Geçtiğimiz pazar günü seçmen, iktidara mesaj niteliğinde bir cevap verdi. İktidarın hiç ummadığı bir sonuçtu seçim sonucunda yaşanan. Seçimden bir gün önce dahi aklımıza hiç gelmeyecek bir şekilde, Türkiye’nin birçok bölgesini muhalefet kazandı. Daha önce AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın kaleleri olarak bilinen yerler, CHP’ye seçmen isteğiyle teslim edildi. CHP’nin yerel siyaseti dizaynı olarak okuyabileceğimiz yerel seçim sonuçlarının tablosu, iktidarı altüst etti. Bu bakımdan 31 Mart yerel seçimlerine; adıyla sınırlı bir seçim diyemeyiz. Genel bir seçim havasında geçen yerel seçim, genel seçimlerden büyük bir zaferle çıktığını zanneden Erdoğan için, balkon konuşmasında da yüzünden okuduğumuz gibi; şaşkınlıklar uyandıran bir neticeydi. Erdoğan için bu yenilgi, kabullenilmesi demokrasi takiyesiyle örtülen bir düşüşün dışa vurumuydu. Erdoğan’ın “Milletin kararına saygı duymalıyız” derken, gözlerindeki hüsran, kameralara tarafsız bakabilen gözler için çok açık bir şekilde fark edilebilecek sahneydi.
28 Mayıs 2023 akşamında Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından acilen İstanbul’u tekrar kazanmayı ifade eden konuşması, o günden sonra Erdoğan’ın asıl hedefinin İstanbul’u tekrar CHP’den geri almak üzerine programlandığının bariz izahıydı. Ancak Erdoğan hedefine ulaşamadı. 17 bakanla birlikte devletin bütün olanaklarını yerel seçimlere, özelinde İstanbul için seferber eden Cumhurbaşkanı, İmamoğlu’nu koltuğundan devirememenin mağlubiyetini yaşıyor. Dahası, Türkiye genelinde başkent Ankara’da dahil olmak üzere il ve ilçe kapsamında fazlasıyla belediyeyi kaybetmenin hezimetini kabullenmeye çalışıyor. Yerel seçimleri bilhassa İmamoğlu’yla rekabet üzerine kurgulayan Erdoğan, Türkiye genelinde yaptığı seçim kampanyasında, başka illerden Murat Kurum için oy istiyordu. Son olarak yapmış olduğu “Yeniden Büyük İstanbul Mitingi” aslında o gün Erdoğan için, İstanbul yenilgisinin habercisiydi. Öyle ki, Murat Kurum sahneye çıktığında, özgüvenini halktan değil, bizzat Erdoğan’dan aldığını ilk defa gülümseyen çehresiyle kameralara yansıtmıştı. Erdoğan’ın ise miting meydanındaki, sayısı önceki seçimlere göre az olan kalabalığa âdeta bir sitem niteliğindeki seslenişi, beklenen yenilginin serzenişiydi.
İBB Başkan Adayı Murat Kurum tarafından İstanbullulara takdim edilen seçim propagandası, İstanbul’da geçim savaşı veren işsizlerin, emeklilerin, açlık sınırı altında yaşayan asgari ücretlilerin ve okumakta zorlanan üniversiteli öğrencilerin yoğun dikkatiyle sorgulandı. Geçinemeyen İstanbul halkı, ocaktaki boş tencerenin kazandırmış olduğu bilinçle, bu defa popülist ve ekonomide çözüm sunmayan Cumhur İttifakı adayına evet demedi. İstanbul ve Türkiye genelinde muhafazakâr kesim, Cumhur İttifakı tarafından işlenen Gazze edebiyatını bile ciddiye almadı. Zira, İsrail’le yapılan ticaret, özgür basın emekçileri tarafından yeterince kamuoyuna aktarılmıştı.
Yerel seçimlere katılan insanlar, verecekleri kararın bir bumerang gibi dönüp dolaşıp kendilerine yansıyacağını; kemiklerine kadar dayanan bıçağın keskinliğiyle farkındaydılar. Ekonominin çöküşü, toplumsal kutuplaşma ve hamaset siyaseti, artık Türkiye toplumunu nefes alamaz duruma getirmişti. İnsanlar içinde bulundukları sosyo-politik çıkmazdan kurtulmak için bu defa muhalif partilere birer kredi sundu. Bu krediden en büyük payı alan CHP oldu. Görebildiğim kadarıyla iktidardan soğuyan insanlar, CHP’yi bir sığınak olarak görmediler. Dipten gelen dalga olarak algılayabileceğimiz bir tutumla, başta CHP’ye ve diğer muhalif partilere, iktidarın yarattığı enkazı kaldırmak için görev verdiler. Bu yerel seçimin başat galibi CHP için, elde edilen siyasi kazanım; seçmenin sandıktaki devrimi olarak sahiplenilmeli. Aksi hâlde, Süleyman Demirel’in vurguladığı gibi; “Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir.” Yerel seçimlerin sonucu herkese hayırlı olsun!
Heybet AKDOĞAN
KÖŞE YAZILARI
6 saat önceSPOR
15 saat önceSPOR
15 saat önceGENEL
15 saat önceGENEL
15 saat önceGENEL
15 saat önceGENEL
15 saat önce