HANGİ DEVLET

Hükümetin,Teğmenler meselesi karşısındaki “gayr-ı samimi maskeli” tavırın yanlışlığı kadar muhalif savunuları da absürt ve maksadı aşan bir hal içerisinde…

Dolayısı ile bu durum hükümetin devlet gücünü siyasi baskı olarak kullanıyor’dan çıkıp, devlet gücüne siyasi hegemonya arzusu taşıyanlara karşı tedbir normuna dönüşüyor… Bu da genç Teğmenlerin vatan ve beka endişesini tek taraflı töhmet altına sokuyor..

TC bir ideoloji üzerine değil, mevcut şartlarda gelişen ortak akıl üzerine icra edilmiştir.. İdeolojik farklılılar daha sonra TBMM çalışmaları esnasında ortaya çıkmış ve zamanla “iç düşman fobisi “ haline gelmiştir… Bugün yaşanan da maalesef budur..

Yani o gün Teğmenler “Mustafa Kemalin Askerleriyiz” demek yerine “Ya Allah bismillah, Allah ekber” diye bağırsaladı birkaç cılız muhalif sesten başka hiç bir itiraz olmayacaktı…

YIllardır söylüyoruz klasik ifadesi ile hem sağcı akımlar hem de solcu akımlar DEVLET denilen müesseseyi hatadan öte yanlış tarif etmekle başlıyorlar icraatlarına.. Devlet kültürü ve felsefesi bireyin özünde başlar.. Yani tabandan tepeye doğru küçülerek güçlenip tabanı kuşatır… Eğer bu kuşatmanın maksadı “ hizmet” değil de “hükmetmek” olursa, devlet olma çabası da malesef HEZİMET olur…

Bu nedenledir ki TC tekamülünü tamamlayıp gerçek manada DEVLET kimliğine kavuşamamış, her dönem kurtarıcı ideolojilerin baskı aracı olarak hükmünü sürdürmüştür.. 100.yılında bile maalesef hâlâ aynı meyanda..

Ben yarım asırlık mücadelem de devletin çok farklı yüzünü gördüm.. Ancak geldiğimiz bu noktada bu cümleyi tasih edip, “çok farklı devletler gördüm” deyip ülkemde maalesef bir çok devletimsi yapının milli devleti kumpas altında tuttuğunu düşündüğümü belirtmek zorundayım…

Bu hususu anekdotlar halinde “tercümangazetesi. COM” daki köşemizde hikaye ediyoruz, bundan sonra daha geniş metinlerle yazmaya devam edeceğiz..
……

Bu nedenledir ki, 15 temmuza, 12 Eylül 2010’a, 12 Eylül 1980’e ve 27 Mayıs 1960’a hep 3. bir pencere açmışızdır… Asker müdahalesi anlamında MİLAD sayılabilecek 27 mayısa maksadın dışına çıkıp haddin aşılması hususuna karşı olmuşuzdur..

Diğer darbe ve darbemsi girişimlerindeki aynı senteze tabi tutmuş sebeplerinden ziyade neticesi üzerinden analiz etmişiz ve taraf olmaksızın aleyhte tavır sergilemşizdir..

Korkarım ki, TEĞMENLER meselesi de KARŞILIKLI olarak maksadın dışına taşırılacak ve birilerinde durumdan vazife çıkartıp HADDİ aşacaktır.. Olan millete ülkeme olacak, zaten yeterince ayrışan ve gerilen topumda yeni yaralar açılacaktır…

Oysa ki bu ülkenin tek sorunu “iç düşman fobisi” ve bağlantılı olarak KURTARICI hobisidir..

Zafer Güler