TÜRK
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Yıllardır söylüyoruz “Anadolu” dediğimiz bu coğrafyada bu kadar uzun soluklu olabilen tek medeniyet Türk Medeniyetidir… Bu coğrafyada ancak “Disiplin ve adalet” sentezli bir Otorite varlık gösterebilir.. Yani, TÜRK!..

Diğer taraftan bölgede Türkler haricinde “din” adına yapılmış tüm faaliyetler hüsranla ve negatif sonuçlanmıştır… İslami koruyup, kollayan, taşıyan “çelik gibi Türk iradesi” zayıfladığı an coğrafya insanı fetret yaşamıştır..

Fransız İhtilali etkisindeki yaklaşık 200 yıllık siyasi ve sosyal tahribat, din hayatındaki kısıtlama ve reddiyelere rağmen ülke bu kadar kaos içinde olmamıştır… Osmanlının çoküşe geçtiği yıllardan başlayarak, kurulan genç Cumhuriyete sızan “devlet otorisindeki” adaletsiz disiplin, bölgede “nifak tohumlarının” atılmasına zemin hazırladığı gibi, Türk olgusu üzerine de gölge düşürmüştür…

Türk ve İslam biri biriyle çelişir, çatışır unsurlar olmamasına rağmen, yıllardır fitneye maruz kalmış, beyinler bulandırılmış, yapay çatışma projeleri uygulamaya konulmuştur… Oysaki İslamın insanların etnik kültürlerini inkar ve yasaklayıcı hiç bir hükmü yoktur… Sadece aşırılıkları disipline edici mueyyidelerle, kavimler arası çatışma engellenmiştir… İnsanlığın Tarihi gelişimine bakıldığında Türklerin seceresinde ” insanlık dışı ve yüz kızartıcı” hiç bir suç göremezsiniz..

1944’lerde operayonel olarak başlayan “Türk ve Milliyetçilik” karşıtlığı, AKePe iktidarının özellikle ilk 3 senesinden sonra “düşmanlık ve ihanet” boyutuna ulaşmıştır… İslamın en sağlam kaynaklarının yetiştiği “doğu ve güneydoğu” bölgesinde “dini söylemler” sadece “Türk” varlığını pasifize etmek için yapılmıştır ve 1940’dan sonra “ideolojik” zemine oturtulan “Atatürk Milliyetçiliği ve Kemalizm” tahribatının finali olmuştur…

Osmanlı “İslam devleti ve İslam Medeniyetiydi” gibi bir safsatanın arkasında yapılan “Atatürk ve Kemalizm” düşmanlığı ile “Türklük” bölgede pasifize edilmiş, hatta “Türküm” demek suç unsuru haline getirilmiştir.. Oysaki Osmanlı insanlık tarihine bir Türk Devleti ve Türk Medeniyeti olarak damgasını vurmuştur…
1979 senesine kadar “Ülkü Ocaklarının” mevcudiyetinden dolayı bölgede varlık gösteremeyen “azınlık ve bölücü” unsurlar, 80 darbesi ile Ülkücü hareket devlet politikası ile bölgeden tasfiye edilerek devlet eli ile bölgeye konuşlandırılıp, bugün tek otorite haline getirilmiştir..

Dikkat edin Ülkücü Hareketin Atatürksüz, “Atatürk Milliyetçiliği” ve Kemalsiz, “Kemalizme” endeksli “ulusalcı devşirilmesi” de aynı tarihe tekabül eder ve bu kesinlikle “tesadüf” değildir… Bugün bölge de “Türk” kavramının bulunduğu durumdan en az diğerleri kadar “milliyetçi” unsurlarda mes’uldür…

Buyurun doğu ve güney doğudaki hatta tüm bölgedeki yapay etnik problemi “İslam kardeşliği” ve “Ümmetçi” ideoloji ile ortadan kaldıracağını inanan gafiller, üçlü konsesyumun (ABD-İsrail.İngiltere) kurduğu “cihat” örgütleri ile Müslüman kanı dökmeye devam ediyorlar…

Türklerin bu topraklara gelişi “ilahi bir tecelli” idi ve “Türk otoritesinde” yüz yıllarca huzur ve medeniyet kaynağı oldu.. Bu otoritenin zayıflamasının getirdiği kaosun, 1071’lerden öncesi ile sadece “çağın şartlarından” başka bir farkı olmayışını tesadüf ve/veya tarihin tekerrürü olarak algılamak “Türklük düşmanı veya işbirlikçi” alametinden başka bir şey değildir…

Vesselam..

Zafer GÜLER

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Tercüman Gazetesi Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.