

Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, kıta genelinde artan siyasi baskı ve sağ partilerin sandıkta güç kazanması üzerine göçmen politikalarını ciddi ölçüde sıkılaştırma kararı aldı.
Birlik üyesi 27 ülkenin içişleri bakanları, sığınma başvurusu reddedilen kişilerin AB sınırları dışında kurulacak “iade merkezlerine” gönderilmesini öngören plana destek verdi.
AFP’nin aktardığına göre Brüksel’deki toplantıda bakanlar, Avrupa Komisyonu tarafından sunulan ve göç akışını kısıtlamayı hedefleyen bir dizi tedbire yeşil ışık yaktı.
Kabul edilen tedbirler, sığınma talebi kabul edilmeyen göçmenlerin menşe ülkelerine değil, Avrupa’nın “güvenli” kabul ettiği üçüncü ülkelere gönderilmesinin önünü açıyor.
Planın yürürlüğe girmesi için Avrupa Parlamentosu’nun onayı gerekirken, yeni düzenleme Avrupa topraklarını terk etmeyi reddeden göçmenler için daha uzun gözaltı süreleri gibi ağır cezalar da içeriyor.
Toplantıda öne çıkan en kritik başlık, sığınma başvurusu reddedilenlerin tutulacağı ve AB sınırları dışında yer alacak merkezlerin inşası oldu.
Hamle, Danimarka’nın dönem başkanlığı sırasında hız kazandı. AB Göçten Sorumlu Komisyon Üyesi Magnus Brunner, sürecin hızlanması gerektiğini belirterek “İnsanlara neler olup bittiği üzerinde kontrol sahibi olduğumuz hissini vermeliyiz” dedi.
Resmi verilere göre 2025 yılında Avrupa’ya düzensiz girişler geçen yıla kıyasla yüzde 20 oranında azaldı. Ancak bu düşüş, göç meselesinin siyasi patlayıcılığını ve hükümetler üzerindeki eylem baskısını hafifletmedi.
Diplomatik kaynaklar, liderler arasında bu ek adımların atılması konusunda “geniş çaplı bir siyasi istek” olduğunu vurguluyor.
İsmi belirtilmeyen bir AB diplomatı, AFP’ye verdiği demeçte, sürecin olağan dışı bir hızla ilerlediğini belirterek “Çok hızlı yol alıyoruz” diye konuştu.
İçişleri bakanlarının hamlesine paralel olarak AB, ticaret politikasını da göçmen sınır dışı süreçlerinde bir koz olarak kullanmaya hazırlanıyor.
Birlik, kendi vatandaşlarını geri almayı reddeden ülkelerin ticari avantajlarını askıya almasına olanak tanıyan yeni bir anlaşmayı sonuçlandırdı.
Politico’nun ulaştığı belgelere göre, yapılan politika değişikliğiyle birlikte AB pazarına düşük gümrük vergisiyle erişim hakkı, ilgili ülkenin “kendi vatandaşlarını geri kabul etmesi” şartına bağlanıyor.
Bu adım, on yıllardır gelişmekte olan ülkelere indirimli veya sıfır gümrük vergisi sağlayan Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi’nde (GSP) köklü bir değişimi işaret ediyor.
Daha önce insan hakları, çalışma koşulları ve çevre standartlarına bağlı olan GSP, artık göç işbirliğini de kapsayacak.
Avrupa Konseyi’nden yapılan açıklamada, “Bir yararlanıcı ülke, kendi vatandaşlarının geri kabulü konusunda AB ile işbirliği yapmazsa GSP tercihleri geri çekilebilir” ifadesi kullanıldı.
Üç yıl süren müzakereler sırasında Asya ülkelerinden yapılacak pirinç ithalatı konusundaki anlaşmazlıklar süreci neredeyse çökme noktasına getirdi.
İspanya ve İtalya gibi üye ülkeler, artan rekabetin yerli çiftçilerine zarar vereceği endişesini dile getirdi.
Müzakereciler, uzlaşma sağlamak adına bir koruma mekanizması geliştirdi: İthalatta 10 yıllık ortalamaya dayalı yüzde 45’lik bir artış yaşanması durumunda, otomatik bir inceleme başlatılacak ve düzeltici önlemler alınabilecek.
Bu madde sayesinde Güney Avrupa’daki tarım üreticilerinin desteği sağlandı.
Yeni düzenlemenin hangi ülkeleri etkileyeceği henüz açıklanmazken, AB’nin özellikle Asya ve Afrika’daki bazı hükümetlerden geri kabul konusunda işbirliği sağlamakta zorlandığı biliniyor.
Brüksel’deki siyasi iradeye rağmen blok içindeki bazı ülkeler yeni tedbirlere mesafeli duruyor.
Fransa, önerilen bazı maddelerin yasallığını ve etkinliğini sorgularken, İspanya ise diğer ülkelerin başarısız denemelerini gerekçe göstererek “iade merkezlerinin” işe yarayacağına ikna olmuş değil.
Fakat Avrupa Parlamentosu’ndaki merkez sağ ve aşırı sağ milletvekillerinin desteği, sürecin ilerlemesinde belirleyici rol oynuyor.
Yetkililer, üye ülkelerin onayı sonrası parlamento ile müzakerelerin derhal başlayacağı görüşünde.
Bakanların gündemindeki bir diğer zorlu başlık ise “dayanışma” sistemi kapsamında en az 30 bin sığınmacının üye ülkeler arasında dağıtılması.
Yunanistan ve İtalya gibi göç rotası üzerindeki ülkelerin yükünü hafifletmeyi amaçlayan sistem, sığınmacı kabul etmeyen ülkelerin kişi başına 20 bin euro katkı payı ödemesini öngörüyor.
Ancak göç politikalarını sıkılaştırma vaadiyle iktidara gelen hükümetler için ek sığınmacı kabul etmek büyük bir siyasi risk taşıyor.
Bir Avrupalı yetkili, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Basının karşısına çıkıp ‘Tamam, 3 bin kişiyi aldım’ diyecek çok az içişleri bakanı var” değerlendirmesinde bulundu.
AB, yıl sonuna kadar bu konuda nihai bir karara varmak ve bir uzlaşma zemini oluşturmak zorunda.
Ticaret ve iltica politikalarındaki reformlar sürerken, AB sınır güvenliğini artırmak için yeni teknolojileri de devreye alıyor.
Pasaport damgalarının yerini alacak olan Giriş/Çıkış Sistemi (EES), 12 Ekim 2025 tarihi itibarıyla faaliyete geçti.
Sistem, AB vatandaşı olmayanların Schengen Bölgesi’ne giriş ve çıkışlarını dijital olarak kaydediyor; parmak izi ve yüz taraması gibi biyometrik verilerle vize sürelerinin aşılıp aşılmadığını takip ediyor.
Bunun yanı sıra, 2026 yılı sonlarında Avrupa Seyahat Bilgi ve Yetkilendirme Sistemi’nin (ETIAS) hayata geçirilmesi planlanıyor.
Bu sistemle birlikte ABD, İngiltere, Kanada ve Avustralya gibi vize muafiyeti bulunan 59 ülkenin vatandaşları, Schengen Bölgesi’ne girmeden önce çevrimiçi seyahat izni almak zorunda kalacak.
YAZILAR
Az önceGENEL
Az önceSPOR
Az önceSPOR
Az önceSPOR
Az önceDÜNYA
Az önceGENEL
Az önce