EĞER BU ÜLKE BATACAKSA…
Bu toplumun her devirde zorluk ve sıkıntıları olmuştur. Fakat gerek inanç ve gerekse töresinden aldığı güçle her türlü zorluğun üstesinden gelmiştir. Kurtuluş Savaşı, bunun çok özel bir numunesi olarak her daim model ve motivasyon kaynağımız olmuştur. Yokluk, yoksulluk ve çaresizlik bile umudumuzu yok etmemiş, azim bunun yanında kararlılıkla başarıya ulaşılmıştır.
Küreselleşme ve dijital çağ ile birlikte bütün değerler onarılmaz ve geri dönülmez şekilde aşınarak yok olmuştur. Anı yaşama, haz ve eğlence en büyük trend olarak baş tacı olmuştur. Sosyal medya sayesinde herkes her anını belgelemenin peşinde koşmaktan helâk olmuştur. Instagram'ın bir süre kapalı kalması insanları derin bir travmaya sevk etmiştir. Bu konudaki haklı gerekçelerimiz kimsenin umurunda olmamış, haksız ve orantısız bir şekilde oklar iktidara yönelmiştir.
Ekonomik zorluklar her kesimi zor durumda bırakırken, bunu fırsata çeviren kesimler de açgözlülükleri ile şeytana bile pabucunu ters giydirecek hale gelmişlerdir. Eskiden küçük esnaf ve üretici olan köylülerin birer masumiyet ve bakirlikleri mevcut iken, günümüzde o hallerinden eser yok. Ekonominin acımasız can yakıcılığını kendilerine siper yaparak, kendilerince haklı nedenlerden dolayı onlar da kötülükte sınır tanımıyorlar. Kötülük bu şekilde dalga dalga yayılırken, uzun vadede herkesin kaybettiği bir durumun kimse maalesef farkında değildir.
Vatandaş, her gün sosyal medyada özellikle yol üstü yeme/içme mekanlarında yaşadıkları olumsuz tecrübeleri paylaşıyor. Ortaya çıkan tabloyu; ekonomik kriz, pahalılık, enflasyon, döviz, girdi, maliyet, işçilik ve akaryakıtla izah etmek mümkün değildir. Bu durum; ahlaksızlık, yozlaşma, kişiliksizlik, karaktersizlik, şuursuzluk, açgözlülük ve de hepsinden önemlisi insanlığın ölmesi olarak sözün bittiği yerdir. Özellikle gurbetçi vatandaşın bu konudaki şikayetleri arşı alaya ulaşmış durumda. Plakayı yabancı gören işletmeler, hesap pusulasını kabartmakta etik olarak bir beis görmüyorlar. Böyle bir çifte standardı gavur ellerinde bile görmedikleri için bu nasıl Müslümanlık diye sistemi ve insanı haklı olarak sorgulamaktadırlar. Bu duruma düşmüş olmamız ne büyük kayıptır.
Aynı esnaf ve köylü, şikayette sınır tanımayarak hep başkalarını suçlamaktadır. Bu şekilde kısır döngüden çıkması mümkün olmadığı için de durumda bir düzelme olması olası değildir.
Sonuç olarak; eğer bu ülke batacaksa ekonomik kriz yüzünden değil, ahlâksızlık yüzünden batacaktır. Ortaya çıkan yozlaşma ve sosyal çürümüşlük ile hepimiz topyekûn olarak kaybetmiş olacağız. Bunun farkına varmadığımız sürece eskilerin ifadesi ile, “yerli yerince gavur olmamız” içten değildir.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın