HAYATIN TADI
Hayatımızda yediğimiz yemekler ne kadar önemliyse, onları lezzetlendiren baharatlar da bir o kadar değerlidir. Düşünün, bir çorba hazırlıyorsunuz. İçine hiç tuz koymadığınızda tatsız, baharatsız olduğunda ise sıradan bir yemek oluveriyor. Ama bir tutam tuz, biraz karabiber, belki birkaç yaprak taze nane eklediğinizde, o sıradan çorba birdenbire keyifle içilen bir lezzet bombasına dönüşüyor. İşte hayat da böyle bir şey.
Çevremizdeki insanlar, başımıza gelen olaylar, karşılaştığımız zorluklar ve kazandığımız başarılar da hayatın baharatları gibidir. Hayatı monoton ve sıkıcı bir düzlemden çıkaran şeyler aslında bu detaylardır. Bazen hiç ummadığınız bir anda karşınıza çıkan biri, bir sohbet, belki tesadüfen okuduğunuz bir cümle, hayatınıza yepyeni bir tat katar. Tıpkı daha önce hiç denemediğiniz bir baharatı keşfetmek gibi…
Tabii ki her baharat hoş bir tat bırakmaz. Kimi baharat acıdır, kimi ekşi, kimi de ağır bir kokuyla sizi rahatsız eder. Ama işin güzelliği tam da buradadır. Hayatın acıları, hayal kırıklıkları ya da kötü deneyimleri de aslında o yemeğin dengesi için gereklidir. Çünkü tatlı acı olmadan, huzur kargaşa olmadan, mutluluk da mutsuzluk olmadan tam anlamıyla anlaşılamaz.
Zaten biraz düşününce fark edersiniz; her ne kadar acı olaylar yaşamak istemesek de, bizi biz yapan şeyler genellikle bu zorluklarla nasıl baş ettiğimizdir. Bazen iş yerinde yaşadığınız bir kriz, bir dostunuzla tartışmanız ya da başaramadığınız bir hedef, sizi yeni yollar denemeye ve farklı tatlar keşfetmeye iter. Belki de hayatın baharatlarını birbirine karıştırmayı böyle öğreniyoruz. Kim bilir, bir gün en sevdiğiniz tat, başta sevmediğiniz o acı baharatla hazırlanmış bir yemek olabilir.
Peki ya mutluluk? O da hayatın en tatlı baharatı elbette. Ama tatlı bir şey yerken bile bazen içine bir tutam tuz koymak gerekmez mi? Çünkü hayatın gerçek tadı, zıtlıkların birbirini dengelemesiyle ortaya çıkar. Sürekli mutluluk içinde yüzen bir yaşam belki başta cazip gelir, ama bir süre sonra sıradanlaşır. O yüzden mutluluk anlarını daha kıymetli kılan, onların bir çabanın ya da zorluğun ardından gelmesidir.
Hayatta pek çok baharat var. Bazılarını siz seçersiniz, bazıları ise bir şekilde önünüze gelir. Belki bir kısmını hiç sevmezsiniz, hatta tadına bile bakmadan kenara itersiniz. Ama denemeye değer olanlar her zaman vardır. Hiç bilmediğiniz bir yemeğin kokusu bazen sizi korkutabilir, ama cesaret edip tadına baktığınızda belki de favoriniz olacaktır. Hayatın baharatlarını da böyle düşünmeliyiz. Denemeden, tecrübe etmeden sevip sevmeyeceğimizi, bize ne hissettireceğini bilemeyiz.
Bu yüzden hayatta karşılaştığımız her şeye birer “baharat” gözüyle bakabiliriz. Acıların bize kattığı gücü, mutlulukların verdiği huzuru, zorlukların getirdiği cesareti ve deneyimlerin sunduğu yeni tatları fark ettiğimizde, aslında hayatımızın ne kadar zengin bir menüye sahip olduğunu anlayabiliriz.
Sonuçta, kim sadece tuzla pişmiş bir yemeği yemek ister ki? Hayatın tadı, çeşitlilikten gelir. Ve unutmayın, her baharat bir deneyimdir. Belki her zaman sevmeyeceğiz, ama her biri bize öğretecek, zenginleştirecek ve bizi biz yapacak. Hayatın tadını çıkarmak istiyorsanız, korkmadan her baharata bir şans verin. Çünkü en güzel sofralar, birbirinden farklı tatların uyum içinde dans ettiği sofralardır.
Banu Balat