KAMUDA MAAŞ DENGESİZLİĞİ

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Kıymetli okuyucularım,

Geçtiğimiz hafta, üst düzey kamu görevlileri ve bürokratların maaşlarına 30.000 TL seyyanen zam yapılmasına dair düzenleme, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilerek genel kurula sevk edildi. Yapılacak olan bu düzenleme ile maaşlarına seyyanen zam yapılacak memurlar arasında TBMM Genel Sekreteri, SGK Başkanı, AFAD Başkanı, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı, TÜİK Başkanı, Büyükelçiler, Diyanet İşleri Başkanı, Bakanlık Müşavirleri, Genel Müdürler, İl Emniyet Müdürleri ve Defterdarlar gibi yaklaşık 30 bin üst düzey yönetici, müfettiş ve uzman bulunuyordu.

Sosyal medyada ve haber platformlarında komisyondan geçen düzenlemenin ayrıntıları paylaşılır paylaşılmaz, seyyanen zam bir anda ülke gündemine oturdu. Neredeyse kamuda çalışan tüm memurlar organize olmuşçasına tepkilerini dile getirdiler. Gazetelerde manşet olan ve sosyal medyada gündem haline gelen bu düzenleme vesilesiyle, iktidar ve muhalefet yanlısı gazeteciler uzun süre sonra bir konuda hemfikir oldular ve sert bir şekilde bu düzenlemenin memurlar arasında ayrıma neden olacağını yüksek sesle dile getirdiler. Tepkilerin memurlar tarafından yüksek sesle dile getirilmesi, Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) eylem ve etkinliklerle memurları desteklemesi ve kanun teklifine imza atanların dahi imzalarını fazlaca sahiplenmemesi nedeniyle, kanun teklifi genel kurula gelmeden geri çekildi.

Peki bu düzenleme gerekli miydi? Geri çekilmesi doğru mu?
Öncelikle, genel anlamda son yıllarda ülkemizde memur maaşlarının enflasyon karşısında erimesi ve alım gücünün düşmesi ile ilgili ciddi eleştiriler ve memurların geçinemediklerine dair serzenişleri sıkça gündeme gelmektedir. Özellikle meslekler arasında maaş anlamında uçurumların olması, bazı kariyer mesleklerinin yaptıkları iş ve özlük haklarının birbirini destekler nitelikte olmaması gibi birtakım sorunlar güncelliğini korumaya devam etmektedir.

Bu düzenlemeden yola çıkarsak, artış öngörülen meslek grupları arasında ciddi anlamda mağdur olanlar var. Aldıkları eğitim, geçtikleri zorlu sınavlar ve yaptıkları önemli görevlere rağmen, kamuda birçok memura göre çok daha düşük maaş alan müfettiş gibi kariyer meslek grupları ciddi bir mağduriyetle karşı karşıya. Bu düzenlemenin iptal edilmesiyle yine en fazla mağdur kesim onlar oldu. Kısacası, bu hikâyede yanan müfettişler ve uzmanlar oldu.

Kamuda memur maaşı, bir ülkenin adalet algısının temel göstergelerinden biridir. Ancak son yıllarda ortaya çıkan maaş dengesizliği, yalnızca rakamlardan ibaret bir sorun olarak kalmıyor; verilen emeğin karşılığının toplum içinde nasıl görüldüğünü, hizmetin kalitesini ve kamu güvenini doğrudan etkileyen derin bir adalet meselesine dönüşmektedir. Dengenin bozulduğu yerde maalesef çalışan ile devlet arasındaki güven bağı da günden güne zayıflamaktadır.

Ülkemizde maaş dengesizliği ile ilgili birtakım adımların atılması elzem olmuştur. Şeffaf maaş skalası ile memurların görev tanımları ve sorumlulukları net olarak tanımlanmalı, tüm çalışanlar için açık ve ulaşılabilir bir maaş yapısı oluşturulmalıdır.
Adil ve dengeli kademe yapısı ile kıdem, sorumluluk ve performans arasında net, güvenilir ve denetlenebilir kriterler belirlenmelidir.

Kamuda maaş dengesizliği, tek bir yasa değişikliğiyle çözülebilecek bir sorun değildir elbette ama üzerinde düzenli çalışılacak, hak ve adalet temelli, hiyerarşi ve liyakat baz alınarak yeni bir reform ile birçok sorun ortadan kalkacaktır. Öngörülebilir ve hesap verebilir bir maaş sistemi inşa etmek, devletin vatandaşlarına olan güvenini güçlendirir ve kamu hizmetlerinin kalitesini artırır.

Ülkemizde ciddi anlamda bir memur reformuna ihtiyaç vardır. Geç kalınan her gün, yeni mağduriyetleri ortaya çıkarmakta ve telafisi giderek zorlaşan bir girdaba dönüşmektedir.

Son olarak her zaman söylediğimiz bir söz vardır:
Devletin direği adalet ve sosyal adalettir; sosyal adalet ise nimet ve külfetin eşit dağıtılmasını esas alır.
Umarım bu hususlar dikkate alınır.

Mutlu haftalar, keyifli okumalar.