POMEM öğrencilerine sağlık gerekçesiyle ihraç: Danıştay kararlarına rağmen uygulama sürüyor

Polis Meslek Eğitim Merkezleri (POMEM) bünyesinde eğitim alan çok sayıda polis adayı, sağlık şartlarına dayalı gerekçelerle meslekten ihraç ediliyor veya mezuniyete günler kala okulla ilişikleri kesiliyor. Adayların önemli bir kısmı, Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS), ön sağlık kontrolü, fiziki yeterlilik sınavı ve mülakat gibi aşamaları başarıyla geçip, POMEM eğitimine kabul edilmiş; eğitim sürecinde silah ve polis kimliği verilmiş, hatta çeşitli görevlerde fiilen yer almış olmalarına rağmen, sağlık yönetmeliğindeki “A dilimi” şartlarına uymadıkları gerekçesiyle öğrencilik statüleri sona erdiriliyor.

Mevcut uygulamada, eğitimlerini tamamlamak üzere olan adaylar dahi hâlâ “öğrenci sağlık şartlarına” göre değerlendiriliyor. Ancak adayların eğitim süresince fiilen memur gibi görev yapmaları, silah taşımaları ve mesleki sorumluluk üstlenmeleri, “memur sağlık şartlarının” dikkate alınmasını zorunlu hale getiriyor. Hukukçular, bu durumun hem hukuka hem de kazanılmış haklar ilkesine aykırı olduğunu belirtiyor.

Danıştay ve idare mahkemeleri tarafından verilen birçok kararda, bu tür uygulamaların hukuka aykırı olduğu vurgulanıyor. Yargı kararlarında, adayların eğitim sürecindeki haklarının korunması gerektiği, idarenin sürecin sonuna gelmiş bir öğrenciyi sağlık gerekçesiyle ilişik keserek mağdur edemeyeceği ifade ediliyor. Mahkemeler, adayların bağımsız sağlık kurulu raporlarıyla birlikte yeniden değerlendirilmesini ve eğitimlerine devam etmelerini hükme bağlıyor.

2022 yılında çıkarılan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği’ne eklenen Geçici 31. Madde ile, benzer mağduriyetlerin bir kısmı geçici olarak giderilmişti. Ancak bu düzenlemenin kapsamının dar ve süresinin sınırlı olması nedeniyle birçok aday bu imkândan faydalanamamış, sorun köklü biçimde çözülememişti.

Binlerce adayın eğitim ve görev süreçlerini başarıyla tamamlamış olmasına rağmen, öğrenci statüsünden çıkarılarak mesleğe alınmamaları; hem ciddi psikolojik ve ekonomik mağduriyetlere yol açmakta hem de kamu kaynaklarının etkin kullanılmadığı yönünde eleştirilere neden olmaktadır. Eğitim, atama ve görev gibi süreçlerde memur gibi değerlendirilen bu kişilerin sağlık yönünden öğrenci gibi sınıflandırılması, yönetmeliğin mevcut haliyle uygulamada ciddi sorunlar doğurduğu yönündeki tartışmaları gündeme taşımaktadır.

Konuyla ilgili birçok mağdurun idare mahkemelerinde açtığı davalar devam ederken, yargı kararlarına rağmen uygulamanın sürdürülmesi dikkat çekmektedir. Adaylar, emeklerinin ve kazanılmış haklarının iadesi için seslerini duyurmaya çalışıyor.