Çözüm süreci komisyonunun 14. toplantısı | AKP'li Metiner, Bahçeli'ye destek verdi, "Öcalan konuşsun" dedi: Örgüt mensupları yurt dışından dönmeli, siyaset yapmalı

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 14’üncü toplantısı başladı. Komisyonun bugünkü oturumunda söz alan ilk isim Türkiye Emekli Subaylar Derneği Genel Başkanı Erdoğan Karakuş, Türkiye Cumhuriyetinin tarihinin hiçbir döneminde inkar ve imha siyaseti izlemediğini soykırım ve asimilasyon yapmadığını söyleyerek Lozan Anlaşmasının Türkiye’nin tapu senedi olduğunu ifade etti. Şimdiye kadar bırakılan silahların sınırlı sayıda olduğunu, bunun PKK’nın silah bıraktığı anlamına gelmeyeceğini belirten Karakuş, Suriye’de de tüm silahların bırakılması gerektiğini kaydetti. Karakuş, “Teröre ve suça bulaşmış kişilerin mutlaka cezalarını çekmeleri; kısmi ya da genel aftan yararlanmamaları gerektiğini düşünüyorum“ dedi. Emekli Uzman Jandarmalar Derneği Başkanı Şeref Çayırtepe, örgütün uzantılarının da silah bırakması gerektiğini belirtti. Bir önceki barış sürecinin en acı faturasını kendilerinin ödediğini savunan Çayırtepe, “Akrep akrepliğini her daim yapar, bundan sonra olacakların vebali boynunuzda kalacaktır” dedi. Şehit aileleri ve gazilerin sürecin sonuçlarına ilişkin derin kaygılar taşıdığını belirten Çayırtepe, anadilde eğitim, eşit yurttaşlık gibi taleplerin ülkenin bölünmez bütünlüğüne tehdit olduğunu söyledi. Çayırtepe, Terörle Mücadele Kanunu’nda değişiklik yapılmasına da karşı olduklarını belirtti. Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Genel Başkanı Cahit Koca, süreçte bir takip sistemi, kontrol mekanizması gerekli olursa katkı sunabileceklerini söyledi. Koca ayrıca devletin temel ilkelerinin pazarlık konusu olamayacağını ifade etti. Toplantıya verilen aranın ardından Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Aileler ile Dayanışma Derneği (MEBYA-DER) Batman Şube Başkanı Nezahat Toprak Hasan’ın anlatımlarıyla devam edildi. Kayıp yakınları olarak cenazelerine ulaşamadıklarını anlatan Hasan, “Bizler kayıplarımızın haberini birkaç yıllar sonra alırız. Aldığımız haberin bir cenazesi yoktur” dedi. Cenazeleri bulsalar bile teslim almalarının aylar hatta yıllar sürdüğünü kaydeden Toprak, ulaşabildikleri cenazelerin de bedenlerinin teşhir edildiğini, kargo ile gönderildiğini, günlerce sokaklarda bekletildiğini anlattı. Komisyon bünyesinde hakikatleri araştırma komisyonu kurulmasını öneren Toprak, “En çok kendimden biliyorum mezarsızlığın derin acısını. 22 yıllık mezar arayışının tarifi yoktur. Toprağa basmaktan korkarsınız. Bizler artık yasımızı tutmak istiyoruz” dedi. Toprak “Bir yüzleşme, bir mezar taşı barışı daha onurlu kılacaktır” diyerek barış için her türlü katkıyı sunmaya hazır olduklarını söyledi. MEBYA-DER Diyarbakır Şube Başkanı Ramazan Dengiz de derneklerine, hayatlarını kaybeden PKK'lıların ailelerinin başvurduğunu söyledi. Ailelerin, hayatını kaybeden yakınlarının cenazelerini ararken ya da teslim alırken kötü muamelelerle karşılaştıklarını, cenazelerini alamadıklarını anlatan Dengiz, kamu görevlilerinin kötü muamelelerine maruz kaldıklarını ifade etti. Dengiz, 90’lı yıllarda PKK mensuplarının toplu mezarlara defnedildiğini hatırlatan aileler için ortak bir DNA bankası kurulmasını önerdi. Çatışmalarda hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat davaları açıldığını, ailelerin çok yoksul olduğunu söyleyen Dengiz, bu davaların düşmesi gerektiğini söyledi. Kayıp kişiler hakkında gaiplik kararı verilmesini isteyen Dengiz, gaiplik kararı verilmemesinin aileleri mağdur ettiğini ifade etti. Bölgede