ÇOCUKLAR ELLERİNİ KANA BULUYOR

ÇOCUKLAR ELLERİNİ KANA BULUYOR

Filiz Bahçıvan kaleme aldı...

ABONE OL
14 Mayıs 2025 10:10
ÇOCUKLAR ELLERİNİ KANA BULUYOR
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Artık şunu iyice öğrendim: Bir insan iyiyse iyidir, kötüyse kötüdür!
Ben ki yıllarımı iyi niyete adayan biri olarak diyorum bunu. Şöyle ki, her bebeğin masum doğduğuna inanırım, bu yüzden de yanlış eğitilmiş hiçbir bebeğin yetişkin olduğunda ortaya saçtığı kötülüklerden dolayı onları sorumlu tutamam.
Kimi sorumlu tutarım?
Onları yetiştirenleri.
Eee, onları da yetiştiren birileri vardı. Demek ki suçu onlarda da aramamak gerekiyor, daha da geriye gitmekte fayda var derken… Git git, nereye kadar?
Ben de zaten gitmeyi düşünmüyorum. Hümanistik de bir yere kadar, değil mi?
Yaşı, cinsiyeti, kimliği ne olursa olsun, katil katildir. Net!

“İnsan acı duyabiliyorsa canlıdır, başkasının acısını duyabiliyorsa insandır.” demişti Tolstoy.
Burnumuzun direğini sızlatan, gözyaşlarının içimize içimize aktığı, yüreğimizi yakan nice durumlarla karşılaşmışızdır şuncacık ömrümüzde.
Ya duymadıklarımız, görmediklerimiz?
Kimi gazete sayfalarından, kimi de televizyon ekranlarından evlerimize kadar gelseler de kendi yalnızlığında, kendi mecrasında acısını yaşamıştır.
Türk anne ile İtalyan babanın on dört yaşında İstanbul Kadıköy’de hayattan koparılan, katledilen Ahmet’i bu kez de yüreğimiz yandı.

Diğerlerinden farklı olmayan bir günün sabahında ayrılmıştı evinden. Nereden bilebilirdi ki o eve bir daha asla dönemeyeceğini, anne babasını bir daha göremeyeceğini…
Bilseydi daha çok sarılmaz mıydı? Sımsıkı tutar, öper, bırakmazdı annesinin ellerini.

Sokağa bırakılmış serseri mayın gibi dolaşan caniler tarafından bıçak darbeleriyle katledilen Ahmet’in yarım bırakılan bir hikâyesi var artık, ondan geriye kalan.
Bir de acıları ve anıları her daim yaşayacak gözü yaşlı bir anne baba.

Aslında sürekli gündemde olan fakat bir şekilde üzeri örtülen önemli bir mesele…
15 yaşındaki Mattia Ahmet Minhuzzi’nin, yaşı 18’den küçük olan bir katil tarafından öldürülmesi ile gündeme taşındı.
Katil zanlısı, 18 yaşından küçük olması sebebiyle ceza kanunlarımıza göre indirimli ceza ile yargılanacak.
Hukukçuların yorumlarına göre katil ortalama 10 yıl ceza alacak ve şartlı olarak salıverilecek.
Durum bu şekilde olunca halkın tepkisi bir anda yükseldi.

Türk Ceza Kanunu’na göre, 12 yaşından küçük çocuklar işledikleri suçlar karşısında ceza almıyor.
15 yaşını doldurmamış olanlar da işlediği suçun hukuki sonuçlarını algılayamaması halinde yine ceza almamakta.
Suç işlediği anda 15 yaşını doldurmuş olup, 18 yaşının altında olan kişiler de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının gerektirdiği suçlar için 18 yıldan 24 yıla, müebbet hapis cezasının gerektirdiği suçlar içinse 12 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası alıyorlar.

