KADIN MI, ERKEK Mİ DAHA NARSİST?
Alpaslan Yurtsever kaleme aldı...
“Bazıları sevilmek ister, bazıları hayran olunmak. Aradaki fark, ilişkilerin kaderini belirler.”
Narsist kişilik bozukluğu, adını mitolojide kendi yansımasına âşık olup o yansımanın sularında boğulan Narkissos’tan alır. Bugünün ilişkilerinde o suyun yerini artık ayna, ekran ve beğeni sayısı aldı. Narsist kişi, görünüşte kendine güvenen biri gibi görünür. Oysa iç dünyasında derin bir değersizlik taşır. Sevilmekten çok hayran olunmak ister, çünkü sevilmenin koşulsuzluğuna inanamaz. Narsist, başkalarının gözündeki ışıltıyla var olduğunu sanan ama kendi iç karanlığından kaçan kişidir.
Narsisizmin Psikolojik Temeli
Narsist kişilik bozukluğu genellikle çocuklukta duygusal ihmal, aşırı övgü veya aşırı eleştiri ortamlarında gelişir. Bir çocuk ya hep mükemmel olmak zorunda kalır ya da asla yeterli olamaz. Bu uçlarda büyüyen benlik, ileride şu iç sesi taşır: “Kusursuz olmalıyım ki sevilmeye değer olayım.” İşte bu ses, yetişkinlikte “Haklıyım, özelim, üstünüm” söylemine dönüşür.
Erkek Narsisizmi – Güç, Kontrol ve Statü
Erkek narsistler genellikle başarı, güç ve kontrol üzerinden kimlik kurarlar. Onlar için sevilmek, takdir edilmek demektir. İlişkilerde duygusal yakınlıktan çok hayranlık ararlar.
Kadın Narsisizmi – Görülme, Onay ve Kusursuzluk Arayışı
Kadın narsistler genellikle görünüş, ilgi ve kusursuz imaj üzerinden kimlik kurarlar. Toplumun beğenilme baskısı, bu kişilik yapısında bir takıntıya dönüşür. Ayna, sosyal medya filtresi ve dikkat çekici paylaşımlar “ben varım” deme biçimleridir.
Narsist İlişkilerde Duygusal Döngü
Narsist kişilerle ilişkiler genellikle üç evrede yaşanır:
- İdealizasyon: Partner bir kahraman gibi yüceltilir.
- Devalüasyon: Küçümseme, eleştiri ve mesafe başlar.
- Terk / Mesafe: Soğukluk, sessizlik, bazen de yokmuş gibi davranma.
Narsisizmin Derinindeki Boşluk
Narsist kişiliğin merkezinde çoğu zaman çocuklukta sevgiyle doyurulmamış bir kalp vardır. Ya sürekli eleştirilmiştir ya da aşırı övülmüştür. Her iki durumda da gerçek bir sevgi değil, şartlı kabul görmüştür. Bu yüzden yetişkin olduğunda da sevgiye değil, onaya bağımlı hale gelir.
Narsistle Yaşamak: Görünmeyen Bir Mücadele
Narsist biriyle yaşamak duygusal olarak yorucu bir süreçtir. Çünkü her tartışma, haklı çıkma savaşına döner. Her iltifat, daha fazlasının beklendiği bir tuzaktır. Ve her sessizlik, cezalandırmanın bir biçimidir.
Narsisizmin Tedavisi Mümkün mü?
Evet, ama zor. Çünkü narsist kişi genellikle hasta olduğunu kabul etmez. Terapiye çoğu zaman “Benimle değil, çevremle problemim var.” diyerek gelir. Psikoterapi, özellikle hipnoterapi, bilişsel davranışçı ve şema terapileri, narsist kişilerin farkındalık kazanmasına yardımcı olur.
Ayna Kırıldığında Gerçek Başlar
Narsist kişilik bozukluğu, çağımızın en görünmez salgınlarından biridir. Çünkü narsisizm artık sadece bir kişilik bozukluğu değil, bir kültürel model haline geldi. Kendini göstermek, paylaşmak, beğenilmek... Tüm bunlar bizi yavaşça aynı aynaya yaklaştırıyor.
Ama o aynaya her baktığımızda kendimize şu soruyu sormalıyız:
“Ben gerçekten kimim ve beni kim görsün istiyorum?”
Belki de iyileşme, aynadaki görüntüye değil, kalpteki sese bakmakla başlar.