Bazı insanlar tanırsınız; hep güler yüzlü, hep sıcak, hep samimi… Her şeye iyi tarafından bakmaya çalışırlar. Üzülseler bile bunda bir hayır görmeye uğraşırlar. Herkese iyi yaklaşırlar, her durumda olumlu bir taraf bulmaya çalışırlar. Ama bir de tam tersi insanlar vardır. Bulundukları her ortamda, her olayda, her ilişkide odak noktası hep kendileri olsun isterler. İlginin üzerlerinden eksilmesini hiç istemezler, her şey onların dediği gibi olsun, kontrol her zaman onlarda olsun isterler. Her şey bir kenara; dostlukta da böyledirler, arkadaşlıkta da…
Bazen, işte tam da böyle ilgi sever birini seversiniz, bir süre iyi hissedersiniz. O da güçlüdür, yeri geldiğinde sizi savunur, lafını esirgemez. Yanında güvende bile hissedersiniz. Ama işte, fıtrat meselesi bu iş, herkes nerede duracağını bilemez. Odak noktası olmaya alışmış bu kişiler, üflesen sönecek kadar basit olan bazı durumlarda bile yangına körükle gider ve gerilim öyle bir hızla ilerler ki aslında yaptığı şey çoktan yeterli olmuşken hâlâ yaygaraya devam eder. O kadar uzatır ki; en sonunda bazıları pes eder, bazıları uğraşmak istemez, dönüp gider. O da savaşını kazandığını zanneder ama aslında kaybeder. Savaşların kazananı olmaz derler, eğer ortada bir savaş varsa herkesin yara alacağı aşikâr değil midir? Çünkü hadler bildirilirken kendisi de haddini aşmıştır artık, tamamen kaybedinceye kadar, etrafındaki herkesi yerin dibine sokuncaya kadar devam etmiştir. İşte o saatten sonra siz bir tereddüt içine düşersiniz. Çünkü arkadaşlığın büyüsü bozulmuştur. O yanında güvende hissettiğiniz kişi, artık güvenli gelmez size. Artık eski samimiyet kalmaz. O kişiden artık hiçbir şey beklememeye başlarsınız. Yaşanmışlıkların hatırına zaman tanırsınız bir süre, belki geri dönüşümden içindeki özü, sizin onda görüp sevdiğiniz şeyi çıkarabilir diye umarsınız. Önce küçük şüpheler başlar, sonra daha tedbirli ve temkinli davranışlar, geri çekilmeler, uzaklaşmalar derken bir bakmışsınız, en güvendiğiniz kişiye—yani kendinize—dönmüşsünüz. En yakınınıza, canınıza, kanınıza yaklaşmışsınız. İşte o zaman artık o kişiyi geri dönüşümsüz olarak tamamen silersiniz. Yüklerini, gürültüsünü, hayatını, her şeyini onda bırakarak gidersiniz. Siz rahat bir nefes alırken onu, yükleriyle boğulmaya bırakıp içiniz acısa da gidersiniz, üzülseniz de gidersiniz…
Ayarı bozuk insanlar; siz ne kadar bağırarak çağırıyorsanız, ne kadar “ben buradayım” diye göze batmaya çalışıyorsanız, ne kadar fevri ve ne kadar vurdumduymaz davranıyorsanız aslında sizin bir o kadar çok canınız yanıyor bence. Hayat hep bağırarak çağırarak yaşanmıyor, buna inanın. Bağırarak çağırarak yaşamak, yüksek tonda bir müziğe devamlı maruz kalmak gibi bir şey değil mi? Yük yahu bu, üstünüze çöken, önünüzü görmenize engel olan, nefesinizi boğan bir sis ile ne kadar sağlıklı bir hayat yaşayabilirsiniz ki? Alttan almayı bilmeyenler, bir süre sonra yaygaracı ve gürültücü olduğunuz için kafa şişiriyor ve terk ediliyorsunuz. Bu sisin yüküyle yaşayadururken üstüne bir de yalnız kalıyorsunuz. Eğlenceyi, iyi vakit geçirmeyi herkes sever elbette ancak, gereksiz ve devamlı kaotik bir gürültü ile eşlik edeni de aralarında istemezler ya hani, işte böyle böyle sizden gitmeler başlar, bir gün biri gider bir diğer gün öteki. Terk edile edile bir gün gelir, dış sesiniz susmaya başlar. Ve o andan sonra içiniz haykırır. Daha çok susarsınız ve belki de sessiz bir çığlık atarsınız. Dışarıya haykırdıkça yalnızlaşan sizler, içinize döndükçe belki bizi anlarsınız diye umuyorum. On susup bir konuşanlarla, on söyleyip hiç susmayanların farkı budur işte, olgunluk…
Bence iyi kalpli insanları üzmemek lazım. İyi insanlar kendilerini size tüm samimiyetleriyle açarlar. Ancak sizin bu tavrınız sürekli tekrarlanırsa, o iyi insanlara defalarca aynı şeyi yaşatırsanız, bilin ki onlar bir noktadan sonra problemin kendisinde olduğunu düşünmeye başlayacak kadar naiftirler. İnsanlara güvenmekten bile vazgeçebilirler. Her şeyin altında bir bit yeniği arayan, sizin bu bozuk ayarlarınız yüzünden fark etmeden hasta olabilirler. Yapmayın, iyi insanları üzmeyin. Zaten etraf dengesi, ayarı bozuk insanların, hasta ettikleri ile dolmuş durumda.
Kendinize ve diğer insanlara daha fazla zarar vermeden aşırılıklarınızı biraz törpülemeye başlarsanız herkes için pek çok şey daha güzel olabilir. Bir an evvel iyileşmeniz dileklerimle.
Banu Balat
GENEL
7 saat önceGENEL
8 saat önceGENEL
8 saat önceGENEL
8 saat önceGENEL
8 saat önceGENEL
8 saat önceGENEL
8 saat önce