Askerlik sonrası siyasete merhaba dediğim yıllar itibariyle yaptığımız organizasyonlarda, genel merkezimiz marifetiyle görevlendirilen gazeteci menşeili büyüklerimizin ziyaretleri sonrası ilk köşe yazısını, gittiği yörenin yöneticilerini isim isim yazarak hem satırlarını doldurur hem de bölgedeki ilgilileri onurlandırırlardı. Uzun süredir yazamayışımızın utancını tolere edebilmek için 22 Temmuz’da çıktığım izin sürecini sizlerle paylaşmak istedim, fakat müşahede ettiğim daha önemli mevzuları sütunlara taşımanın daha doğru ve öncelikli olduğunu gözlemleyip, zihnimizde kalanı hakaret etmeden usulünce arz etmenin sorumluluğu daha ağır bastı.
İzne çıktığım tarih itibarıyla her şeyden önce pahalılığın ve toplumun her katmanının birbirinin sırtına binme gayretini görünce “ne oluyoruz?” dedim, yanılmışım; turpun büyüğü heybede imiş, bilemedim: Gördüklerimi sıralamaya başlamadan Kütahya ölçeğinde gece 23.30’da gazeteci dostumuz Hasan Okçu’ya jest yapan sayın vali Musa Işın’ın iktidar partisi siyasi ve sosyal işler sorumlusu gibi algılandığını kendisine saygıyla arz ederim. Bırakınız icraatları, fotoğraflara bile bakılsa bu kanaate hemen herkes eşlik eder.
İktidar partisi deyince, paşa dayısının vasiyetini yok sayanların partisinin en kilit noktasında olmasına rağmen (M.K.Y.K.), seslerini duyamamak, icraatlarını görememek herhalde bizim eksikliğimiz deyip kabahati üstümüze alalım. Zira vekillere ve il yönetimine bakılınca, ekli oğlak misali neredeyse tuvalete bile beraber gidenler hastanelerdeki keşmekeşi önleyemediği gibi, trafikteki devasa boyutlara ulaşan ceza yazma alışkanlığını ve kazaları görmüyorsa; tüm bunlardan daha basit anlatımla Kütahya sevgi yolunda bir tur atıp hiç gülen yüz kalmadığını, toplumun burnundan soluduğunu hissetmiyorsa, ağaların dükkanı kapattığını, patronun gelip “hadi gidiyoruz” demesini beklediklerini görür gibiyim.
İktidar böyle de muhalefet çok mu iyi diyenlere söylenecek sözümüz ise, öyle her gün ayrı renk ceketle dişleri gösterip fotoğraf verenlerin yanında “kapatın altı oku basın mührü üstüme” diyenlerin, bizim mahallenin çocuklarını devşirip onları insanlardan uzaklaştırıp köpek sevdalısı yaparken, bir başkasını mahallenin en üst düzey yöneticiliğinden vazgeçirip şirketlerine müdür yapışını ve kendisinin “kahrolsun Amerika” deyip kısa kollu tişörtle giydiği kotların çok şey anlattığını; hatta belediyenin yönetim kademelerinin hangi şirketten devşirildiğini görmemek için kör olmak gerekir.
Ayrıca, bu belediye başkanlık makamı bazında bulunulan tasarrufların kahır ekseriyetinin mobbing koktuğu ve Kütahya’da aşağı çarşıdan bağırınca yukarı çarşıdan duyulduğunu söylersem, umarım sonraki günler için kendilerine çeki düzen vermelerinde faydalı olur. Merkezde mert kıpti uygulamaları tüm hızıyla devam ederken, Tavşanlı’da Göbel kaplıcaları ölçeğinde aylar öncesinden rezervasyon ve ödeme yapmama rağmen, gecelik oda başı ilave 500 TL istediklerini ve konaklama ücretlerinin 2.500 liradan başladığını söylesem, kanaatimce kendisine dahi sürpriz olan başkanlığı taşımak için sayın başkan Ali Kemal Derin’e yardım etmiş olurum.
Kütahya dışında başka bir ilde yaşadığım için çok rahat gözlemlediğim trafik cezası kesme oranındaki afaki farkın, isyan boyutuna gelmeden sayın vali Musa Işın tarafından değerlendirilmesi hususunu önemle aktarmayı bir borç bilirim. Zira bahse konu cezalar can yakıcı boyutlarda olup, haddi zatında garezle icrasının gerçekleştiği hissi de şahsen bende uyanmıştır. Pazardaki pahalılık ise herkesin gördüğü gerçek olup, sorarım size, 3 kg kavun 100 TL olursa, bir tampon boyamaya 4.500 TL denirse “ne oluyoruz?” demez misiniz?
Yaşadıklarımı yazarken gördüğüm ve özellikle ziyaret ettiğim dostlarımı da sizlerle paylaşmadan edemeyeceğim. İlk gün sevgili Faruk ve Elvan Soydan’la beraberdim. Sayın Faruk Soydan, geçtiğimiz dönemlerde CHP milletvekili adaylığı yapıp bugünün siyasetinde küstürülen bir kardeşim. Oysa ki kazanılsa, o duygu istismarcısı riyakar tavırlılara fark atar diyeyim, anlayan anlasın.
Bir başka gün, devletimizin halk ozanı unvanıyla onurlandırdığı Esat Anık ve geçtiğimiz dönemlerde MHP vekilliği yapan Profesör Doktor Seyfi Karakuş ile beraberdim ki, kendileriyle anıları tazelemek, moral depolamak; hele o Esat ağabeyin Kütahya şivesiyle yaşanılanları aktarması yok mu, doyumsuz bir sohbete sebep oldu. Mehmet Yeşik ağabeyin Benli Fırını’nın önünde Murat Bey deyip aldığım kiloları eleştirip sosyal düzeyde beni teyit eden sözleri ve tavırları, biraz daha cesaretle yazmama sebep oldu. Tavşanlı’da tüm dostları günde 15.000 adım atarak ayrı ayrı ziyaret ettim, terzi Mehmet ağabeyinin dükkanını karargah olarak kullandım desem, haksızlık etmemiş olurum.
Dönüş yolunda Türk Hareketi Derneği Genel Başkanı Kurmay Albay Atilla Şimşek Bey’i geçirdiği beyin kanaması sonrası ameliyatından sebeple sayın Sadettin Süreyya Özdemir Bey ve İmdat Deliömer nezaretinde ziyaret ettim ve onları iyi görmek inanın bana da iyi geldi.
Tüm bunları yazdıktan sonra köşeyi kapatırken, Kütahya ölçeğinde ulusala yansıyan Tahsin Sağlam Bey’in yanlış ve hatalı ameliyat neticesinde kötürüm kalışından dolayı AKP il başkanı ve vekillerden birisinin ziyareti bile, gören gözlere “biz bu işi beceremiyoruz, insanları kötürüm bırakıyoruz”un ifşası olarak algılandığını belirtirken, dikkatimizi çeken hususları zülfi yâre dokunmadan sizlerle paylaşıp İNŞALLAH MAKBULE GEÇER diyerek, daha müreffeh yarınlar arzuladığımızı beyan edip güzel günlerde buluşmak ümidiyle hoşça kalın diyorum.
İbrahim Murat Akalın
GENEL
24 saat önceGENEL
24 saat önceGENEL
24 saat önceGENEL
24 saat önceGENEL
24 saat önceEKONOMİ
24 saat önceGENEL
24 saat önceTercüman Gazetesi Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.