çok sayıda kimsesizler mezarlığı bulunduğunu ifade eden Dengiz, bu mezarlıkların hukuki statüye katılmasını istedi. Toplantıda söz alan bir sonraki isim Demokrasi ve Birlik Derneği Genel Başkanı, eski AKP Milletvekili Mehmet Metiner oldu. İlk süreçteki başarısızlığın herkese kan kaybettirdiğini belirten Metiner, “Geçmişteki başarısızlıktan ürkerek adım atmaktan kaçınanlar tarih yazamazlar, MHP’nin bilge lideri Bahçeli bu cesareti gösterdi” dedi. Demokratikleşmenin silah bırakmanın şartı değil sonucu olduğunu belirten Metiner, “Güvenlik sorunu olmadığında bu adımların atılması hem sosyal barışımıza hem millet olarak birliğimiz sağlamak adına en birincil işimiz olmalıdır” diye konuştu. Silahlarını bırakıp gelmek isteyenlere ülkelerine ve evlerine geri dönüş yolunun açılması ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini kaydeden Metiner, bu çalışmanın etap etap gerçekleşebileceğini, önce suça karışmamış olanlardan başlanabileceğini söyledi. Yurt dışında bulunan örgüt mensuplarının da dönmelerinin sağlanması ve bu kişilere siyaset yapma yolunun açılması önerisinde bulunan Metiner, “Terör ve terörist retoriği dışında kazanımcı, yeni bir dil inşa etmek zorunludur” dedi. Metiner, barışın dilinin haberlerde, ekranlarda ve gündelik hayatta da inşa edilmesi gerektiğini ifade etti. Suriye’de hiçbir grubun kendisini dışlanmış hissetmemesi gerektiğini de kaydeden Metiner, “Suriye Kürtlerini Öcalan’ın yeni paradigması doğrultusunda devlet ve toplumla birleştirmeyi başarabiliriz. Suriye Kürtlerinin yüzünü Türkiye’ye döndürebiliriz” diye konuştu. Bahçeli’nin yaptığı Öcalan’ın SDG’ye yeni bir çağrı yapması önerisinin yerinde olduğunu ifade eden Metiner, komisyonun Öcalan’la konuşmasının da olumlu olacağını kaydetti. Metiner, Öcalan’ın SDG’yi Türkiye’deki sürecin ruhuna uygun biçimde Suriye’deki sisteme entegre etmesinin gerekli ve yararlı olduğunu kaydetti. Metiner’in ardından Kamusal Politika ve Demokrasi Çalışmaları Derneğ, Yönetim Kurulu Üyesi Oral Çalışlar söz aldı. Çalışlar, silahı elinde tutan herkesin sürece nasıl entegre olacağı, gündelik hayata geri dönüşlerinin hesap edilmesinin çok önemli imkanlar doğuracağını söyledi. Çalışlar, Güney Afrika’daki çözüm sürecinde gerillaların iknasında zorlanılınca Mandela’nın devreye girdiğini hatırlattı ve “Bir haftalık bir tartışma sonunda gerilen liderleri süreci katılmaya karar veriyor ve silahları bırakıyorlar” dedi. Türkiye’nin ayağındaki bu prangayı çözmekten başka yol olmadığını belirten Çalışlar, “Vazgeçmeyen kazanacaktır, vazgeçmeyeceğiz” dedi. Hak İnisiyatifi Derneği’nden Fatma Bostan Ünsal, konuşmasına Kürtçe olarak “Biz de umut ediyoruz ki yaşasın barış” diyerek başladı. Hak İnisiyatifi Derneği’ni sadece başörtüsü yasağına karşı kurmadıklarını belirten Ünsal, “Roboski’de nöbet tuttuk, hendek yıkıntılarında hak ihlallerini raporladık, sonuncusu Diyarbakır’da olmak üzere üç kez Kürt Forumu topladık” dedi. Ünsal, yalnızca silahların değil, kalıpların da değişimini gerektiren bir süreçte bulunulduğunu ifade etti. Komisyon toplantısında Kürtçe konuşma yapılamamasını eleştiren Ünsal, komisyondaki söylemlerin “Kürt - Türk - Arap” halklarıyla sınırlı kalmasının da doğru olmadığını; diğer hakların da sürece dahil edilmesi gerektiğini ifade etti. Ünsal, Türkiye’nin Suriye’deki gelişmeler karşısında barışı destekleyecek politikalar üretmesi gerektiğini de sözlerine ekledi. İnsan hakları alanında atılması gereken adımları sıralayan Ünsal, “Hukuku tanımayan sistem ne barışa tanıklık edebilir ne de ona sahiplik yapabilir. Konuşanı cezalandıran bir sistemde