En eski kadın tasviri ortaya çıktı: Detaylar şoke etti

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Hebrew Üniversitesi’nden arkeolog Laurent Davin, figürini ilk incelediğinde hemen kadın figürünü ve üzerine sırt üstü uzanmış kuşu tanıdığını belirtti. 

Figürin, tek bir kil parçasından şekillendirilmiş ve üç parçaya ayrılmış halde bulundu. PNAS adlı akademik dergide yayımlanana araştırmada; buluntunun ateşle ısıtıldıktan sonra kırmızı mineral pigment ile kaplandığı belirlendi. Eserin üst kısmında kollarını iki yana ve geriye doğru açmış bir kuş, bir insanın sırtına uzanmış şekilde betimleniyor.

Alt bölümde üçgen şeklinde oyulmuş alan kadın genital bölgesini, yüzün yanındaki simetrik oval izler ise göğüsleri temsil ediyor. Bölgede bulunan hayvan kemiklerine dayanarak kuşun bir kaz olduğu düşünülüyor. Kazlar Natufian halkı tarafından hem gıda hem de süsleme amacıyla kullanılıyordu.

Araştırmacılar figürinin, avcının öldürdüğü kuşu taşıdığı sıradan bir sahneyi değil, daha mitolojik bir tasviri sunduğunu belirtiyor. Kadının öne doğru eğilmesi ve kuşun canlı görünmesi, kazın kadınla çiftleşmeye çalıştığı bir sahne olabileceğini düşündürüyor.

“İnsan ve hayvan ruhlarının hayali çiftleşmeleri, tarihsel dönemlerin pek çok mitinde bilinir” diyen Davin, bu figürinle animistik inançların erken izlerinin görüldüğünü belirtti. Ayrıca kadın temsillerine olan ilginin, kadınların ruhani pratiklerdeki artan rollerini yansıtıyor olabileceğini de sözlerine ekledi.

Eserde dikkat çeken bir diğer ayrıntı ise kısmi bir parmak izi. Parmak izi yoğunluğu modern örneklerle karşılaştırıldığında, figürinin muhtemelen bir kadın tarafından yapılmış olabileceği sonucuna varıldı.

Figürin, mezarlık olarak kullanılan bir alanda, bir çocuk mezarı ve insan dişlerinden oluşan özel bir depo ile birlikte bulundu. Bu da figürinin ritüel veya sembolik anlamının oldukça güçlü olabileceğini gösteriyor.

Hebrew Üniversitesi’nden arkeolog Leore Grosman, figürinin “göçebe avcı-toplayıcılar ile ilk yerleşik topluluklar arasındaki geçişi simgelediğini ve insan kültüründe hayal gücü ile sembolik düşüncenin nasıl yer edinmeye başladığını gösterdiğini” ifade etti.