin (Amerika) düşmanlarınızdır. Bizim (İsrail) zaferimiz sizin (Amerika) zaferiniz olacaktır” ifadelerini kullandı ve bu konuşması sonrası alkışlar bir arada yükseldi.
Amerika Başkanı Joe Biden’a “Başkan ile 40 yıldır tanışıyoruz ve kendisine yarım asırdır İsrail’in dostu olduğu ve kendi ifadeleriyle İrlanda asıllı Amerikalı bir Siyonist olmaktan gurur duyduğu için kendisine teşekkür etmek istiyorum.” dedi ayrıca İsrailli esirlerin kurtarılması için gösterdiği çabalardan dolayı da teşekkür etti. Netanyahu ayrıca eski başkan Donald Trump’a ise başkanlığı döneminde İsrail’in önceliklerine önem verdiği için ayrıca teşekkür etti.
Netanyahu konuşması sırasında kongre salonu dışında Filistin eylemleri yapan Amerikalı öğrencilere “İran’ın kullanışlı aptalları” dedi ve konuşmasının birçok yerinde İran’ı Ortadoğu’da kendileri için büyük bir tehlike olarak işaret etti. 25 Temmuz 2024 tarihinde ise İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Başkanı Joe Biden ve önümüzdeki dönem aday olacak Kamala Harris ile Beyaz Saray’da ayrı ayrı görüştü.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 24 Temmuz 2024 tarihinde Amerikan Kongresi’nde yaptığı bu tarihi konuşmada yukarıda bahsettiği konular ve takdir ettiği kişiler ile 25 Temmuz’da Beyaz Saray’da yaptığı ikili görüşmeler çok derin tarihi gerçekleri ve hedefleri bizlere üstü kapalı olarak özetlemektedir.
Netanyahu’nun Amerikan Kongre üyelerince ayakta alkışlanmasının asıl sebebinin Yahudi lobilerinin etkisi olduğu kamuoyunda gündeme gelmiştir. Kamuoyuna yansımış kısıtlı bilgilere göre mesela 1989-1990 döneminde Yahudi lobileri tarafından Senato üyelerine 4,7 milyon dolar, Temsilciler Meclisi üyelerine 2,9 milyon dolar bağış yapılmıştır. (The Washington Post, 26 Eylül 1991. Charles R. Babcock’ın “Israel’s Backers Maximize Political Clout” başlıklı yazısı.)
Kısacası, 1948’den günümüze Amerikan Başkanları ve Kongre üyeleri hep İsrail’in yanındadır. 14 Mayıs 1948’de İsrail Devleti’nin kurulmasının ilanından tam on dakika sonra ABD Başkanı Truman tarafından fiilen tanınması, 6 Aralık 2017’de şu anda yeniden ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan dünyadaki ilk ülke olması ve şimdi Gazze’de 17 Ekim 2023 tarihinde yaşanan insanlık dramından sonra Joe Biden’ın İsrail’e destek vermesi ve İsrail’e gitmesi bu gerçeğe en büyük kanıtlardır.
Sonuçta ABD’de ekonomik gücü elde bulunduran İsrail yanlısı Yahudi lobileri, dünyanın en büyük devleti ve askeri gücü olan ABD’yi Ortadoğu dış politikasını ve başkanlarını istediği gibi Ortadoğu’da İsrail için yönlendirebiliyor.
Yeni seçilen Amerikan Başkanı Donald Trump’ın Ortadoğu ve İsrail politikası da eskiden olduğu gibi Yahudi lobilerinin yönlendireceği yolda ilerleyeceği değerlendirilmektedir.
Dr. Tuğtigin ŞEN
Emekli Albay/Araştırmacı
KÖŞE YAZILARI
Az önceKÖŞE YAZILARI
Az önceKÖŞE YAZILARI
Az önceKÖŞE YAZILARI
Az önceGENEL
Az önceGENEL
Az önceSPOR
Az önce
Nitelikli makale, önemli tespitler. Saygılar hocam