Pazartesi Notları
Değerli Okuyucularım,
Bu hafta sizlerle Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) 9 Aralık tarihinde başlayan ve 21 Aralık’ta sona eren 2025 yılı bütçe görüşmelerine değinecek; ardından milyonlarca işçi ve işverenin merakla beklediği asgari ücret tespit komisyonu hakkında konuşacak, son olarak ise memurlara yapılacak zam oranı ve beklentilerine değineceğiz.
Bütçe Görüşmeleri
Her yıl aralık ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) görüşülen bir sonraki yıla ait bütçe görüşmeleri bu yıl 8 Aralık tarihinde başladı ve 21 Aralık gece saatlerinde tamamlandı. 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi 249 ret oyuna karşılık 317 oy ile kabul edilerek kanunlaştı. Buraya kadar zaten her şey normal, teklif edilen bütçenin reddedilme ihtimali zaten yoktu. Peki madem bütçe teklifinin kabul edilmeme ihtimali yoktu 2 hafta boyunca biz ne izledik? Neden izledik? Zaten kanunlaşan bütçe teklifini görmek isteyen herkes TBMM anasayfasına girip ulaşabilirdi. Bu kısmı aslında en son konuşulması gereken kısmı, asıl konuşulması gereken kısmı bu bütçenin beklentileri karşılayıp karşılamadığı.
Kabataslak bakıldığında ve toplumun beklentileri dikkate alındığında Sözleşmeli uzman çavuşların yine kadro alamadıkları, Yardımcı Hizmetler Sınıfının (YHS) kaldırılmadığı, ek gösterge adaletsizliğinin devam ettiği bir yılı geride bırakmış olduk. TBMM çatısı altında 2 haftaya yakın görüşmeler sonucunda maalesef beklentiler bu yılda sonuçsuz kaldı. 2024 yılı biterken işçi, emekli ve memurun beklentileri önümüzdeki seneye kaldı.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu
Asgari ücreti belirlemekle görevli komisyon, işçi, işveren ve hükümet cephesinden beşer temsilci olmak üzere 15 kişiden oluşuyor. Komisyonda, işveren tarafını Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), işçi tarafını ise Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) temsil ediyor. Hükümetten ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından yetkililer katılıyor. Aslında her kesimden kalabalık bir heyet var gibi gözükse de karar mercii aslında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıdır.
Asgari ücret belirlendiğinde her sene aynı senaryo yaşanıyor, belirlenen asgari ücretten ne çalışan memnun ne işveren. Burada asıl sorun aslında Türkiye’nin tamamına aynı asgari ücretin belirlenmesidir.
İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerde en düşük ev kirası 20.000 TL olduğu düşünülürse ev kirasının 6000-7000 TL olduğu şehirlerde aynı asgari ücretin olması haksızlıktır.
Türkiye’de şehirler sosyo-ekonomik kriterlere göre en az 3 sınıfa ayrılmalı ve iller bu sınıf altında toplanarak asgari ücret bu illerde farklı olmalıdır.
Sonuç olarak asgari ücret bölgesel olmalıdır, İstanbul’da yaşayan bir vatandaşın aldığı asgari ücret ile Anadolu’nun bir ilçesinde aynı olması kabul edilemez.
Memur Maaşları
Son dönemlerde ülkemizde görülen yüksek enflasyon neticesinde artan fiyatlar karşılığında vatandaşımızın alım gücü azalmış, memur her geçen gün daha da fakirleşmiştir.
2024 yılı yeniden değerlendirme oranının %43,93, Kasım ayı enflasyon oranının yıllık bazda %47,09, açlık sınırının 20 bin 431 TL ve yoksulluk sınırının 66 bin 553 TL olduğu bir ortamda memur maaşlarının bu oranlar ve şartların düşünülerek belirlenmesi olması elzemdir.
Gündelik hayatta lüksten ziyade zaruri ihtiyaç olan birçok alanda vatandaşa yansıtılan zamlar ile zor yaşam koşulları altında hayatını devam ettirmeye çalışan memurlara ve emeklilerine refah payı verilmesi kaçınılmazdır. Özellikle yetkili sendikaların kendi şahsi ikballerinden ziyade temsil ettikleri üyelerinin menfaatini düşünmeli ve milyonlarca memurun rahat edeceği, enflasyon altında ezilmeyeceği bir zam oranı için devreye girmesi gerekmektedir.
Yüksek enflasyon oranları da dikkate alınarak memur ve emeklisinin yaşadığı ekonomik zorluklardan kurtulmak için hem refah payı hem de herkesi memnun edecek bir zam oranı verilmelidir.
Mutlu Haftalar, Keyifli okumalar.
Selim GÜNAY