İNSANLAR YAŞAMAYI ÖĞRENMEDİKÇE…

Hayat, yaşam, ömür adına her ne derseniz deyin, verimli ve dolu dolu yaşamadıktan sonra heba olmuş demektir. Sınırlı ve süreli bu ömrü bereketli geçirmek kişinin kendi elindedir.

Öncelikle, ilahi yaradılış ve fıtrat çerçevesinde bir gayenizin olması esastır. İslâm’ın "Sıratı Müstakim" olarak ifade ettiği dosdoğru bir çizginizin olması gerekmektedir. Rızkı veren Allah olduğu için bu konuda çalışıp çabalamak ve helâlinden kazanmak çok mühimdir. Haramın binası olmayacağı için buna azami dikkat etmek elzemdir. Bunun ötesinde; kanaat sahibi olmak, şükretmek, adil olmak, kul hakkına girmemek, ahlâklı olmak ve iman ile bu hayatı taçlandırmak esas olmalıdır.

Güncel olması bakımından Filistin ve Suriye halklarının yaşadıkları, hepimiz için ders niteliğindedir. Dünyanın bin bir türlü hâli olduğu için "olmaz olmaz" diye bir şey yoktur; her şey insanlar içindir. İbret almak, geleceğimiz için mühimdir. Bu insanlar için özgürlük, ekmek ve sudan daha büyük bir öncelik oluşturmaktadır. Mülteci olmanın, sığınmanın, muhtaç olmanın ne demek olduğunu onlara sormak gerekiyor. Bizler, Ensar olarak onlara kapılarımızla birlikte gönüllerimizi de açtık. Dolayısıyla, gün geldi ülkelerine geri dönerken minnet ve şükranları her türlü takdirin üzerindedir. Ensar ve muhacir konusunda altyapısı olmayan seküler kesimlerin onları anlaması mümkün değildir. Daha ilk günden büyük nadanlık göstererek her türlü çirkefliği yapmaktan geri durmadılar. Gelinen noktada ise devletimizin engin öngörüsü çerçevesinde Suriye’de bir Türkiye gönül coğrafyası inşa edilmiştir. Bu ise bugün için olmasa da yarın için önemli bir kazanım olacaktır.

İnsanlar, mutluluğu hep başka yerlerde aradıkları için içinde bulundukları şartları es geçmektedirler. Hepimiz birer nefis taşıdığımız için, hep daha mükemmeli bulmanın peşinde koşarken ömürler yok olup gitmektedir. Oysaki ailemiz, sağlığımız, ülkemiz, bayrağımız, özgürlüğümüz ve başkalarına muhtaç olmayışımız en büyük zenginliğimizdir. Bütün bunları kaybetmeden önce kıymetini bilmek, büyük bir tevekkül ve vizyon gerektiriyor. Hep yukarıya bakmak, mukayese ve karşılaştırma ile kaybedilen zamanların telafisi maalesef mümkün değildir. Nasip ve kısmet çerçevesinde her şey olacağına varacaktır. Dolayısıyla, hakkına razı olmak tek çıkar yoldur. Yüce Allah’ın verdiği cüzi irademizle meşru çerçevede mücadele edeceğiz. Olmuyorsa da zorlamak, neticeyi değiştirmek için yeterli olmayacaktır.

Sonuç olarak; insanlar yaşamayı öğrenmedikçe mutlu olmaları mümkün değildir. Mutluluğun formülü ise, bir şarkı sözünde olduğu gibi, “Bir sen, bir ben, bir de bebek!” değildir. Üç kelime ile ifade etmek gerekirse; sabır, şükür ve dua olmalıdır.

Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın

Benzer Videolar