DEPREM TRAVMAMIZ HİÇ GEÇMEYECEK
Filiz Bahçıvan kaleme aldı...
Saat 03.02… Herkes uykudaydı. Kimisi rüyasında, kimisi derin bir uykunun tatlı sarmalında. Ve bir anda… Yer, gök birbirine karıştı. O gece ne gökyüzünde yıldız gördük, ne de sokaklarda ışık. Karanlık, uğultu ve çığlıklar… İşte 17 Ağustos 1999’u böyle hatırlıyorum.
O anı yaşayan hiç kimse unutmuyor. Benim için de hâlâ dün gibi. O sessizlik, ardından gelen uğultu, insanların çaresiz koşuşturması… Ve saniyeler içinde yıkılan koca bir şehir.
İnsanlar sokaklarda koşuyor, kimisi yarı çıplak, kimisi çocuğunu kucağında taşıyor, kimisi enkazdan gelen seslere doğru yöneliyordu. Zifiri karanlıkta herkes bir açık alan arıyor, artçı sarsıntılar korkuyu büyütüyordu.
Gün ağardığında manzara çok daha ağırdı. Beş kat ve üzerindeki binaların çoğu yıkılmıştı.
Resmi rakamlara göre 17-18 bin can kaybıydı ama halk arasında sayının daha yüksek olduğu konuşuldu.
Yıllar geçti, insanlar yavaş yavaş unuttu. Ama Maraş ve Hatay’da yaşanan felaketler, 17 Ağustos’u yeniden hatırlattı.
6 ŞUBAT FELAKETİ ACILARIMIZI ARTIRDI
6 Şubat 2023 yılının gecesi saat 4.17’de ülkemizin güneyinde 11 şehrimiz depremde büyük yıkım yaşayarak yerle bir oldu.
Açıklanan resmi rakamlara göre 53.000 civarında canımız hayatlarını kaybetti.
On binlerce insanımız yaralandı.
Sayıları tam tespit edilemeyen birçok insan, ekseriyeti çocuk olmak üzere, kayıp.
İkinci yılına girilmesine rağmen büyük çoğunluğu çadır ve baraka türü yerlerde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar.
Bölgeden binlerce insan ülkenin değişik yerlerine göç etmiş bulunuyor.
Sıkıntılar, yokluklar, soğuk hava, barınma ve benzer birçok noksanlık devam ediyor.
Olası İstanbul depremi konuşuluyor. Milyon kayıp olacağı anlatılıyor. Artık ilmin ve teknolojinin gereklerine göre yerleşim yerleri kurma mecburiyetinde olduğumuzu görmemiz ve bilmemiz gerekiyor.
Bu kadar kayıplardan bir ders almamız kaçınılmaz oluyor.
Japonya’da 7, 8 şiddetinde depremde can kaybı olmuyor.
Bizde ise taş taş üstünde kalmıyor.
Bizi idare edenler başta yetki ve sorumluluklarını yerine getirmelidir.
Vatandaş olarak bilinçli olup kendimize mezar değil ikamet edeceğimiz konut isteme ve yapmaya kararlı olmalıyız. Parası olan iyi para kazanılıyor diye inşaat yapmaya başladı. Doğru dürüst denetim yok, kaçak inşaatlara bile politik nedenlerle ruhsat verildi. Her olumsuzluğu Allah’a havale etmeyelim. Allah akıl ve fikir vermiş. Artık bahane üretmekten vazgeçilmelidir.
Allah 6 Şubat depremi dâhil olmak üzere öncesinde ve sonrasındaki felaketlerde hayatını kaybeden kardeşlerimize rahmet eylesin.
Yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.
Bu acılar son olsun! İnşallah.