Sevgili Tercüman okurları, İsmailağa Cemaati olarak bildiğimiz tarikat grubu, kapılarını ilk defa basına açarak, kendi tarihinde bir ilke imza attı.
Hasan Kılıç’ın ölmesinden sonra, İsmailağa Cemaati’nin yeni lideri Ahmet Fikri Doğan, davet ettiği basın mensupları tarafından ziyaret edildi.
Bir süredir İsmailağa Cemaati’nin bölünmesinin kamuya yansıması üzerine, tedirginlik yaşayan ve itibar kaybına uğrayacağını düşünen cemaat, basın mensuplarına savunma yapmak maksadıyla kapılarını açıp; “Cemaatin bölünmediğini, sadece ‘sterilize’ hale geldiğini” basın çalışanlarına aktardı.
Basını bilgilendirme, İsmailağa Camii Külliyesi’nde yapıldı.
İsmailağa Cemaati, basın mensuplarıyla yaptığı konuşmasının devamında, ” İsmailağa Cemaati’nin bugüne kadar devlete karşı hiçbir faaliyette bulunmadığını, toplumun çimentosu olma görevini üstlendiklerini, Mâverâünnehir geleneğinden geldiklerini ve anarşist yaklaşımları kabul etmediklerini” söyledi.
Cemaatin sözcüsü Salih Topçu, ” Cemaatlerinin devlet geleneğine sahip olduğunu ve devlet tarafından, cemaatlerinin takibe ve kontrole açık olduklarını” dile getirdi.
Basına verilen demeçler oldukça dikkat çekici ve düşündürücüydü.
Öyle ki, İsmailağa Cemaati; “İsmailağa’nın devlet tarafından akredite olmuş, güvenliği ve eminliği kabul edilen” bir cemaat yapısı olduğunu vurguladı.
İsmailağa Cemaati özellikle, “Devletsizlik kadar kötü bir şey yoktur.” görüşünü benimsiyormuş.
İsmailağa Cemaati’nin bu açıklamalarını okuduğum zaman aklıma Gülen Cemaati geldi.
Yıllarca Fethullah Gülen Cemaati, İsmailağa Cemaati ile aynı argümanları paylaşarak, devlet içinde paralel bir devlet olma gücüne sahip olmuştu.
Devletin bütün kadrolarına kadar sızmıştı.
Bugün, İsmailağa Cemaati’nin henüz bu güce ulaşamamasından dolayı, yapmış olduğum eleştiriyi abartı olarak algılayanlar olabilir.
Ancak, tarihin her döneminde cemaatlerin güçlenmeleri ve devlet karşısında paralel bir güç olarak konumlanmaları, her zaman aşama aşama olmuştur.
İktidar güç olduğu için, bir devlet içinde yurttaş olmayı yeterli görmeyen bireyler, devletin sosyal yapısı içinde ayrı örgütlenmeleri tercih ederler.
Laik ve sosyal devletin yapısına rağmen farklı örgütlenmeler içerisine girenler; ideolojileri her ne olursa olsun, iktidar olmak için büyümek isterler.
Bu tür örgütsel yapıların nihai hedefleri her zaman alternatif bir iktidar anlayışı üretmektir.
Yurttaşlık ve vatandaşlık sınırlarını aşıp, kendi örgütünün amaçları doğrultusunda, sosyal devlete karşı kendi vatandaşını ve yurttaşını yaratmaktır.
FETÖ Terör Örgütü, 15 Temmuz Darbe Girişimi’ni yıllara yayılan çalışmalarıyla adım adım planlanmıştı.
Hatırlarsanız FETÖ, bir konuşmasında, ” Benim amacım iktidar olmak değil, devleti yönetmektir.” demişti.
Bu nedenle laik devlet anlayışına rağmen, laik bir devlette dini gruplar şeklinde örgütlenen bütün cemaatlerin bilinçaltında, bir gün devleti yönetmek vardır.
Bu konuda en çok hata yapan iktidar AK Parti’dir.