barış olmaz, yalnızca korku olur” dedi. Hak İnisiyatifi Derneği Başkan Yardımcısı Mehmet Arif Koçer, tüm farklı kimliklerin devlet tarafından tanınması gerektiğini söyledi. Eğitim sisteminin farklılıkları bastırmak için değil görünür kılmak için düzenlemesi gerektiğini belirten Koçer, kalıcı barışın tesisi için TMK’nın kaldırılmasını önerdi. Silah bırakmış kişilerin entegrasyonu için gerekli düzenlemeler yapılması gerektiğine dikkat çeken Koçer, kayyım uygulamasından vazgeçilmesi, sürecin tüm aktörlerinin yasal güvenceyle korunması gerektiğine de vurgu yaptı. Koçer ayrıca Şeyh Said, Seyit Rıza, Said-i Nursi gibi isimlere iade-i itibar sağlanması ve devlet kayıtlarına bakılarak mezar yerlerinin tespit edilmesini de önerdi. Barış Vakfı Başkanı Hakan Tahmaz da komisyonun, negatif barışın pozitif barış sürecine doğru evrilmesini içeren bir rapor hazırlamasını; bu raporda yasal alt yapıya dair önerlerin de olmasını önerdi. Tahmaz, komisyonun alt komisyonları oluşmasını bu alt komisyonda akademisyenler, sivil toplum kuruluşlarının çalışma yapmasını da dönerilerine ekledi. Tek merkezden ilerleyen sadece liderlerin, siyasetçilerin rol aldığı süreçlerin başarılı olmadığını sözlerine ekledi. Türkiye’deki siyasal gerilimin düşürülmesi gerektiğine de dikkat çeken Tahmaz, “Barışın toplumsallaşması için bu gerilimin düşmesi zorunludur. Meclis Başkanımız rol alabilir ve siyasi taraflara çağrıda bulunabilir” dedi. Silah bırakma sürecinin sivil bir inisiyatif tarafından takip edilmesi gerektiğini de belirten Tahmaz, aksi takdirde tarafların tartışmalarının sürece zarar vereceğini belirtti. Öcalan’la görüşülmesi konusundaki belirsizliğin süreci zora sokacağını belirten Tahmaz, silah bırakma sürecinin nasıl karşılık bulacağında dair iradeyi ortaya koyacak kişinin Öcalan olduğunu ifade etti. Toplumsal Mutabakat Derneği Genel Başkanı Mahmut Şimşek, anadilin önemine vurgu yaparak Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu Bünyesinde Kürt Dil Kurumu ve Kürt Tarih Kurumu kurulmasını ve kurumsal alt yapılarının oluşturulmasını önerdi. Kürtlerin süreci desteklediğini belirten Şimşek, güvenin sağlanması için de gerginlik yaratmayacak bir af çıkarılmasını önerdi. Konuşmaların sona ermesinin ardından söz alan Numan Kurtulmuş, bugüne kadar 113 kişi ve kurum temsilcisinin dinlendiğini söyledi. Komisyonun çözüm iradesini ortaya koyduğunu belirten Kurtulmuş, bir sonraki toplantının tarihinin daha sonra paylaşılacağını kaydetti. Dinleme faslının sonuna gelindiğini ve rapor hazırlamak için grupların çalışmalarını bekleyeceklerini belirten Kurtulmuş, bir çerçeve rapor hazırlayacaklarını, söylem analizi çıkaracaklarını ve TBMM Genel Kurulu’na komisyon olarak hangi tekliflerde bulunulacağını çalışacaklarını kaydetti. Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan, Saadet Partisi Bursa Milletvekili Mehmet Atmaca ve Gelecek Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün’ün İsrail’e giden 'Vicdan Gemisi'nde alıkonulması Meclis’te gündeme alınacak. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 14’üncü toplantısında konuşan Numan Kurtulmuş, üç milletvekili ve 21 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının 'Vicdan Gemisi'nde alıkonulduğunu hatırlattı. Kurtulmuş, 21 kişinin İsrail limanlarına doğur yolda olduklarını ve gece saatlerinde limana ulaşmalarının tahmin edildiğini söyledi. Bu meseleyi Meclis'te müzakere edeceklerini ifade eden Kurtulmuş, komisyon toplantısına 17:00’ye kadar ara verdi. Numan Kurtulmuş’un yöneteceği oturumda İsrail’e yönelik bir tezkere sunulması bekleniyor.
Benzer Videolar