Avrupa ülkelerinde ise verilen cezalar çok daha farklı.
Vahşice işlenen cinayetlerde katil, 18 yaşından gün almamış olsa da yetişkinler gibi yargılanıyor.
ABD’nin birçok eyaletinde de ağır suç işlemiş olan 16-17 yaşındaki çocuklar yetişkin gibi yargılanıyor, bazı eyaletlerde de bu sınır 14 yaşa kadar düşüyor.
Türkiye’de 2010-2022 yılları arasındaki periyotta suça sürüklenen çocuk sayısı %148 arttı.

2022 yılında, çocuk diyeceğimiz çağdaki kişilerin işlediği her üç suçtan ikisi yaralama ve hırsızlık oldu.
Uyuşturucu ise en çok isnat edilen üçüncü suç olarak kayıtlara geçiyor.
18 yaş altındaki kişilerde suç işleme oranı gün geçtikçe artış gösteriyor.
Ortada, hepimizi ürküten bir durum var.
Ülkemizin geleceğini emanet edeceğimiz, yeni nesil adeta bir suç makinesine dönüşmek üzere.

Aile, arkadaş ve yakın çevrenin etkisi, bu artıştaki en önemli faktörleri oluşturuyor.
Parçalanmış aileler, ihmalkâr ebeveynlik olarak adlandırılan; çocuklarıyla ilgilenmeyen, sevgi göstermeyen, disiplin kurallarını öğretmeyen aile yapıları…
Sosyal ve ekonomik olarak istikrarı olmayan anne ve babaların liderlik ettiği ya da edemediği diyebileceğimiz aileler…
Aile içinde, akrabalarda ya da arkadaş çevresindeki çocukların kendine örnek aldığı olumsuz davranışlar gösteren şahıslar bizi bugünlere getirdi.

Hemen hemen her gün sosyal medyada, kız çocuklarının birbirlerine işkence yaparak çektiği kavga etme videoları paylaşılıyor.
Geçmiş yıllara baktığımızda hanım hanımcık yetiştirilen, kibarlıklarıyla ve nezaketli davranışlarıyla tanınmak isteyen kız evlatları ne yazık ki artık mafyavari davranışlarla kendilerini ispat etme yoluna girdiler.

Televizyon kanallarında yayınlanan, suça özendiren dizi ve benzeri yapımların da önemli bir etken olduğunu unutmamak gerekli.
Buna müteakip, yaptıkları uygunsuz davranışları sosyal medyada paylaşmayı marifet sayan bir yeni nesil ile karşı karşıyayız.
Okul eğitimi ile çocuk suçluluğu arasında da ters bir orantı var.
Ortaokul, lise öğrenimi gören çocuklar suç işlemekten uzak duruyor.
Fakat ne okula giden ne de çalışan, yani boşta kalan çocukların suç işleme oranı çok daha yüksek.

Şehirleşme, hızla artan nüfus, kalabalık ortamlar gibi sebeplerden dolayı da çocukların kontrol altında tutulması daha zor hale geldiği için 18 yaş altının suç işleme oranı artış gösteriyor.
Bu yaş grubunun işlediği suçlara baktığımızda, kırsal kesimden kente yapılan göç sonrası büyük şehirlerde istediği imkânları elde edemeyen çocukların daha fazla suç işlediği dikkat çekiyor.

İlaveten, birçok etken saymamız mümkün.
Hepimizin bildiği gibi, eğitim ailede başlar.
Çocuklar öncelikle anne ve babalarını örnek alırlar.
Suç oranlarının düşürülmesi için öncelikle ebeveynlerin ele alınıp eğitilmesi, gerekli ahlak kurallarının onlardan başlanarak öğretilmesi muazzam derecede önemli.
Bunun yanında, çocuklarımızın suç işlemesini engellemek için caydırıcı anlamda cezaların Avrupa standartlarında uygulanması, aynı zamanda suç işleyen çocukların ebeveynlerine de benzer miktarda cezalar verilmesi faydalı olacaktır.
Bu meseleyi önemsemeyip gerekli tedbirleri almadığımız takdirde, ortalama 20 yıl sonra çok daha vahim manzaralarla karşılaşmamız mümkün.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.