KIYILAR HALKINDIR

Banu Balat kaleme aldı...

Bu hafta sonu Bodrum Gümüşlük’teydim. Sahilde yürüdüm. Denize değil de içime bakmak ister gibi…

Ama o bildiğim rüzgârın yerini, başkaldırı taşıyan bir hava almıştı. Çünkü kıyıda yalnızca rüzgâr esmiyordu; bir halk, hakkını arıyordu.

“Kıyılar halkındır” yazıyordu pankartlarda.
Yorulmuş ama dimdik duran insanların ellerindeydi o cümle.
Bir zamanlar kulağa sıradan gelen bu ifade, şimdi adeta bir çığlığa dönüşmüştü.

O küçücük halk plajında yürüdüm.
Sahilin büyük kısmı şezlonglarla doluydu.
Doğanın binlerce yıldır halk için serdiği o kumlara, şimdi birçok işletme para karşılığı beden serdiriyordu.

Oysa yasa açıktı:
Kıyılar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır ve herkesin eşit, serbest ve ücretsiz kullanımına açık olmak zorundadır.

Ama orada, hemen her yer işgal altındaydı.

İnsanlar birkaç metrekarelik alanda denize girmeye çalışıyor,
sanki doğanın misafiriymiş gibi yaşıyordu.
Ev sahibi olduğu kıyıya yabancı gibi bakan bir halk vardı orada.

Ama mesele yalnızca şezlong değil.
Yaklaşık 4 yıldır bu halk, denize lağım suyu taşıyan derenin kirliliğiyle de mücadele ediyordu.

Şimdi yeni bir yara daha açılmıştı:
Yaklaşık 2 ay önce, belediye başkanının talimatıyla, zaten dar olan halk plajının bir bölümü özel işletmelere tahsis edilmişti.

Yapılan itirazlar, dilekçeler, çağrılar…
Hepsi cevapsız kaldı.

O alan geri verilmediği gibi, özel işletme kamusal alanı tamamen işgal ederek ticari faaliyetlerine başladı.

Ve orada yükselen tek ses vardı artık:
“Bu yasa dışı uygulamayı kabul etmiyoruz!”

Ben oradaydım.
Şahitlik ettim.

Göz göze geldiğim bir kadının gözleri doluydu.
Belki geçmişini, belki geleceğini görüyordu o plajda.
Belki yalnızca şunu diyordu içinden:
“Ben bu kıyıya aitim. Bu kıyı da bana.”

Ve ben düşündüm:
Doğaya sahip çıkmak sadece çevre meselesi değil.
Bu, hak meselesi, adalet meselesi, vicdan meselesi.

Bir halk, yalnızca nefes almak istiyor ve bunun bedelini ödemek istemiyor.
Ama bedel ödüyor şu an:
Hem göz göre göre gasp edilen plajıyla,
hem kirletilen suyuyla,
hem yok sayılan sesiyle…

Orada, Gümüşlük’te yükselen o cümle aslında hepimizin kalbine yazılmıştı:
“Kıyılar halkındır.”

Bu sadece bir talep değil; bir hatırlatma.
Hakkımız olanı geri alma çağrısı.
Ve en çok da, artık susmama kararı.

Benzer Videolar