

Yerel seçimde AKP’yi geride bırakarak birinci parti olan CHP, o günden bu yana yargı odaklı gelişmelerden başını kaldıramadı.
Başta tutuklanan ve görevden uzaklaştırılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve belediye bürokratları hakkında başlatılan soruşturmalar olmak üzere çok sayıda belediyeye kayyım atanması ve belediyelerin yolsuzluk soruşturmalarının hedefi olması CHP’ye yönelik en ağır darbelerden biri oldu.
İkinci olarak da Özgür Özel’in genel başkanlığa seçildiği, Kemal Kılıçdaroğlu’nun koltuğunu kaybettiği kurultay ve sonrasında gerçekleştirilen olağanüstü kurultayda usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla açılan dava ve soruşturmalar CHP’yi meşgul etti.
* * *
İki koldan ilerleyen bu süreçlere CHP lideri Özel ve CHP yönetimi, “direniş” ile karşılık verdi. Özel, “Ankara’da değil sahada siyaset” ilkesiyle il il, ilçe ilçe dolaşarak yaşananları doğrudan halka anlatma yolunu seçti.
Bu süreçte, partide belki de en büyük karışıklığı, kurultay davasında “mutlak butlan” kararı çıkması durumunda Kılıçdaroğlu’nun mahkeme tarafından verilecek görevi kabul etme eğiliminin ortaya çıkması yarattı.
Ankara’da, Kılıçdaroğlu’na yakın isimler, “Yüzde yüz dönüyoruz” konuşmalarıyla her duruşma öncesi gerilimi tırmandırdı. Kılıçdaroğlu da kendisiyle temas kuran CHP’lilere, göreve gelmesi durumunda olağanüstü kurultayı hemen toplamayacağı, delege yapısının değişmesi gerektiği yönünde mesajlar verdi.
* * *
İmamoğlu ile ilgili ceza davaları henüz açılmış değil. Ancak artık İstanbul Başsavcılığı’nın kısa sürede içerisinde iddianameleri hazırlaması bekleniyor. Bu süreç ancak yargılama sonunda bir başka noktaya evrilebilir.
Kurultay davasında ise merakla beklenen tarih 15 Eylül.
Aslında kısa süre öncesine kadar mahkemenin artık, “mutlak butlan” kararı vermeyeceği, iktidarın da CHP yönetimini değiştirme hamlesinin aksi sonuç vereceğini gördüğü, ısrarcı olmayacağı yorumları yapılıyordu.
Ancak işler, İstanbul İl Yönetimi’nin sulh hukuk mahkemesi kararıyla tedbiren görevden alınması, yerine çağrı heyeti atanmasıyla değişti. Bu kararın kurultay davasına bakan Ankara’daki sulh hukuk mahkemesi tarafından talep edilmesi de “15 Eylül’de de benzer bir karar verilecek” yorumlarını güçlendirdi.
* * *
Ancak iki ayrı gelişme havayı değiştirdi.
Bunlardan ilki Yüksek Seçim Kurulu’nun verdiği karar.
YSK, CHP’nin İstanbul’da verilen kararlara yaptığı itirazı değerlendirirken, il yönetiminin tedbiren görevden alınmasının hukuksuz olduğu yönündeki başvuruyu geri çevirdi.
Ancak ilçe kongrelerinin durdurulmasına yönelik kararı hukuksuz bulduğunu göstererek, bu karar doğrultusunda durdurulan ilçe kongrelerine kaldığı yerden devam edilebileceğine hükmetti.
YSK’nın bu kararı eleştirildi ancak aslında anayasaya göre kurul, tam da beklendiği gibi hareket etti. Adli yargılamanın alanı olan konuyu istinaf ve Yargıtay’a bıraktı. Seçim hukuku ile ilgili alanda ise son sözü söyleyerek kongrelerin devam edebileceğini kesin hükme bağladı. Buna sulh hukuk mahkemesinin karışamayacağını söylemiş oldu.
* * *
CHP yönetimi, YSK’nın bu kararından yararlanarak hamle yaptı. Aslında CHP, iki koldan olağanüstü kurultay toplama girişimine başlamıştı. Böylece hukuksuzlukları boşa düşürmeyi amaçlıyordu.
Bir yandan bütün il ve ilçe kongrelerini yenileyerek, yeni delege yapısıyla olağanüstü kurultay yapmayı tasarlıyordu. Böylece kurultay davası da boşa düşebilecekti. Ne karar verilirse verilsin, dava konusuz kalmış olacaktı.
Bir yandan da delege imzasıyla olağanüstü kurultay toplanması için uzun süredir çalışma vardı. Delege imzaları birikti ve YSK’nın son kararı dayanak alınarak olağanüstü kurultay kararı verildi.
* * *
Şimdi kulislerde 15 Eylül’deki duruşmada, mahkemenin mutlak butlan kararı vermesi ya da mevcut yönetimi tedbiren görevden uzaklaştırarak Kılıçdaroğlu’nu görevlendirmesi durumunda 21 Eylül’deki olağanüstü kurultayın ne anlam taşıyacağı konuşuluyor.
İhtimaller şöyle sıralanabilir:
* * *
Kılıçdaroğlu’na yakın isimler, mutlak butlan ya da görevlendirme kararı ile geri dönmeleri halinde partinin oy kaybı yaşayacağını gayet iyi biliyor. Bunu dillendiriyorlar da… Ama partinin gerçek kimliğine dönerek büyümesi gerektiği gibi bir düşünceleri var ve bu da Ankara’da sürekli tartışılan konulardan. Ankara’da bunları duymayan yok.
İktidarın niyeti CHP’yi oyalamaksa bunu başardığına kuşku yok. Ancak bu süreçte Özgür Özel ve ekibinin güçlendiğine, parti tabanının birleştiğine ve büyüdüğüne de kuşku yok.
İktidarın ajandası, takvimi nedir, uzun olmayan bir vadede anlaşılır. Geriye yargının gündemindeki olaylar kalıyor. Bunların da nasıl sonuçlanacağını göreceğiz. Tarihe geçen ve geçecek bu sürecin sonuçları, Türkiye’nin de kaderini belirleyecek.
SPOR
Az önceSPOR
Az önceDÜNYA
Az öncePOLİTİKA
Az önceGENEL
Az önceDÜNYA
Az önceGENEL
Az önce