Geçmişten Günümüze Atanamayan Öğretmenler Sorunu !

Geçmişten Günümüze Atanamayan Öğretmenler Sorunu !

ABONE OL
25 Mart 2024 00:05
Geçmişten Günümüze Atanamayan Öğretmenler Sorunu !
5

BEĞENDİM

ABONE OL

Takvim yaprakları 17 Nisan 1940’ı gösteriyordu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatından yaklaşık 2 yıl sonra.Başöğretmenimizin her kademesinde bizzat aktif rol aldığı, Türkiye’de öğretmen yetiştirme adına atılan en büyük adım olan köy enstitüleri 3803 sayılı yasa ile resmen açıldı. Halkın %80’inin kırsalda yaşadığı, yok denecek kadar az olan gönüllü öğretmenler ile okuma yazma oranının %5 seviyelerinde olduğu bir ortamda bir lider düşünün ki ömrünün büyük çoğunluğu savaşlar ile geçsin, son dönemlerinde sağlık sorunlarıyla uğraşsın, ama bir taraftan da geleceği şekillendirmede kilit rol oynayan bizzat kendi söylemiyle “Öğretmenler; Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır” diye bahsettiği öğretmenleri yetiştirmek için kafa yorsun. Sanırım lider olmak böyle bir şey, birçoğumuzun başımız ağrıdığında yerinden kalkıp su almaya erindiği bir zamanda, bu kadar fedakâr ve ileri görüşlü olmak ayrı bir sorumluluk seviyesi.

Peki temelleri 1936 yılında atılan 1940 yılında resmileşerek öğretmen yetiştirmek için açılan Köy Enstitülerinden bugünlere nasıl gelindi, önce onu anlamak gerek. Meseleye sistemsel bakmak lazım sanırım. Hep gıpta ile baktığımız, bu adamlar nasıl bu seviyelere geldi diye kafa yorduğumuz İskandinav eğitim sisteminin aslında Köy enstitüleri üzerine sistem kurduklarını görürüz. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Cumhuriyetin ilanının hemen akabinde 1924 yılında ABD’li eğitim bilimci John DEWEY’i ülkeye davet edip eğitim raporu hazırlatması ve uygulanmaya başlaması, Türkiye’de o dönemlerde eğitime verilen önemin bir göstergesi aslında. Avrupa’da verdiği konferanslarda Türk eğitim sistemini örnek gösteren John DEWEY’den ataması yapılmayan ya da yapılamayan öğretmenlere nasıl geldik.? Aslında bu durum bugünün de sorunu değil, problemi bir kesime yıkmak da adil değil. Yılların birikmiş sorunları var maalesef. Her yıl yapılan Milli Eğitim Şuralarının işlevsizliğini de göz önüne sermekte bu durum.

Mesela biz neden her sene atanamayan öğretmenler sorunu nu konuşuyoruz? 2023 yılında gece gündüz Kamu Personeli Seçme Sınavına (KPSS) çalışan bir öğretmen atama olmadığı için o yıl aldığı puanı kullanamadan, yeniden KPSS çalışmaya başladı, çünkü 2023 yılında yeterli puanı alıp kullanamadığı KPSS puanının 2024 yılında geçerli olup olmadığına dair bilgisi yok, çünkü kimse açıklama yapmıyor.

Mülakatlar kaldırıldı denildi ama hala bu konuda da net bir açıklama yapılmadı, 4 yıl üniversite oku, sonra KPSS’ye gir, yeterli puanı al, Öğretmenlik Alan Bilgisi Sınavına gir (ÖABT), sonra mülakata gir, atandın aday öğretmensin, daha sonra aday öğretmenlikte asil öğretmenliğe geçmek için sınava gir sonra tekrar mülakata gir. Kısacası sürekli bir sınav sürekli bir stres. İşin ilginç tarafı bu öğretmenler ile ilgili karar verenlerin hiçbirinin bu süreçleri yaşamamış olmaları.

Devletin binlerce öğretmen ihtiyacı varken, öğretmenlik mezunu olanların yerine hiçbir pedagojik eğitim almamış kişileri ücretli öğretmen olarak istihdam etmesi de ayrı bir sorun. Öğretmenlik öyle 3 günde öğrenilecek ve yapılacak bir iş değil, aslında öğretmenlik salt bir meslek de değil, geleceği şekillendirmektir, sanattır öğretmenlik. Her branşı bir bilim dalıdır. Felsefe bilmeden düşünemeyen yorumlayamayan, coğrafya, fizik bilmeden bilime dair fikri olmayan nesiller yetişirse muasır medeniyetler seviyesi bir hayalden öteye gidemez. Siz veterinerlik ya da zoologi mezununu ücretli öğretmen olarak sırf sınıflar boş kalmasın diye görevlendirirseniz zaten eğitimi çoktan gözden çıkarmışsınız demektir.

Yüksek öğretim Kurumunun (YÖK) amacı market zincirlerine kasiyer, Türk Silahlı Kuvvetlerine askeri personel ya da Emniyet Genel Müdürlüğüne Polis yetiştirmek değildir. Bugün bahsettiğim kurumlarda öğretmenlik mezunu olduğu halde atanamadığı için çalışan kaç bin kişinin olduğunu bilseniz ne demek istediğimi daha iyi anlardınız.

Yapılacak olan şey belli aslında zaman kaybetmeden geleceğimizi şekillendiren öğretmenler ile ilgili acil bir eylem planı yapılmalı, ne kadar ihtiyaç varsa o kadar bölüm açılmalı, ama en önce atamaya bekleyen binlerce öğretmeni bekletmeden atamasının yapılması sağlanmalıdır.

Keyifli okumalar, mutlu haftalar.

Selim GÜNAY

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (2)
    • Koray K.

      Teşekkür ederim kıymetli yazınız için. Öğretmenler atanamadıkları için farklı alanlara yönelmekte ve yetenekleri körelmektedir. Herkes eğitimci olamaz. Kıymetini bilmek gerekir.

      Yanıtla
      +2
      -0
    • Sukran Kılbaş

      Gunceli yakalamakta çok isabet etmişsiniz Sn. Günay. Kutlarım sizi.

      Yanıtla
      +1
      -0


    HIZLI YORUM YAP

    Tercüman Gazetesi ; tercumangazetesi.com.tr , tercumaniahval.com.tr , tercumanihakikat.com.tr gazetelerini içerir.