15 Temmuz Darbe Girişimi’nden, yeterli dersi almayan AK Parti, maalesef cemaatlerle arasına yeterli mesafeyi koyamıyor.
Oysa devleti temsil eden bütün iktidarlar, bütün cemaatlere ve legal örgütlere karşı eşit mesafede olmalıdırlar.
Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet yapısı laiklik ilkesiyle temellendirilmiştir.
Buna rağmen geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, İsmailağa Cemaati Lideri Hasan Kılıç’ın cenaze törenine katılması ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda, Erdoğan’ın, TBMM’deki 23 Nisan Özel Oturumu’na katılmak yerine, İsmailağa Cemaati Şeyhi’nin cenazesi için İstanbul’a gitmesi; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni temsil eden bir Cumhurbaşkanının konumuna tamamen ters düşen bir davranıştı.
İsmailağa Cemaati’nin basın mensuplarıyla yaptığı söyleşide, “…toplumun çimentosu olma görevini üstlendiklerini” vurgulaması bizzat Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden, Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan tarafından dikkate alınmalıdır.
Toplumun çimentosu olmak demek, Türkiye’de yaşayan bütün insanları, kendi cemaatine katmayı hedef alan bir yaklaşımdır.
Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk şöyle diyor:
“Efendiler ve ey millet! İyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti; şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat, tarikat-ı medeniyedir. Medeniyetin emrettiğini ve talep ettiğini yapmak, insan olmak için kâfidir.
Bu bakımdan Türkiye’de yaşayan insanların çimentosu cumhuriyet iken, bu görevi medeni Türkiye Cumhuriyeti’ne rağmen üstlenmek isteyen bir cemaatin asıl hedefinin ne olduğu, artık gizlenemeyecek kadar açık ve net bir şekilde İsmailağa Cemaati tarafından itiraf edilmiştir.
İsmailağa Cemaati, anarşizme karşı olduğunu da söylüyor.
Peki, devletin yurttaşlarını, devlet-vatandaş birlikteliğinden soyutlayarak, başka bir örgütsel yapı içerisinde ötekileştirerek, yurttaşları cemaat bireyleri haline getirmek, anarşist bir tutum değil de nedir?
İsmailağa Cemaati, güvenliği ve eminliği kabul edilen bir yapı olduğunu iddia ediyor.
O halde şunu sormak lazım İsmailağa Cemaati’ne:
İsmailağa Cemaati’ne devletin güvenliği ve eminliği neden yeterli gelmiyor?
Dikkat ettiyseniz, İsmailağa Cemaati bu cümlesinden sonra, “Devletsizlik kadar kötü bir şey yoktur.” diyor.
Madem öyleyse, devletin varlığını neden yeterli görmeyip, var olan bir devlet içinde; farklı yaptırımları ve hukuku olan bir varoluş tercihinde bulunuyorlar?
Devlet insan demektir, toplum demektir.
O halde İsmailağa Cemaati, devlet olan insanı ve toplumu neden doğal haliyle kabullenmeyip, devletin normal bireyi ile ve toplumsal yapısıyla bütünleşemiyor?
Soruları çoğaltmak; cemaatlerin teorik ve pratik tanımları içerisinde gayet mümkün.
Ama şu an yoğunlaşmamız gereken en önemli soru, İsmailağa Cemaati neden basına kapılarını açarak bir ilki başlattı?
Bu soruya yoğunlaşmak, İsmailağa Cemaati’nin geleceğe yönelik, Türkiye Cumhuriyeti’nde nasıl konumlanmak istediğinin, neden devlete akredite bir cemaat olmak için çabaladıklarının ve hedeflerinin ne olduğuna dair bütün sorulara tafsilatlı cevaplar sunacaktır.
Heybet AKDOĞAN
GENEL
Az önceGENEL
Az önceGENEL
Az önceGENEL
Az önceGENEL
Az önceGENEL
Az önceGENEL
Az önceTercüman Gazetesi Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.