Kıyam
Sonu bilinmeyen yollarda
Kendi sökük kalbinin dikiş bilmeyen ahraz terzisi,
Hesapsız ahlara gebe gecelerin
Bir köründe sancıyla doğurduğu hüzünlerin suretiyim.
Tâbi tutarken sabrın sınavı,
Acılarımın kıyamıdır yüreğimin gözyaşları.
Dizginleri kaçmış uyuz bir at gibi kişnerken yokluğunun sancısı,
Zifiri bir gecenin sessizliğinde,
Fosforlu fosforlu çakıp
İlan ederken ışığına sığındığım yıldızlar ayrılığı,
Acılarımın kıyamıdır yüreğimin gözyaşları.
Tükenmeye yüz tutarken anlayamadıklarımın sabrı,
Sevdam, ayrılık yokuşlarının gürültülü izdihamı,
Bu izdiham ki;
Kanatları kırık hayallerimin
Heyula bir özlemin tellalığıyla,
Asırlık hüzünlerin ablukası.
Acılarımın kıyamıdır yüreğimin gözyaşları.
Düşündükçe bu esriklik kafa kaşır, yarayı azdırırcasına,
Boşverenler zümresinden değilim,
Her iç çekişimde,
Veda bakışlarının söz yaşlarıyla ıslandığım,
Yitik bir aşkın işgal kentiyim.
Zahirde sensiz,
Ruhumla seninleyim.
Bu nasıl ayrılık şimdi?
Gel, onu de.
Oysa merak eder her katil vurduğunun ölüp ölmediğini.
Sen biç kefeni, yok edip içime çullanan hacmini,
Sabrı tükenen düşlerin çığlık çığlığa yankılanırken vaveylası,
Titrer, kurumuş çatlak turabı.
Yitik bir aşkın işgal kentiyim,
Acılarımın kıyamıdır yüreğimin gözyaşları.
Bahar Önen BÜKE